sidretül münteha
Thu 16 December 2010, 04:49 pm GMT +0200
(547) Emanet
1154— Enes (Radiyallatın anh)'den rivayet edilmiştir.
— Bir gün Resûlüllah 'e hizmet ettim. Nihayet ona hizmeti başardığımı gördüğüm zaman dedim ki:
— Peygamber kuşluk uykusu uyuyacak. Bunun üzerine yanındakiler çıktı. Bir de baktım, oğlan çocuklar oynuyorlar. Ben de kalktım, onların oyunlarına bakmaya başladın!. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) gelip, onların yanma kadar ilerledi de, onlara selâm verdi. Sonra beni çağırıp, beni bir işe gönderdi. Ben ona. dönüp gelinceye kadar (Peygamber) bir gölgede bulundu. (Böylece ben) anneme (eve) gitmekte geciktim. Bundan ötürü annem:
— Seni hangi şey eğledi, dedi. Dedim ki:
—- Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) beni bir işe gönderdi. Annem:
— Nedir o iş? dedi. Ben dedim ki:
— O Peygamber (Sav) 'e ait bir sırdır. Bunun üzerine (Annem) :
— Resûlüllah (Sav) 'e karşı sırrını muhafaza et, dedi. Ben de o işi, insanlardan hiç kimseye anlatmadım. Eğer anlatacak olsam, (ey Sabit) onu sana anlatırdım.[1038]
Peygamberler Allah'dan getirdikleri dinin bütün hükümlerini insanlara veya gönderildikleri kavimlere tebliğ etmekle görevli olduklarından bunları olduğu gibi açıklarlar ve bildirirler. Tebliğ vazifesi almamış olanlar bundan müstesnadır. Peygamberler birer insan olduklarından herkes gîbi özel hayatları vardır. Yemek-içmek ve geçim sağlamak gibi beşerî ihtiyaçlarını karşılamak. İşte böyle özel hallerine ait bazı işlerin saklanması ve İnsanlara bildirilmemesi, hiç bir zaman dinî işlerin saklanması mânâsına alınmamalıdır. Çünkü bu; tebliğ vazifesini yapmamak olur ki, Peygamberlik şanına aykırıdır, küfrü gerektirir. Peygamber'in şahsını rencide etmemek, ona olan son derece hürmeti zedelememek için, özel hayatlarına ait bazı şeylerin İnsanlara anlatılmaması nezaket ve terbiye icabıdır. Enes hazretleri bu hususu gözetmişlerdir. Bir devlet idaresinde ve dinî hizmetlerde müslüman yetkililer tarafmdan verilan vazifeler ve korunması istenen mallar b;rer emanettir. Her mükellef bunlara ait hak ve vazifeleri gücü yettiği kadar yerine getirmekle emanete riayet ettiğini ispatlar. Bu hak ve vazifeleri yerine getirmeyenler, emanetlere hainlik etmiş olurlar.
Söz ve İşler de böyledir : Bir arkadaşa, açıklanmamak şartı ile söylenen bir söz veya ona bildirilen bir İs emanet hükmündedir. Emaneti korumak gerekir. Bu emanetin korunması da onu başkasına söylememektir. Söylenince emanete hainlik edilmiş olur. Emanete hainlik ise, nifak alâmetlerinden biridir.
(1139 sayılı Hadîs-i Şerife bakılsın.).[1039]
[1038] Müslim: (44) Kitabu Fesaili's-Sahabe, Hadîs : 145. Fadlu'llah: C. II, s. 569, 570.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/518-519.
[1039] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/519-520.