- Elbisede altını vasfetmeme şartının sınırı

Adsense kodları


Elbisede altını vasfetmeme şartının sınırı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Wed 16 March 2011, 04:27 pm GMT +0200
 

4- Soru:



Elbisede altını vasfetmeme şartının sınırı nedir? Vasfetmekten maksat nedir? Meselâ bugünkü çarşaf, rüzgârlı bir günde vücuda yapışıyor ve uzuvları belli ediyor. Şu halde vücut çizgilerini devamlı belli eden ile, rüzgâr vb. durum­larda belli eden giysiler bu bakımdan farklı mıdır?

Cevap: el-Haraşî, Malikî mezhebinin görüşünü açık ifadeler­le anlatır. Bütün vücût hatlarını belirten elbiseyi giyinmek mek­ruhtur. Eğer vücut hatları, rüzgâr sebebiyle, ya da yağmurdan dolayı belli oluyorsa, bunda mekruhluk yoktur. [585]

İbn Kudâme, cildin rengini göstermeyecek birşeyle avretin kapatılmasının farz olduğunu söylerken [586] zımmen vasfetmemeyi, hacmini değil, rengini belli etmeme şeklide anladığını gös­terir. Bir başka münasebetle buna açıklık getiren İbn Kudâme:

"Vacip olan, cildin rengini örten bîr şeyle örtünmektir. Eğer sırtındaki, cildin rengini belirtir ölçüde ince olur da beyazlığı ya da kırmızılığı gözükürse, namazı caiz olmaz. Zira örtünme bu­nunla hasıl olmaz. Eğer rengi örter de hacmi belirtirse namazı caizdir. Çünkü, örtü kalın dahî olsa, bundan kaçınma mümkün değildir" der. [587]

Kitabımızın "Kadın elbisesinin belirlenebilen özellikleri" başlı­ğı altında da bahsettiğimiz gibi, "Dar elbiseler giyen kadını Al­lah Resulü çıplak saymış ve cehennemlik olduğunu" bildirmiştir. [588] Hz. Ömer, halka dağıttığı bir çeşit elbisenin vücut hatlarını belli edeceği gerekçesi ile kadınlara giydirmemesini emretmiş [589] ve "Kettan ve Kubâtî'yi kadınlarınıza giydirmeyin; bunlar şeffaf değildir (cildin rengini göstermez), ama şeklini belirtir" [590] demiştir. Serahsî buna dayanarak, "Kadının vücû­duna yapışan ve şeklini belli edecek şekilde bedenini vasfeden elbisesiyle de kadına bakılamayacağını" söyler. [591] Bu konuda buraya kadar söylenenleri, fıkıhçıların diliyle şöylece özetleyebiliriz:

Elbisenin ince (şeffaf) olmasında ölçü olarak "tenin rengini belirtmesi" gösterilmiştir. Dışarıdan bakıldığında elbisenin için­den insanın teni görünüyorsa -elbise ister kalın, ister ince ol­sun- böyle bir elbise ile setr-i avretin hasıl olmayacağı belirtil­miştir. [592]

Elbisenin dar olmasına gelince, Halebî Sağir'de elbise kalın olsa (teni belirtmese) ancak uzva yapışsa ve uzvun şeklini alsa, bu durumda örtme hasıl olduğu için menedilmemesi gerekir, denir. [593] Haşiyesi Hilye'de ise "uzvun şeklini alsa" sözü, "aynen uzvun şekli görünür hale gelse, bu durum namazın cevazına ma­ni değildir" diye açıklamıştır.

İbn Abidîn, "Yabancı kadının çarşafına (mulâe) şehvetle bak­mak haramdır" sözünü açıklarken şöyle diyor: "Zehîre ve diğer­lerinden, daha önce de zikrettiğimiz gibi, eğer kadının üzerinde elbise olsa -vücuda yapışık olup altını göstermedikçe- cesedi­ni teemmülde bir beis yoktur. Çünkü bu durumda kadının elbi­sesine ve kametine (boyuna) bakılmış olur. Tıpkı içinde kadın bulunan çadıra bakması gibi. Ama elbise altını vasfediyorsa o zaman uzuvlarına bakmış olur. Bu husus, "şehvet olmaksızın bak­ma" şeklinde kayıtlanmalıdır. Şehvetle bakılırsa mutlak olarak men edilir. İllet, -Allahu a'lem- fitne korkusudur. Çünkü şeh­vetle çarşafına (mülâe) veya elbisesine bakmak, boy-bosuna vb. düşünmek, kişiyi kadınla konuşmaya, sonra da başka davranışlara itebilir. İlletin, zaruret yok iken helâl olmayan şeyle yararlanma olması da muhtemeldir." [594]



[586] İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire (tarihsiz), 1/577.

[587] İbn Kudâme, age., 1/579

[588] Câmiu's-Sağir, s. 232 (Müslim'den).

[589] Beyhakî, ll/234-235.

[590] Serahsî, Mebsût, XI155

[591] agk.

[592] Hilye, s. 225.

[593] Halebî, s. 107:

[594] İbn Abidîn,V/238. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 223-225.