reyyan
Mon 12 September 2011, 02:07 pm GMT +0200
Editörden
Ocak 2007 97.SAYI
Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.
Her yeni dönem yeni umutlarla gelir. Derin bir nefes alıp tazelenmek gibidir. Değişimlerin, değişikliklerin heyecan vermesi belki bu iç kıpırtısındandır.
Durağanlık zaten tabiatımıza uymaz. İnsan ruhunun alışılagelmiş olana başkaldırması, rutine direnmesi ihtimal ki bundandır.
Dünü geride bırakmak, ama unutmadan bırakmak, günebakanlar gibi ışık nereden geliyorsa oraya dönmek, her dem tazeliğe uzanmak ne güzel! Bu yaşama sevinci, canlılık... Elimizden tutan o el adım adım, basamak basamak yeniye, daha yeniye çekip götürmek için uzanmıyor mu zaten? Her günü bir öncekinden farklı kılma efsunu bu.
Biz burada dokuzuncu yılın kapısını açarken, önümüzde hiç basılmamış karlar gibi taptaze uzanan üç yüz altmış beş günü yeni heyecanlarla selamlıyoruz. Bize katılanlarla hep bir ağızdan ta yürekten kopup gelen bir türkü söyleyerek çıkmıştık yola. Sese sesler katıldı, güce güç katıldı, her adımda tazelenerek yürüyoruz. Yola çıkarana, yolda tutana şükürler olsun. İşte birbirimizin heyecanıyla coşmaya, hayretiyle şaşırmaya, sabrıyla durulmaya kapılarımız ardına kadar açık. Bizi konuk edenlerin, bize konuk olanların her dem yüzü gülsün inşallah, iki cihanda bahtı açık olsun.
Bir sofra kurduk, demişti bu derginin hâmisi. Bu sofra padişah sofrası; kısmetlilere ziyafet. Nasıl teşekkür etsek, ne desek? Kalbi uyanıkların hatırına üç beş nâdânın kusuruna bakılmaz inşallah. Biz de şöyle ilişivermişiz, bir kenarına tutunmuşuz.
Gaflet dedik bu ay; “Ah Şu Gaflet Uykusu!” Bu yakınma bir dua sebebi olabilir mi? Ölüme tehir etmeden uyanalım diye niyaz edilsin inşallah. Kendimiz için, birbirimiz için, kâffe-i ehl-i iman için.
Şubat sayımızda buluşmak üzere inşallah…