meryem
Sun 3 April 2011, 02:28 pm GMT +0200
EMR
Kur'an'ı Kerim'de e-m-r (emera) kökenli kelimeler, iki yüzden fazla ayette geçmektedir. Bu ayetler incelendiğinde ilginç kullanımlara sahip oldukları ve dört temel kavramı içerdikleri görülür. Bu kavramlar, şöylece belirlenebilir.[42]
1. İş Ve Durum:
Bu, her türlü söz ve eylemi içerecek nitelikte en genel anlamdır; çoğulu "umur" biçimindedir. Şu örnekler verilebilir:
"Bütün işler ona döndürülür."[43]
"Bütün işler Allah'a dönecektir."[44]
"Sana hiçbir işte başkaldırmayacağım."[45]
"İş hakkında onlara danış.."[46]
İş ve durum anlamından türeyen alt anlamlar da bulunmaktadır:
a) Danışma ve fikir belirtme
"Onlar işte bizim fikrimiz var mı?" diyorlardı. De ki: "Buyruğun hepsi Allah'ındır sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. 'Bu işte bizim fikrimiz alınsaydı, burada öldürülmezdik.' diyorlar. (..)"[47]
"Dedi ki: "Ne buyurursunuz?"[48]
b) Sorumluluk (vebalü'1-emr):
"...Yaptığının ağırlığını/sorumluluğunu tatmak üzere.."[49]
"Daha önce inkar edip de, inkarlarının karşılığını tadan kimselerin haberi sana gelmedi mi?"[50]
"Onlar işlerinin karşılığını tattılar."[51]
c) Tedbir (işi sıkı tutma):
"Sana bir kötülük gelse, 'Biz önceden ihtiyatlı/tedbirli davrandık' derler."[52]
d) Otorite (ülü'1-emr):
"Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve sizden buyruk sahibi (ülülemr) olanlara itaat edin."[53]
"Halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarabilenler onu bilirlerdi."[54]
(Bkz. Ülülemr)
Emr sözcüğü Kur'an'da siyasi otorite anlamında da kullanılır.
e) Dini bölünme:
"Takatta'a" fiiliyle birleşince "din işi"nde bölünmeyi anlatır:
"Ama insanlar din konusunda bölüklere ayrıldılar. Hepsi bize döneceklerdir."[55]
"Ama insanlar din konusunda bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur."[56]
(Bkz. Din ve Fırka)
f) Çekişme ve tartışma:
"Nitekim halk bunlar hakkında çekişip duruyor."[57]
"Sihirbazlar işi aralarında tartıştılar."[58]
2. Yaratma (İbda):
Emr sözcüğünün kullanıldığı ikinci anlam, Allah'ın yaratmasıdır; bu anlamda yalnız Allah için kullanılır:
"Bilin ki yaratma da, emir de onun hakkıdır."[59]
"Ruh, Rabbim'in emrinden ibarettir."[60]
3. Buyurma:
Emr sözcüğü e-m-r (emera) kökünün masdarı olarak "buyurma" anlatır:
"Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar ararasında hükmettiğinizde adaletli davranmanızı emreder."[61]
"Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder "[62]
"Firavun'un buyruğuna uydular, Oysa Firavun'un buyurduğu sağ duyuya uygun değildi."[63]
Buyurma anlamından türeyen alt anlamlardan bazıları şunlardır:
a) Azap:
"Bugün Allah'ın buyruğundan, onun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur. "[64]
"Su çekildi, iş de bitti."[65]
"Buyruğumuz gelince, oraların altını üstüne getirdik."[66]
"İş olup bitince şeytan dedi ki.."[67]
"Hâlâ gaflet içinde bulunanları ve hâlâ inanmayanları, işin bitmiş olacağı o hasret gözü ile uyar."[68]
b) Hüküm:
"Allah'ın ilminin herşeyi kuşattığını bilmeniz için, Allah'ın buyruğu bunlar arasında iner durur."[69]
c) Takdir ve kaza:
"İşi düzenleyen Allah'tır.."[70]
"İşleri yürüten Allah'tır."[71]
d) Ölüm:
"Allah'ın buyruğu (ölüm) gelene kadar dinde şüpheye düştünüz."[72]
e) Kıyamet:
Kıyamet olayı çok genel anlamlı bir sözcük olan emr'le anlatılmıştır:
"Allah'ın buyruğu (kıyamet) gelecektir. Acele etmesini istemeyin.'[73]
4. Çoğalma:
Emira kökünden türeyince "çoğalma" anlatır. Çoğalma ise "emr" sahibi, yani yöneten birinin bulunmasını gerektirir.
"Bir şehri yok etmek istediğimiz zaman şımarık varlıklarına yola gelmelerini (itaat etmelerini) emrederiz; ama onlar yoldan çıkarlar."[74]
ayetindeki "yola gelmelerini" bölümüne "onların çoğalmalarını" anlamı da verilir.
"Emr" kelimesi türetikleri ve birleşikleriyle başka anlamlar da kazanmıştır.[75]
[42] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 24.
[43] Hûd, 11/123.
[44] Bakara, 2/210.
[45] Kehf 18/69.
[46] Ali İmran 3/159.
[47] Ali İmran, 3/154.
[48] Araf, 7/110.
[49] Maide, 5/95.
[50] Tegabun, 64/5.
[51] Talak, 65/9.
[52] Tevbe 9/50.
[53] Nisa 4/59.
[54] Nisa 4/83.
[55] Enbiya, 21/23.
[56] Müminun, 23/53.
[57] Kehf, 18/21.
[58] Taha, 10/62. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 25-26.
[59] A'raf, 7/54.
[60] İsra, 17/85. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 26.
[61] Nisa, 4/58.
[62] Nahl, 16/90.
[63] Hûd, 11/97.
[64] Hûd, 11/43.
[65] Hûd, 11/44.
[66] Hûd, 11/82.
[67] İbrahim, 14/22.
[68] Meryem, 19/39.
[69] Talak, 65/5.
[70] Yunus, 10/3.
[71] Rad, 13/2.
[72] Hadid, 57/14.
[73] Nahl, 16/1. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 26-28.
[74] İsra, 17/16.
[75] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 28.