- En güzel ilaç Az Yemek

Adsense kodları


En güzel ilaç Az Yemek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 6 July 2010, 09:53 am GMT +0200
En güzel ilaç : Az Yemek


Halife Harun Reşid hakkında şöyle bir hadise anlatılır: Halife, biri Hintli, biri Bizanslı, biri Irak’lı ve biri Afrikalı (zenci) dört tabibi bir araya getirdi Tabiplere: “Her biriniz, içinde hiçbir hastalık bulunmayan bir ilaç ismini bana söylesin!” dedi Hintli olan şöyle dedi:

“Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç, kara helile meyvesidir”

Bizanslı tabip ise: “Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç, beyaz turp tohumudur!” dedi

Iraklı tabip dedi ki: “Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç, sıcak sudur!”

Onların en bilgini olan siyahî tabip ise şöyle dedi: “Helile meyvesi mideyi burar; bu ise bir hastalıktır Beyaz turp tohumu mideyi inceltir; bu da bir hastalıktır Sıcak su da mideye rehâvet verir; bu da bir hastalıktır!” Bu sözler üzerine tabipler kendisine: “Peki sence hangi ilaç herhangi bir hastalık içermez?” diye sordular; o da şu cevabı verdi:

“Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç; canınız çekmedikçe yemeğe oturmamak ve daha iştahın var iken sofradan kalkmaktır! Bu sözler üzerine diğer doktorlar hep birlikte: “Doğru söyledin!” dediler

Alimlerden biri, bana şunu anlattı: Ehl-i kitabın feylesof tabiplerinden birine; Hz Resûlullah’ın (sav), midenin üçte birini yemek, üçte birini içecek ve üçte birini nefes için ayırmakla ilgili hadis-i şerifinden bahsettim Çok şaşırdı, bu sözleri takdir etti ve şöyle dedi:

“Az yemekle ilgili olarak bundan daha mükemmel bir söz işitmedim! Bu, gerçekten hikmet sahibi birinin sözüdür! Hikmet sahibi tabipler yemeği azaltma konusunda hep böylesine güzel bir sözü söylemeye çalışmışlar; fakat bunu başaramamışlardır O tabiplerin bu konuda en sık söyledikleri söz: “Acıkmadan yemeyin, doymadan sofradan kalkın!” sözünden ibaret olmuştur

Bir kısmı da: “Yemeği ancak aşırı şekilde acıkınca yeyin, ama tam olarak doymadan kalkın!” demişlerdir İşte bütün bu tabiplerin söylemek istediklerini sizin peygamberiniz bir cümlede ifade etmiştir

Alimlerimizden Ebu'l-Hasen b Sâlim şöyle der: “Saf buğday ekmeğini edebiyle yiyen kişi ölümden başka bir hastalığa yakalanmaz!” Bu zata edebin ne olduğunu sordular; şöyle cevap verdi: “Acıkınca yemek, doymadan kalkmak!”

Bu konudaki temel esas şudur: Hastalıklar, toprakta yetişen değişik ürünler vasıtasıyla vücuda girer; çünkü mide şu dört temel esastan meydana gelir: Sıcaklık, soğukluk, rutubet ve kuruluk Yeryüzünde yetişen bitkiler de aynı şekilde bu dört yapıdan oluşur Bu bitkilerin yetiştikleri yerler farklılaştıkça, onların tabiatında bulunan sıcaklık ve soğukluk asli yapılarından farklı bir yöne kayar Bu da midenin sıcaklık ve soğuklukla ilgili mizacını değiştirir Aynı şekilde bitkilerdeki rutubet ve kuruluk da farklılık göstereceğinden, bu farklılık midenin rutubet ve kuruluk yönünden mizacının da değişikliğe uğramasına sebep olur Buna dayalı olarak bu dört temel vasıftan biri, diğeri üzerine üstünlük kurar ve baskın duruma gelir Hastalıklar da bu şekilde ortaya çıkar

Yeryüzünde yetişen ve insanlar tarafından gıda olarak kullanılan bitkilerin her biri, insan bedeni üzerinde belli bir etki yapar Ancak bu bitkiler içinde buğday ayrı biri yere sahip olup, onda bu dört unsur dengeli olarak bulunur Bu bakımdan buğday suya benzer Su da diğer içeceklere göre bu dört unsuru dengeli olarak bulunduran bir içecektir Hafifliği ve yağının azlığı sebebiyle keklik eti, diğer etler yanında farklı bir yere sahip olduğu gibi; buğday da hububat arasında ayrı bir yere sahiptir

Tabiplerden biri şöyle der: “Ekmeği sade olarak dilediğiniz kadar yiyin, size bir zararı dokunmaz!”

Diğer biri de şöyle der: “Sadece kuru ekmek yemek, zararlı katık yemekten daha iyidir!”

Diğer bir tabip de şöyle der: “İnsanın midesine nardan daha faydalı ve tuzdan daha zararlı bir şey girmemiştir!”

Bu bakımdan, yiyeceklerde tuzu azaltmak, nar yemeyi arttırmaktan daha yararlıdır

Bir hadis-i şerifte, turunç, diğer meyvelere göre mide üzerinde dört tabiatı dengeleyen bir meyve olarak anlatılır Resûlullah (sav) yaptığı bir benzetmede şöyle buyurur:

“Mümin turunç gibidir; tadı da güzel, kokusu da güzeldir”

Bu ifade çok latif ve hikmet dolu bir benzetmedir Allahu Teala, bir kimsenin beden sağlını murat ettiği zaman; mideye giren her bitkiden, o bitkinin zıddı olan tabiatı ortaya çıkarmasını mideye ilham eder; bu maddeler tabiatı sıcak olana karşı soğuk hâli, tabiatı kuru olana karşı rutubet hâlini alır ve böylelikle midedeki tabiatlar dengeli hâle gelir Mizaçların dengeli hâle gelmesi, bedenin hastalıklardan uzak olmasını sağlar

Allahu Teala, bir kulunu hasta etmek istediği zaman; mideye, yenilen besinlerdeki tabiatlar ile aynı tabiatlarda olmasını emreder Bu durumda mizaçların dengesi bozulur Bozuk mizaçtaki gıdalar damarlar vasıtasıyla vücudun diğer organlarına kadar ulaşır; nihayet bütün organlar bundan olumsuz yönde etkilenir ve üzerlerine ağırlık çöker; her organ, yapısına uygun olmayan bir hâl ile karşı karşıya kalır ve vücut hastalanır Hastalık sebepleri farlılık gösterir Bunların hepsi de farklı hastalıklara yol açarlar Bütün hastalıklardan, her şeyi bilen ve her şeye güç yetiren Allahu Teala'nın takdirine sığınırız!


ALINTI