- Editörden

Adsense kodları


Editörden

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Thu 15 September 2011, 12:18 pm GMT +0200
Editörden


Mart 2007 99.SAYI


Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Yaşadığımız dünyaya ve kendimize karşı önemli sorumluluklarımız var. Kullandığımız mekânı temiz tutmaktan, ebedi hayatımızın selametini sağlamaya kadar geniş bir dağılımı var bu sorumlulukların ve belli bir önem sıralamasına göre dizilmiş durumda. Bu fani dünya konağında bir dem nefeslenmiş, kim olduğunu ve ne yapmaya geldiğini anlayabilecek akıl ve yaş seviyesine ermiş her kul bunlarla yükümlü. Ne var ki hepsi sorumluluklarının idrakinde değil.

Bu açıdan bakıldığında, Müslüman demek sorumluluklarının idrakinde olan kul demek. Burası neresidir, neden gelinmiştir, ne yapmak gerekmektedir, hem bunları bilir hem de üzerinde yürüdüğü kürre-i arz ve kendi varlığı ondan ne beklemektedir, farkındadır Müslüman kişi.

Ne var ki, -şikayet gibi olmasın ama- bu sorumluluğu bilme hali pek de bizim halimizmiş gibi değil desek yeridir. Öyle ya, yaşadığımız yerlere, işlerimizin ne ölçüde kaliteli ve güzel olduğuna bakınca, birbirimizle ve kendimizle münasebetimizi inceleyince üzülmemek elde değil. Birilerine kızıyoruz sürekli, başkalarının bizi bu hale koyduğunu söyleyip duruyoruz da, kendimiz ne yapıyoruz?

Sorunun cevabı şu; şikayet ediyoruz!.. Kavlen ve fiilen kendi kendimize homurdanıp duruyoruz. Peki “Sen şimdi ne yapmış oldun?” diye sorulursa, bu da yerinde bir soru olur. Fakat bizim demek istediğimiz, yapmadıkça şikayet ediyoruz, şikayet ettikçe yapmaktan uzaklaşıyoruz. Gelin şu döngüyü kıralım. Sadece kendimize ve şu gariban dünyaya karşı yapmamız gerekenleri yapalım, susalım ve sadece yapalım.

Bu sayımız böyle bir çağrı olarak algılanırsa, biz de yapmamız gerekeni yapmış olacağız. “Bir Manevi Hastalığımız: Şikayet” başlığı altında hazırladığımız ayın konusu ve elbette başyazımız şikayetçi olma haliyle ilgili önemli ipuçları taşıyor. Dikkatle okunmalı deriz.

Okudukça farkına varacaksınız ama burada da peşinen söyleyelim, zulme, haksızlığa, yanlışa, kötü ve çirkine sessiz kalalım, boynumuzu büküp oturalım demiyoruz. Diyemeyiz, çünkü muazzez dinimizin hem ruhuna hem hükümlerine aykırı.

Bu köşede çoğu zaman sadece ayın konusuyla ilgili bir-iki kelam ediyoruz ama bu diğer yazılarımızın önemsiz olduğu anlamına gelmiyor tabii ki. Dinimizle alakalı konulardan mizaha, tarihten çocuk yazılarına, zengin bir dergi her ay olduğu gibi bu ay da sizi bekliyor.

Hediyeli abone kampanyamızın bu ay da devam ettiğini hatırlatarak sizi dergimizle başbaşa bırakalım.

Önümüzdeki sayıda buluşmak üzere inşallah…