hafiza aise
Mon 25 April 2011, 10:32 am GMT +0200
Efendimiz'i Zehirleme Teşebbüsü
Fetih sonrası, Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) henüz Hayber'den ayrılmamıştı; muhtemel problemlerin önünü almak ve yeni duruma göre gereken adımları atıp başka bir problemle karşılaşmamak için bir müddet daha burada kalmayı tercih etmişti. Bu süre, Hayberlilerin de iştahını kabartmış, kolay yoldan Efendimiz'in vücudunu ortadan kaldırmanın planını yapmışlardı; er meydanında üstesinden gelemedikleri düşmanlarını (I), şeytanca bir planla ve masum ca bir yaklaşımla arkadan hançerlemek istiyorlardı! Çok sinsi şekilde hazırlanan bu planla, sadece Allah Resülü'nü değil, aynı zamanda O'nun en yakınındakileri de öldürerek büyük bir işe imza atmış olacaklardı!
Bunun için de, Safiyye Validimizin Efendimiz'e olan yakınlığını kullanmak istemişlerdi. Aralarında oturup konuşmuşlar ve bu işi Zeyneb Binti Hôris'e havale etmişlerdi! Zira Bellum İbn Mişkem'in de hanımı olan Zeyneb Binti Hôris, Hayber' de öldürülen kocası Bellum, babası Hôris, kardeşi Merhab ve amcası Yesur'ın intikamını almak için can atan bir kişiydi.
Aralarında anlaştıkları şekliyle hemen bir keçi kestirmiş ve onu zehirleyerek bu planını gerçekleştirmek için Allah Resülü'ne göndermişti. Hatta O'nun, koyunun ön kolunu daha çok tercih ettiğini öğrendiği için bilhassa onun üzerinde yoğunlaşmış ve böylelikle Efendimiz'i, kısa yoldan öldürmeyi planlamıştı.
Efendimiz (sallaIIahu aleyhi ve sellern), akşam namazını kılmış konak yerinde oturuyordu. Tepsinin içinde kızartılıp kebap yapılmış zehirli keçiyle gelen Zeyneb Binti Haris, elindeki tepsiyi göstererek:
- Ya Eba'l-Kasım, diye seslendi. Sana bunu hediye ediyorum! Bu kadar yorgunluğun üstüne böyle bir ziyafet, ashabın da hoşuna gitmişti! Derken kızarmış keçi ashabın önüne konuldu. Ona ilk uzanan, elbette Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) olacaktı ve öyle de oldu; kızarmış keçinin ön koluna uzanan Allah Resülü, onu mübarek ağzına götürür götürmez ortada bir garipliğin döndüğünü hissetti. Belki de O'na bunu Cibril-i Emin bildirmişti ve hemen elini çekerek:
- Sakın buna el sürmeyin; elinizdekileri de kaldırıp atın, buyurdu. Ortalık birden buz kesilmişti. Herkes bu kadar ani değişikliğin
sebebini merak ediyordu. Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) buna da açıklık getirecekti:
- Şüphesiz ki bu keçinin ön kolu Bana, kendisinin zehirlendiğini söylüyor, buyurdu. Büyük bir felaketin kenarından dönmüşlerdi; ancak herkes aynı durumda değildi. Zira ashabdan Bişr İbn Bera, Efendimiz'in kendilerini uyardığı sırada ondan bir lokma almış ve çiğneyip yutmuştu. Allah Resülü'nün uyarısı üzerine onu dışarı çıkarmak istese de zehir tesirini göstermiş ve çoktan Hz. Bişr'in vücudu morarmaya başlamıştı. Zehir o kadar kuvvetliydi ki Hz. Bişr oracıkta ve herkesin gözü önünde can verecektil'<"
Bunun üzerine Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), kendilerine bu ziyafeti çekmek isteyen kadını çağırttı ve:
- Bu keçiyi sen mi zehirledin, diye sordu. Zehirin farkına varılmıştı ama zehir işe yaramamış gözüküyordu. Kendi aralarından birisi gelip haber vermiş olamazdı ve kadın:
- Bunu Sana kim haber verdi, diye sordu. Resülullah:
- Şu elimdeki ön kolu, diye cevapladı. Ancak hala ilk sorusunun
cevabını alamamıştı ve bekliyordu. Başkaca bir kaçış yolunun olmadığını gören kadın:
- Evet! Ben yaptım, diye cevapladı. Fail bulunmuştu; ama bunu niçin yaptığı da öğrenilmeliydi: Allah Resülü (sallallalıu aleyhi ve sellem) sordu:
- Sana bunu yaptıran sebep ne idi; bunu niye yaptın?
Ortada yine sinsi bir Yahudi zekası vardı ve kadın şunları söylemeye başladı:
- Kavmimin başına gelenleri biliyorsun; onlara yapacağını yaptın! Kendi kendime dedim ki, "Şayet O bir melik ise böylelikle O'ndan kurtulmuş oluruz; ancak gerçekten bir Nebi ise zaten bundan haberi olur ve kurtulur!"
Efendimiz, her şeye rağmen kadını affetmişti; zira O (sallallahu
278 Daha sonra Allah Resülii'nün, "Bismillah deyiniz ve ondan sonra da yiyiniz" dediği ve böylelikle o zehirli etin hiç kimseye zarar vermediği; aynı zamanda o kızartılmış eti Allah Resülü'nün yaktırdığı da rivayet edilmektedir. Bu sırada onun kolundan bir parça alan köpeğin, anında orada öldüğü de gelen bilgiler arasındadır. Bkz. Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 5/ı34-135
aleyhi ve sellern), şahsına karşı işlenilen suçtan dolayı intikam duygusu içine girmezdi. Hatta sahabe:
- Onu öldürelim mi, diye soracak ve Restıl-ii Kibriya da:
- Hayır, cevabını verecekti.
- Ona ne dokunulacak, ne de işkence yapılacaktır!
Ancak Bişr İbn Bera'rıın şehit olması her şeyi değiştirecekti; bunun üzerine Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem), onun kanına bedel kadını Hz. Bişr'in yakınlarına verecek ve onlar da o menhüse kadını kısas olarak öldiireceklerdi.s??