sumeyye
Mon 5 July 2010, 10:32 am GMT +0200
Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan
Gerçek mümin, kalbini bir olan Allah’a bağlamıştır Biricik hedefi O’nun rızasıdır Müminin hedefi gibi hayatında da birlik vardır; iki yüzlülük yoktur Mümin iki farklı halde bulunmaz, bir doğru bir eğri konuşmaz; sabah iyi akşam kötü olmaz
Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan
Edep ve güzel ahlâk bir bütündür Edepli insanın bütün işleri, ibadetleri, hal ve hareketleri güzeldir Onun her şeyi temizdir Sevgisi her şeyi sarar ve o şeyi sevimli yapar Edepli müminin Yüce Allah’tan aldığı terbiye, hayatının her safhasında kendisini gösterir Bu terbiye içinde onun sevgisi ve dostluğu kadar, kızması ve kavgası da güzeldir Çünkü kızması Allah içindir Kavgası da edep içinde olur
Bir insanın gerçek yönü ve olgunluğu dar ve zor anlarda belli olur İnsanın kavgasını ve haksızlığa karşı davranış biçimini görmeden hakkında iyi veya kötü dememelidir
Edepli insan, hakkını ararken hak yemez Kendisini savunurken, düşmanına haksızlık etmez Haksız ise, nefsine yan çıkmaz, hakka boyun eğer, karşı tarafı tasdik eder Haklı ve güçlü iken yapacağı iki şey vardır Ya af, ya adalet Ötesi, edebe sığmaz
Edepsiz insan ise haksız iken kendisini haklı göstermeye çalışır Zalim iken kendisini mazlum gösterir Alacağı bir ise bin ister Susacağı yerde cazgırlık eder Edepsiz insana dost olmak da düşman olmak da zordur Onunla hiçbir şeyin tadı tuzu yoktur
Bazı insanların dışı hoştur, ama içi boştur Bu kimseler, insanların gördüğü işlere çok önem verirler, fakat işin asıl kısmını ihmal ederler
Dengeli mümin ahiret işleri gibi dünya işlerini de güzel yapar İbadeti güzel, işi bozuk olan kimse örnek insan değildir Onda noksanlık ve hastalık vardır Kılık kıyafetine ve dünya işlerine son derece dikkat edip de, kalbini ihmal eden, ahiretini unutan ve ibadeti önemsemeyen kimse de dengesizdir, noksandır
Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan
Giy ol tacı, emin ol her beladan
Mevlâna Celaleddin Rumî ks Hazretleri, Mesnevî’sinde şöyle diyor:
“Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim Edebi olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur
Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur
Nasıl mı? Şu misali dinle: Alışverişsiz, dedikodusuz ilâhi sofra gökten iniyordu
Musa as kavmi içinde birkaç kişi terbiyesizce, “hani sarmısak, mercimek?” dediler
Ondan sonra gökyüzünün sofrası, ekmeği kesildi Ekme, bel belleme, orak sallama kaldı
Sonra İsa as şefaat edince Hak, yemek sofrası ve tabaklarla ganimetler gönderdi
Yine küstahlar edebi terkederek sofradan yemek artığını aşırdılar
İsa bunlara yalvardı: “Bu devamlıdır, yeryüzünden kalkmaz
Bir ulu kişinin sofrası başında kötü zanna düşmek ve harislik etmek küfürdür” dedi
O rahmet kapısı, hırslarından dolayı bu görgüsüz dilencilerin yüzlerine kapandı
İşte, zekât verilmeyince yağmur bulutu gelmez, zinadan dolayı da etrafa nice musibet yayılır
İçine kasavetten, sıkıntıdan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlıktan gelir
Kim dost yolunda pervasızlık ederse, erlerin yolunu vurucudur; namert odur
Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur Yine edepten dolayı melekler masum ve tertemiz olmuşlardır
Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür”
Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir
Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir
Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır
Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır
Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır
Edep, hayalı ve vefalı olmaktır
Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır
Kısaca edep, güzel ahlâktır
Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır Buna denge ve istikamet denir
Dengeli olmak, devamlı aynı güzel hâli korumaktır Acı tatlı bütün hallerde istikametini bozmayan, dost ve düşmana karşı dürüstlükten ayrılmayan kimse dengeli insandır Denge, insandaki akıl seviyesini gösterir
Velilerden Seriy es-Sakatî ks der ki:
“Edep, aklın tercümanıdır” Bunun manası şudur: Herkes aklı kadar edepli olur Edebi kıt, ahlâkı bozuk olana hakiki manada akıllı denmez
ALINTI