- Emire halifeye selam vermek

Adsense kodları


Emire halifeye selam vermek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Sat 18 December 2010, 05:08 pm GMT +0200
(470) Emire (Halifeye) Selam Vermek



1023— (245-s.) Rivayet edildiğine göre, Ömer ibni Abdülaziz, Bekir ibni Süleyman'a sordu:

—  Neden Ebü Bekir mektuplarında :

— Resûlüllah'in halifesi Ebû Bekir'den » diye yazardı. On­dan sonra Ömer ibni Hattab da «Ebû Bekir'in halifesi Ömer ibni Hattabdan (falana)» diye yazardı; böyle iken ilk önce (mektuplarında) «Emir-el-mü'minîn = Müminlerin Emîri» diye kim yazdı?

—  Süleyman'ın oğlu Ebü Bekir şöyle dedi:

—  Büyük annem Şifâ bana anlattı. Büyük annem ilk hicret edenler­dendi ve Ömer ibni Hattab da çarşiya çıktığı zaman ona uğrardı. Şifâ şöyle dedi :

—  Ömer ibni Hattab, Irak'dan ve halkından kendilerine soracağım akıllı ve güçlü iki adam bana gönder diye Irakeyn = Küfe ve Basra vali­sine mektup yazdı. Vali de iki yakın arkadaşı Lebîd ibni Rabia ile Adiyy ibnî Hatem'i gönderdi. Bunlar da Medine'ye gelip develerini Mescidin ci­varında çökerttiler. Sonra Mescide girdiler. Orada Amr ibni'l-As'ı bul­dular. Ona dediler ki:

—  Ey Amr, bizim için «Emîrü'l-Mü'minin Müminlerin Emiri Ömer'­den izin iste, (huzuruna girelim).

Hemen Amr atılıp Ömer'in yanına vardı ve şöyle dedi: — esselâmu Aleyke, ya Emîrel-Müminîn = Selâm üzerine olsun, « müminlerin emiri Bunun üzerine Ömer ona:

—  Bu isim sana nasıl peyda oldu, ey Îbni'l-As? Muhakkak surette dediğin sözün altından çıkmalısın, dedi. Îbni'l-As dedi ki:

—  Evet, Lebîd ibni Rabia ile Adiyy ibni Hatem geldiler ve bana de­diler ki, Müminlerin Emîrinden bize izin iste. Ben de onlara dedim ki, vallahi onun isminde isabet ettiniz. O, Emîr'dir; biz de müminleriz.    îşte bu günden itibaren mektuplar böyle cereyan etti, (Emîrü'l-Müminîn diye yazıldı).[773]

 

Halifeye, müminleri idare eden mümin başkan ve kumandanlara selâm verildiğini ve verilmesi gerektiğini, ilk olarak Emlru'l-Müminîn unvanının Hz. Ömer .zamanında kullanılmaya başlandığını bu haberden öğreniyoruz.

Selâm, bir kimse üzerine ALLAH'ın selâmet ve rahmet İhsanını dilemek­ten ibaret güzel bir dua olması itibariyle en büyük mevkide bulunanların huzuruna çıkıldığı zaman selâm verilmesinden daha iyi bir mükâfat düşü­nülemez. Burada da selâm, yine emniyet, güven ve birbirine bağlılığın ilk karşılaşmada bir alâmetidir.

Vak'ayı büyük annesi Şİfa'dan nakleden Süleyman oğlu Ebû Bekir, küçük yaşta iken Medine'ye hicret etmiş ve sonra rnüsîümanlârın ileri ge­lenlerinden ve salihlerİnden olmuştu. Hz. Ömer onu bazı işlerde görevlen­dirmiş ve ramazanda müsiümanlara namaz kıldırma vazifesini Ubeyy ibnî Kâ'b ile buna vermişti.

Şifâ kimdir?

Şifa, yukarda adı geçen Ebû Bekirin büyük annesi ve SüIeyman "in da annesîdir. Babasının adı Abdullah 'dır. Hic­retten Önce müslüman oldu. Hanımların en akıllılarından ve en faziletlilerindendi. Peygamber (Sav) onu bu büyük hasletlerin­den dolayı ziyaret ederdi. Medine'de Peygamber ona bir arazi verdi; o da oğlu Süleyman İle orada ikâmet etti. Hz. Ömer bunun fikirlerine danışır ve onun faziletini takdir ederdi. Hatta çarşı idaresi işlerinde onu görevlendirdiği rivayet edilmektedir. Torunları E b ü Bekir ile Os­man ve oğlu Süleyman, Hz. Hafsa, Ebû Seleme gibi zevat kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir

Lebîd   ibni   Rabıa   kimdir?:

Meşhur muallâka şairlerinden bîri olup, uzun müddet cahiliyyet dev­rinde şair olarak yaşadıktan sonra müslüman oldu. İslâm'ı kabul ettikten sonra, Kur'an-ı Kerîm'in belagatı karşısında artık bir daha şiir yazmamıştır. İyi bir binici, cesur ve cömert bir kimse idi. Müslüman olduktan sonra Kûfeye geçip orada ikâmet etti ve cahiliye devrinde 90 yıl, İslâm'da da 55 yil yaşadıktan sonra 145 yaşında olduğu halde, hicretin 41. yılında orada vefat etti.

İslâm'ı kabul edince, her sabah yemek yedirmek üzere adak yaptığı ve ölünceye kadar buna devam ettiği nakledilmektedir. Henüz islâm'ı ka­bul etmeden önce Mekke'de şiir söylerken ashabdan Osman ibni Mez'unla aralarında geçen vak'a için bilgi almak üzere 893 sayılı hadîsin açıklamasına bakılsın. ALLAH her ikisinden de razı olsun...

Adiyy  İbni  Hâtem  kimdir? :


Aslen Hıristiyan olan Adiyy, hicretin 9. yılında müslüman oldu. Kavmi içerisinde hitabeti kuvvetli ve hazır cevap olan şerefli bir önder idi. Fazilet ve keremi İle şöhret bulmuştu. Kendisi der ki, Peygamber (Sav) 'İn her huzuruna girdiğimde bana yer açar ve yanına otur­turdu. Müslüman olduktan sonra da, namaz vakti gelip de abdestsiz bu­lunduğum olmamıştır

Irak fethinde bulunmuş ve Kûfe'de ikâmet etmiştir. Hz. Ömer, ara­larında vaki bir hâdise üzerine onun vasıflarını kendisine şöyle sirular: «Senin bu Tay kabilesi küfürde iken sen iman etmiştin. Onlar hakkı inkâr ederlerken sen onu bilmiştin. Onlar gadrederken sen vefa göstermiştin. On­lar arka çevirdikleri zaman sen teveccüh etmiştin. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ilk yüzünü güldüren zekât malı da Toy kabilesinin olmuştur ki, onu sen Peygamber'e getirmiştin. İşte seni böyle tartıyorum.»

Sıffîn ve Cemel vak'alarnda Hz. Ali 'nin safmda bulunmuş ve Cemel vak'asında gözü çıkmıştı. Hz. Peygamber'in irtihaiinde kavmi ile beraber İslâm'da sebat edip, kavminin zekâtını Hz. Ebû Bekir'e getirmişti.

Yüz yirmi yıl yaşadıktan sonra, hicretin 68. yılında Küfe'de vefat ettî.
[774]

 

1024— (246-s.) Abdullah ibni Abdullah şöyle demiştir:

—  Muaviye halife iken ilk hacczm yapmak üzere (Medine'ye) geldi, Ensar'dan Osman ibni Huneyf onun yanına girip;

—  ALLAH'ın selâmı ve ALLAH'ın rahmeti üzerine olsun, ey Emîr! dedi. Şamlılar bu ifadeyi *Emîr sözünü» çirkin görüp, dediler ki:

—  Kimdir bu «Müminlerin Emîri» selâm sözünü kısaltan münafık? Bunun üzerine Osman dizini büküp üzerine oturdu, sonra şöyle dedi:

—  Ey Müminlerin Emîri! Şunlar benim işimi çirkin gördüler; halbuki sen, bu işi onlardan daha iyi bilirsin. ALLAH'a yemin ederim, ben bu ifade ile Ebü Bekir'e, Ömer'e ve Osman'a selâm verdim de onlardan hiç biri bu ifademi  (Ey Emîr sözümü)  çirkin görmedi.    Buna karşı Muaviye, Şam halkından konuşmuş olan kimseye dedi ki:

—  Sakin olun; çünkü bunun dediğinden bir kısmı olmuştur. Fakat ŞanMarda bu fitneler zuhura gelince dediler ki:

«— Halifemizin selâmında, yanımızda kısaltma yapma, (Ey Emîr deme, ey müminlerin Emîri de). Zannediyorum ki, siz ey Medîne'liler, Zekât toplayıcısına da «Ey Emîr» dersiniz.
[775]

 

Burada yine halifeye, müslüman devlet başkanlarına sefam verildiğine bir delil olarak bu haber getirilmekle beraber Hz. Mûavİye "nin bir münakaşayı nossl idare edip fallıya bağladığını ve her iki tarafı yatıştırdığı hususu öğrenilmektedir Emîr sözünün daha önceki halîfeler zamanında da kullanıldığı âa anlaşılmaktadır.

Huneyf   kimdir?

Medîne'li ashabdan ve Evs kabilesinden olup, künyesi Ebû Amr 'dır.
Bedir savasında bulunduğu söylenmekte ise de, âlimlerin çoğu ilk olarak Uhud savaşında bulunduğunu kaydetmektedirler; ve sağlam görüşü İle ehliyeti hakkında şöyle diyorlar: İrak fethedildikten sonra, buranın arazî­sini ölçmek ve âdil bir vergiye bağlamak üzere ehil bir adam hakkında istişare İçin ashabı topladı. Bunların hepsi Osman ibnt Huneyf üzerinde İttifak ettiler; ve dediler kİ, bunu daha önemli bir işe göndersen de uygundur. Çünkü onun sağlam görüşü, aklı ve tecrübesi, bilgisi vardır. Halife Hz. Ömer de hemen onu bu vazifeyi görmek üzere Irak'a gön­derdi. Kısa bir zcman içinde Osman, büyük başarı sağlayarak devlete geİir sağladı. Sonra Muaviye zamanına kadar Küfede ikâmet etti; ve orada vefat etti.[776]

 

1025— Cabîr'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Haccacın yanma vardım da, ona selâm vermedim.[777]

 

Haccac, müslümanlara zulüm ve eziyeti ile tanınan Emevî kuman­danlarından biridir. Hİcretin 41. yılında Taîf'de doğmuş ve Emevî hükümdarı Âbdülmelik îbni Mervan'ın himayesi altında ordusu başına geçerek yüz yirmi bin kişiyi katlettiği ve vefatında elli bin kişinin hapisha­nelerde bulunduğu tarih kitaplannda yazılıdır. Abdullah ibni Zü-beyr gibi ashabın en faziletlilerinden olan bir şahsı da Mekke'yi kuşata­rak şehid etmiş ve basını Şam'a göndermişti. 244 sayılı hadîs-i şerîf açık­lamasına bakılsın.

İşte zulüm ve hunharlığı son dereceye varan ve böylece günahkâr bir halde olon kumandana selâm vermek gerekli olmadığını 1017-1021 sayılı haberlere teyîden bunu da ilâve edebiliriz. (Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır, Haccac için bak : Karnusu'f-A'lâm, C. II, s. 1928).[778]

 

1026— (248-s.) Temim ibni Hazlem'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

—  îlk önce Emirlik unvanı ile Kûfe'de kime selâm verildiğini ben hatırlıyorum. (Küfe valisi) Mugîre ibni Şu'be, avlu kapısından çıktı da, arkasından Kinde kabilesinden bir adam — zannedildiğine göre Ebû Kurre EI-Kindî— ona gelip selâm verdi ve şöyle dedi:

—  Esselâmu   Aleyke   eyyühe'l-Emîru  ve Rahmetullahi,   Esselâmu Aleyküm = ALLAH'ın selâmeti üzerine olsun ey Emir ve ALLAH'ın rahmeti de, selâmeti de üzerinize olsun. (Vali Muğîre) bu ifadeyi hoş görmedi de (aynen) :

— Esselâmu Aleyküm eyyühe'l-Emîru ve Rahmetullahi, Esselâmu Aleyküm. Ben o Emirlerden biri miyim, yoksa değil miyim? dedi.

—  (Ravilerden) Semmâk demiştir ki, sonra bununla (Emirlik ünvaniyla) kararlaştı artık.[779]

 

1023 ve 1024 sayılı haberlere bakılsın.

Temîm ibni Hazlem tabiînden olup, Hz. Ebû Bekir'le Hz. Ömer devirlerine yetişmiş ve Abdullah İbni Mes'ud'un sohbe­tinde bulunmuştur.

Muğîre    ibni    Şu'be    kimdir?:

Ebû Abdullah künyesi ile meşhur olan Muğîre, büyük yapılı, uzun boylu, geniş omuzlu olup, Arabin sayılı dört dahilerinden biridir. Bu dahiler şunlardır ;

1— Muavîye ibnİ  Ebi Süfyan,

2— Amr  ibni' I - A s,

3— MuğîreİbniŞu'be,

4— Zİyad.


Muğîre, Hudeybiye barışından önce müslüman oldu ve Rıdvan bîatırida bulundu. Yemame vak'asmda, Şam ve Irak fetihlerinde bulundu. Hak­kında denmiştir ki, eğer Medine'nin sekiz kapısı olsa da, bunlardan yalnız bir kapıdan hile İle çıkmak mümkün olsa, Muğîre bu kapıların hepsin­den çıkmayı başarabilecek kimsedir. Hz. Ömer önce onu Basra valilİğİ-ne, sonra Küfe valiliğine tayin etti. Bir müddet Hz. Osman da onu Küfe valiliğinde bıraktı ise de, sonra onu azletti. Hz. Osman'ın şehid edili­şinden sonraki hâdiselere karışmamış; fakat Hz. Muaviye'nin halifeli­ğini tanıması üzerine tekrar Muaviye tarafından Küfe valiliğine tayin edildi ve ölünceye kadar bu görevde kaldı. İşte bu görevi sırasında kendİ-sİne «Emîr» unvanı île hitap edilmiştir.

Basra'da ilk olarak nüfus kütüklerini tanzim eden Muğıre olmuştur. Kendisi şu hâdiseyi anlatarak İslâm'da İlk rüşvet veren olduğunu söyler :

«— Hz. omer'İn kapıcısı Yerfe'nin yanına gittim ve onunla oturmaya başladım. Ona dedim ki, bu sarığı al ve giy; benim bundan bir tane daha sarığım var. Adam böylece benimle yakınlık peyda etti ve kapının İç tara­fında oturmama izin verdi. Artık ben gider gelir iç tarafta otururdum. Gelip geçen insanlar da derlerdi ki, bu adamın halife katında bîr mevkii var da hiç kimsenin içeri giremediği bir zamanda içeri giriyor.»

Kendİ huyunu şöyle ifade eder:

«— Düşmanlık beslediğime düşmanlığım çok şiddetli, kardeşlik hisleri beslediğime de kardeşliğim çok kuvvetli olan bir adamdım.»

Yermûk vak'asında bir gözünü kaybeden Mûğîre hicretin 50. yı­lında Kûfe'de vefat etti. (RadiyalUshu anh)

Ebû Kurre ibnİ Muaviye ibni Vehb kimdir? :

Kinde kabilesinden olan Ebû Kurre EI-Kİndî, kavminin şereflisi bulunduğundan bir heyetle Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelip müslüman oldu. Oğlu Amr da, kadı Şüreyh'den sonra Küfe kadılığı yapmıştır. Hal tercemesi hakkında fazla bilgi bulunmayan Ebû Kurre'nin vefat tarihi de bilinmemektedir. [780]

 

1027— (249-s.) Ziyad ibni Ubeyd El-Ruaynî anlatarak şöyle demistir

— Biz, Antabulus Emîri bulunan Ruveyfi'in yanına gittik. Bir gelip ona selâm verdi.

— Esselâmu Ale'l-Emîri* dedi. Ravi Abede'den nakledildiğine göre, «Esselânu Aleyke Eyyühel-Emîru» dedi. Bunun üzerine Ruveyfi' ona şöyle dedi:

—  Eğer bize selâm vermiş olsaydın, senin selâmına mukabele ederdik. Sen ancak Mısır Valisi Mesleme ibni Muhalled'e selâm verdin. Ona git de selâmı sana iade etsin,

—  Ziyad dedi ki, biz gidip de, o Ruveyfi' mecliste iken selâm verdi­ğimiz zaman «Esselâmu Aleyküm» derdik.[781]

 

Mesleme ibni Muhalled, Peygamber Medine'ye hicret ettiği zaman doğdu. Mısır'ın fethinde bulundu ve orada ikâmet etti, sonra Medine'ye döndü. Daha sonra hicretin 50. yılında Hz. Muaviye tarafından Mısır valiliğine tayin edildi ve Mısır'la Mağrib İdaresi eline verildi. 16 yıl valilikte bulundu. Cami ve mescidlerde İlk minare ihdas eden Mesleme 'dir. Hicretin 62. yılında, 60 yaşinda olduğu halde vefat etti.

Ruveyfi'i de Hz.   Muâviye   Misır'in  Berika beldesinde ikâmet etmek üzere oranın idarî İşleriyle görevlendirdi. Afrika savaşını yaptıktan sonra hicretin 56, yılında Berika'da vefat etti. ALLAH her ikisinden de razı olsun.[782]

 

(471) Uyuyana Selâm Vermek
 

1028— Mikdad ibni'î-Esved'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

— Peygamber (Sav) geceleyin gelirdi de, selâm verirdi; uyuyanı uyandırmazdı da, uyanıklara duyururdu.»[783]

 

Uyumakta olan insanlara selâm verilmez; fakat uyuyanlarla beraber uyanık kimseler varsa, onların İşiteceği kadar bir sesle kendilerine selâm verir ve böylece hem sünnet yerine getirilir, hem de uyuyanların istirahatı bozulmamış olur.[784]


[773] Fadlu'lîah: C. II, s. 476-478.Sl-İsabe; C. II, s. 460-461. sayı: 5477 ve C. III, s. 307-309, sayı: 754S ve C. IV, s. 333, sayı: 622.

A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/390-392.

[774] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/392-393.

[775] Ehîsabe: C. II, s. 452, say).:  5437, El-îstiaö; C. XII, s. 90. C. I, s. 479-480.

A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/393-394.

[776] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/394-395.

[777] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/395.

[778] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/395.

[779] El-İstiab : C. III, s. 368-371. El-fsabe: C. m, s. 432, sayı: 8181 ve C. IV, s, 159, sayı: 931. Fadlu'tlah: C. II, s. 480. Kamusu'l-A'lâm: C. VI, s. 4358.

A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/395-396.

[780] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/396-397.

[781] Fadluulah : C. II, s. 481.

A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/397-398.

[782] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/398-399.

[783] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/399.

[784] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/399.


Bilal2009
Sun 2 June 2019, 05:10 pm GMT +0200
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Sun 2 June 2019, 08:17 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri devlet büyüklerine saygı içinde devletine bağlı şekilde yaşayacak kullardan eylesin inşallah. ..

Sevgi.
Thu 6 June 2019, 01:12 am GMT +0200
Aleyküm selâm. Paylaşım için Allah sizlerden razı olsun inşaAllah

gulsahkilicaslan
Thu 6 June 2019, 09:57 am GMT +0200
Rabbim razı olsun inşallah selam ve dua ile...

Melek Nur Çelik koü
Thu 6 June 2019, 10:17 am GMT +0200
Paylaşım için Allah razı olsun..