- Efendimizin iffet eğitimi ve ensar mantığı

Adsense kodları


Efendimizin iffet eğitimi ve ensar mantığı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 28 April 2011, 09:11 am GMT +0200
Efendimiz'in İffet Eğitimi ve Ensar Mantığı

Allah Resülii'rıün yanına bir delikanlı gelmişti:

- Ya Resülullah, diyordu. Mahcuptu; duygularının baskısı al­tında olduğu her halinden belliydi. Bir şeyler demek istiyorduama bir türlü cesaretini toplayıp da maksadını söyleyemiyordu. Ancak Rahmet Nebisinin şefkat dolu bakışlarına muhatap olunca kendini toparlayabilmişti; yüzü kızarmış, şunları söylüyordu:

- Zina konusunda bana izin verir misin!

Onun bu sözünü duyanlar üzerine yürümüş ve çoktan sıkıştır­maya başlamışlardı:

- Şunun yaptığına bak! Olacak şey değil, türünden sözler sarfe­diyorlardı! Bir anda sesler yükselmeye başlamış ve ortalık buz kesi­livermişti! Buzları çözen sesin sahibi yine Resülullah'tı:

- Onu yanıma yaklaştırın, buyurdu ve bunun üzerine delikanlı Cüleybib, Allah Resülü'nün yanına kadar geldi. Şefkatle başını sıvaz­ladığı bu delikanlıyı Efendiler Efendisi (sallallalıu aleylıi ve sellem) dizi­nin dibine oturtacak ve soracaktı:

- Böyle bir işin, annenle yapılmasını ister misin?

Tüyleri diken eden bir soruydu ve yerinden fırlarcasına Hz. CÜ­leybib:

- Allah (celle celaluhü) beni Senin yoluna kurban etsin; vallahi de, hayır ya Resülullah, dedi. Zaten Resülullah da böyle bir cevap bek­liyordu:

- İşte, diğer insanlar da anneleriyle böyle bir fiilin yapılmasını istemezler, diye mukabelede bulundu ve arkasından yine sordu:

- Peki, böyle bir şeyi senin kızınla yapmalarından hoşlanır mısın?

Hiç beklemediği bir soruydu; utancından yerin dibine girecek gibiydi ve başını kaldırıp:

- Yoluna kurban olayım; vallahi de hayır ya Resülullah, diye­bildi. Şefkat nazarlarını üzerinden ayırmayan Resül-ü Kibriya Haz­retleri:

- İşte, hiç kimse kızlarıyla böyle bir işin yapılmasından hoşlan­maz, diyordu. Yeniden sordu:

- Kız kardeşinle böyle bir işin yapılmasını hoş karşılar mısın?

Her bir soru, yüreğine ok gibi saplanıyordu; bin pişman olmuş­tu ve hemen:

- Kurbanın olayım; valIahi bundan da hoşlanmam ya Resülul­lah, diye mukabelede bulundu. Tekrar aynı şeyi söylüyordu Allah Resülü (sallallalıu aleyhi ve sellern):

- Hiç kimse, kız kardeşiyle böyle bir fiilin yapılmasını hoş kar-

şılamaz!

Soruların arkası geliyordu:

- Birisinin, senin halanla böyle bir işi yapmasını ister misin? Belli ki aklını ve kalbini tatmin etmeden kendisini yanından

ayırmayacaktı; onun şahsında aynı zamanda koskoca bir ümmeti eğitiyordu! Hz. Cüleybib aynı tepkiyi verecekti:

- Canım yoluna kurban olsun; hayır istemem ya Resfılullah! Resülullah'ın hükmü yine aynı istikametteydi:

- İşte diğer insanlar da, kendi halasıyla böyle bir günahın irti­kabını istemez!

Sıra son soruya gelmişti:

- Peki, böyle bir günahın senin teyzenle yapılmasına ne der­sin?

Cüleybib kalıptan kalıba giriyordu; içinde fırtınalar kopuyordu!

İyi ki gelip durumu Allah Resülü'ne intikal ettirmişti; mahcubiyeti­nin yerini artık huzur dolu bir duruş alıyordu! Veeh-i mübareklerine baktı ve:

- Hayır, ya Resülullahl Yoluna kurban olayım; böyle bir işi hiç ister miyim, dedi. Yine son noktayı Allah Resülü (sallallalıu aleyhi ve sel­lern) koyuyordu:

- İşte, insanların hiçbiri de, teyzeleriyle böyle bir günahın işlen­mesine nza göstermez!

Bundan sonra onu daha da yanına yaklaştıracak olan Efendiler Efendisi (sallallalıu aleyhi ve sellern), mübarek ellerini omuzlanna koya­cak ve Hz. Cüleybib için şöyle dua edecekti:

- Allah'ım! Onun günahlannı Sen affet! Kalbini tertemiz kıl ve iffetini de masün eyle!

Bu kadar yakınına gelip de nebevi duaya mazhar olan Hz. CÜ­leybib, o andan itibaren insanların en iffetlileri arasındaki yerini ala­caktı.

Ancak Sultan-ı Resul Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), bir adım daha atacak ve gidip Hz. Cüleybib için Erisar'dan birinin ka­pısını çalacaktı:

- Kerimen filanı talep ediyorum, diyordu. Sevincinden Erisar'ın ayakları yerden kesilmişti; kapısına kadar gelen Allah Resülü (sallal­lahu aleyhi ve sellem) kızını istiyordu! Hemen:

- Elbette, ya Resülullah, diye mukabelede bulundu. Resülul­lah (sallallahu aleyhi ve sellem) durumu tashih etmek zorunda kalmıştı; döndü ona ve:

- Ben onu kendim için istemiyorum, dedi. Bu sefer Ensar:

- Peki, kimin için ya Resülullah, diye sordu. Efendimiz:

- Cüleybib için, buyurdu. Cüleybib'i tanıyordu Ensar; ancak o,

beklediği gibi bir soylu aile geleneğine sahip olmadığı gibi aynı za­manda o güne kadar sıra dışı hareketleriyle bilinen birisiydi. Onun için tereddüt geçirdi Ensar ve:

- Bir de annesiyle istişare edeyim, ya Resülullah, diyerek mü­saade istedi.

Efendimiz'in de oluruyla birlikte doğruca evine gelen Ensar, ha­nımına yaklaşıp:

- Resülullah, senin kızına talip; onu istiyor, dedi. Kadının se­vincine diyecek yoktu ve hemen:

- Bu ne büyük lütuf; elbette olur, diye karşılık verdi. Buraya kadar her şey normaldi; ne zaman ki Ensar:

- Ancak O (sallallahu aleyhi ve sellern), kendisi için istemiyor; onu Cüleybib için istiyor, dediğinde işler bir anda değişiverdi. Kadın şöyle cevap verdi:

- Ne? Cüleybib mi dedin? Bula bula Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onu mu bulmuş; halbuki biz onu, filan ve falana bile vermedik! Hayır! Allah'a yemin olsun ki onu Cüleybib'le nikahlayarnazsın!

Bunlar, zaten Ensar'ın da beklediği tepkilerdi ve Resülullah'a durumu haber vermek üzere ayağa kalkıp tam kapıdan dışarı çık­mak üzereydi ki, içeriden:

- Beni sizden kim istiyor, diye bir ses geldi. Bu sesin sahibi, Re­sülullah'ın Hz. Cüleybib için talep ettiği kızlarından başkası değil­di! Döndü ve durumu ona da haber verdiler. Kızlarının mantığı çok farklıydı; önce onlara şu soruyu sordu:

- Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sizden bir talepte bulunu­yor da siz onu geri çeviriyorsunuz, öyle mi?

Zihinlerde şimşek çaktıran bir soruydu bu; ancak o, bununla da yetinmeyecek ve onlara:

- Allah ve Resülü herhangi bir meselede hüküm bildirdikten sonra, hiçbir erkek veya kadın müminin, o konuda başka bir tercihte bulunma haklan yoktur. Kim Allah'a ve elçisine isyan ederse, bes­belli bir sapıklığa düşmüş olur,"? mealindeki ayeti okuyacak, arka­sından da:

- Şayet O (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu uygun görmüşse, bu ni­kaha siz de 'olur' deyin ve beni ona verin; çünkü Allah (celle celaluhü) asla beni zayi etmeyecektir, diyecekti.

Şimdi onlar, daha önce bu inceliği düşünemediklerine yanıyor­lardı:

- Doğru söylüyorsun; dediler. Kızlan kendilerini irşad etmişti ve fikirlerini anında değiştiren Ensar, durumu Allah Resülü'ne bil­dirmek için hemen yola çıkacaktı; huzura gelir gelmez, kızını kaste­derek:

- Senin nza gösterdiğin konuda bizler de razıyız; o, sizindir; di­lediğinizle evlendirin, diyordu. Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) de:

- Ben bu işten razıyım, diyecek ve böylelikle Cüleybib'i evlendi­recekti. Onun için şöyle dua ediyordu:

- Allah'ım! Onların üzerine sağanak sağanak hayır yağdır ve ge­çimlerini de geniş eyle!

Artık Hz. Cüleybib, Medine'nin en iffetli insanıydıl'?"