- Ebu Zerr Gıfârî nin Zevcesinin Baskıncıların Yurdundan Kaçıp Kurtuluşu

Adsense kodları


Ebu Zerr Gıfârî nin Zevcesinin Baskıncıların Yurdundan Kaçıp Kurtuluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 23 February 2010, 04:16 pm GMT +0200
Ebu Zerri´l-Gıfârî´nin Zevcesinin Baskıncıların Yurdundan Kaçıp Kurtuluşu ve Bindiği Deveyi
Kurban Etmeyi Adayışı





Peygamberimiz Aleyhisselamın Adbâ adıyla anılan devesi, baskıncı müşriklerin sürüp götürdükleri develer arasında bulunuyordu.[191]

Baskıncı müşrikler, Ebu Zerri´l-Gıfârî´nin zevcesini de esir edip yanlarında götürmüşlerdi.[192]

Kadıncağız bağlı bulunmakta, baskıncılar da evlerinin önünde develeri dinlendirmekte idiler.[193]

Baskıncılar gece uykuya daldıkları sırada idi ki,[194] kadıncağız bağından kurtuldu ve hemen bir devenin yanına yaklaştı. Deve böğürünce, onu bıraktı.[195]

Binmek için hangi devenin yanına vanp üzerine elini koymuşsa, o deve böğürmeye başlamişti. [196]

Nihayet, yanına vardığı Adbâ hiç böğürmemiş, sesini çıkarmam işti. [197] Çünkü, o, yumuşak başlı, uysal bir dişi deve idi.[198]

Kadıncağız, Adbâ´nın üzerine oturdu, sonra onu kaldırdı.[199]

Başını, Medine cihetine yöneltti ve:

"Eğer," dedi, "Yüce Allah beni bu devenin üzerinde kurtaracak olursa, adıyorum ki, onu muhakkak boğazlayacağım ![200] Ciğerinden ve hörgücünden de yiyeceğim !"[201]

Baskıncılar kadının deveye binip kaçtığını anladılar ve hemen onu aramaya koyuldularsa da, yakalamaktan âciz kaldılar.

Kadın da nihayet kurtulup Medine´ye geldiği ve halk onu Adbâ´nın üzerinde gördükleri zaman:

"Aaa! Resûlullah Aleyhisselamın devesi Adbâ!" dediler.

Kadın ise:

"O, adaktır! ´Allah onun üzerinde kurtaracak olursa, o muhakkakboğazlanacaktır!´ diye adanmıştır!" dedi.

Onun bu sözünü Peygamberimiz Aleyhisselama duyurdukları zaman, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sübhânallah! Adbâ´ya ne fena bir mukabele! Bu nasıl adak?!

Allah onu Adbâ´nın üzerinde kurtaracak! O ise onu tutup boğazlayacak hâ?!" buyurdu.[202]

Hemen bir adam gönderip Ebu Zerri´l-Gıfârî´nin zevcesini getirtti.[203]

Kadın başından geçenleri Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdi ve arkasından da:

"Yâ Rasûlallah! Eğer Allah beni bu devenin üzerinde kurtarırsa onu boğazlamayı Allah´a adamış bulunuyorum!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam gülümsedi, sonra da:

"Adbâ´ya ne fena bir mukabele bu!?

Allah seni onun üzerinde taşısın ve seni onunla kurtarsın, sen de tutup onu boğazlayasın!?

Ne Allah´a mâsiyet şeyde, ne maliki bulunmadığın şeyde adamak olur![204]

Sen maliki ve sahibi bulunmadığın bir deveyi boğazlayamazsın![205]

Senin bu adaman, adak değildir!

Adak, ancak Allah´ın rızasını onunla kazanmayı dilediğin şeydir![206]

Adbâ, benim develerimden dişi bir devedir.[207]

Ne Allah´a mâsiyet teşkil eden birşey hakkında yapılan adama, nede kulun, âdemoğl unun malik ve sahip bulunmadığı birşey üzerinde yaptığı adama yerine getirilir.[208]

Haydi, sen Allah´ın bereketiyle ev halkının yanına dön!" buyurdu.[209]


[191] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 430, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 239.

[192] Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 149.

[193] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263.

[194] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 430, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 240.

[195] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263.

[196] Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 24.

[197] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263.

[198] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 430, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 240.

[199] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263.

[200] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 430.

[201] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 548, Dârekutnî, Sünen, c. 4, s. 163.

[202] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263.

[203] Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 240.

[204] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 297, 298, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 548.

[205] ^Jodurreiiak, Musannef, c. 8, s. 435.

[206] Dârekutnî, Sünen, c. 4, s. 163.

[207] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 297, 298, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 548.

[208] £bdurrezzak, Musannef, c. 8, s. 434, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1263, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 105, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 686 Nesâf, Sünen, c. 7, s. 1 9.

[209] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 298

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/200-202.