- Ebu Talibin Ölürken, Rasulullah'la Aralarında Geçenler

Adsense kodları


Ebu Talibin Ölürken, Rasulullah'la Aralarında Geçenler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Hadice
Tue 31 May 2011, 01:27 pm GMT +0200
Ebu Talibin Ölürken, Rasulullah'la Aralarında Geçenler

278) Saîd tbnu'l Museyyeb anlattı:

Ebu Talib'in ölümü yaklaştığında, Rasulullah (s.a.v.) onun yanına geldi. Abdullah İbn Ebi Umeyye'yle Ebu Cehil İbn Hişam, Ebu Talib'in yanındaydı. Peygamber (s.a.v.) ona:

- "Amcacığım! Üzerimde en çok hakkı olan ve bana yardım elini, en güzel şekilde uzatan insan sensin. Şüphesiz üzerimde, babamdan daha çok hakkı olan sensin. Sen bir kelime söyle ki, kıyamet gününde sana, onunla, şefaatim gerekli olsun. La ilahe illallah, de" dedi.

Abdullah İbn Ebi Umeyye'yle Ebu Cehil:

-  Sen, Abdulmuttalib'in dininden dönmek mi istiyorsun? dediler. Ebu Talib:

- Ben, Abdulmuttalib'in dini üzereyim, dedi ve öldü. Rasulullah (s.a.v.):

- "Vallahi, senin hakkında dua etmekten mene dilmediğim sürece, senin için istiğfar edecek, bağışlanmanı dileyeceğim, dedi.

Bunun üzerine Allah Teala: "(Kafir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara. Çünkü Allah müşrikleri bağışlamaz). İbra­him'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Yoksa onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, (af dilemekten vazgeçip) ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki ibrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlıydı" [87] ayetlerini indirdi. [88]

(279) Ebu Hüreyre anlattı: Rasulullah (s.a.v.) amcasına:

- "La ilahe illallah, de.   Kıyamet gününde, Allah katında, onunla senin lehine şehadet edeyim" dedi.[89] Ebu Talib de:

-  Kureyşlilerin beni ayıplayarak: Ebu Talib'i buna ancak korku şevketti denıeseler seni mutlaka memnun ederdim, dedi.

Bunun üzerine Aziz ve Celü olan Allah: "Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin" ayetini indirdi. [90]

Böylece bize (el-ceze'u )=korku rivayet edildi. Dilciler bunu inkar etmektedirler. Sa'leb: O, (el-hara'u ) dir. Bu da zayıflık ve gevşeklik anlamlarına gelir.

280) Abdullah İbn Salebe îbn Su'ayr el-Uzrî şunu anlattı: Ebu Talib şöyle dedi:

- Yeğenim! Benden sonra sana ve senin babanın oğullarına sövü-leceği ve Kureyşlilerin, bunu, benim ölümden korkarak söylediğimi sanmaları korkusu olmasaydı, söylediğini yapar ve teşekkürüne, bana olan sevgine ve bana yaptığın nasihata karşılık seni memnun ederdim.

Daha sonra Ebu Talib, Abdulmuttalib oğullarını çağırdı ve:

-  Muhammed'den dinlediğiniz ve onun işine (dinine) uyduğunuz sürece daima iyi olacaksınız.  Ona uyun ve yardım edin ki doğru yolda olasınız, dedi. Rasululllah (s.a.v.):

- "Kendin için terkettiğin halde, niye onlara bu şeyleri emrediyor­sun!" dedi. Ebu Talib:

-  Ö kelimeyi benden sağlamken isteseydin, söylediğin şey üzere sana beyat ederdim.  Fakat ölüm anında korkmaktan hoşlanmıyorum. Çünkü Kureyşliler, sağlamken reddettiğim halde şimdi korktuğum için o kelimeyi kabul ettiğimi zannederler, dedi. [91]

281) Hz. Ali şöyle dedi:

Rasulullah'a (s.a.v.) Ebu Talib'in ölümünü haber verince ağladı. Sonra:

-  "Git, onu yıka, kefenle ve defnet.   Allah onu bağışlasın ve ona rahmet etsin" dedi. [92]

Ben de dediğini yaptım.

Rasulullah (s.a.v.), evinden çıkmaksızın, birkaç gün, onun için af diledi. Sonunda Cebrail ona şu ayeti indirdi: "(Kafir olarak ölüp) Ce­hennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akra­ba dahi olsalar (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara. (Çünkü Allah müşrikleri bağışlamaz)."[93]

Hz. Ali şöyle der: Rasulullah (s.a.v.) bana emretti, yıkadım.

282) Hz. Ali anlatmıştır: Peygamber'e (s.a.v.) gelip:

- Dalalet (sapıklık) içindeki yaşlı amcan öldü, dedim. Rasulullah (s.a.v.):   ,

- "Git, onu göm ve dönüp yanıma gelinceye kadar hiçbir şey yapma" dedi. [94]

283) İbn Abbas şöyle dedi:

Rasulullah (s.a.v.) Ebu TaUb'in cenazesine katıldı ve:

- "Amca! Akrabalığımızın hakkı sana ulaştı. Allah sana iyilik ver­sin" dedi. [95]

284) El-Abbas İbn Abdilmuttalib anlattı: Rasulullah'a gidip:

- Ya Rasulallah! Amcan Ebu Talib, senin namına (düşmanlarına) kızar ve seni korurdu.  Bu davranışı ona fayda verir mi? dedim. Rasu-lullah (s.a.v.):

- "Evet. O, cehennemin sığ bir yerindedir. Eğer ben olmasaydım, cehennemin en derin yerinde olurdu" dedi. [96]

285) Muhammed İbn Ka'b El-Kurazî anlattı:

Ben şunu duydum: Ebu Talih ölmeden önce hastalandığında Ku-reyşliler şöyle dediler:

- Ebu Talib! Yeğenine haber gönder de sana söylediği şu cennetten, şifa verecek birşeyler göndersin.

Kureyşlilerin adamı gitti ve Rasulullah'ı Ebu Bekr'le birlikte otu­rurken buldu. Şöyle dedi:

-  Muhammed! Amcan sana şöyle diyor: Yeğenim! Ben yaşlıyım, zayıfım ve hastayım. Bahsettiğin şu cennetinin yiyecek ve içeceklerin­den bana, şifa verecek birşeyler gönder. Ebu Bekr:

- Allah onlan kafirlere haram kıldı, dedi. Adam Kureyşlilere dönüp:

-  Beni kendisine gönderdiğiniz Muhammed'e haberi ulaştırdım. Bana hiçbir şey vermedi.  Ebu Bekr Allah onları kafirlere haram kıldı, dedi. Muhammed ise sustu.

Ebu Talib'i kendi tarafından bir adam göndermeğe teşvik ettiler. Ebu Talib'in adamı Rasulullah'ı (s.a.v.) oturduğu yerde buldu.

- "Allah cennetin yiyecek ve içeceklerini kafirlere haram kıldı" ce­vabını verdi. [97]

Rasulullah (s.a.v.) gelen adamın arkasından hemen kalktı.    0-nunla birlikte eve girdi. Evin insan dolu olduğunu görünce:

- "Amcamın yanından çekilin" dedi.

- Biz birşey yapmıyoruz.  Sen ona bizden daha -çok hak sahibi de­ğilsin. Eğer senin onunla akrabalığın varsa bizim de senin kadar akra­balığımız var, dediler.           

Rasulullah (s.a.v.) amcasının yanma oturup:

-  "Amca! Sana iyilikle mukabele edilsin.   Küçükken bana bakıp besledin. Büyüyünce de beni koruyup gözettin. Amcacığım! Benim na­mıma sana iyilikle mukabele edilsin.  Kendine karşı bir tek kelimeyle bana yardımcı ol ki, kıyamet gününde, Allah katında, onunla, senin le­hine şefaatçi olayım" dedi. Ebu Talib:

- Yeğenim! O kelime nedir? dedi. Rasulullah (s.a.v.):

-  "La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh=Allah'tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur, de" dedi. Ebu Talib:

- Sen bana öğüt veriyorsun.  Vallahi, sen benden sonra bununla ayıplanın asaydın ve ölüm anında amcan korktu denilmeseydi, seni bunu söyleyerek memnun ederdim, dedi. Oradakiler:

-  Ebu Talib! Sen, şeyhlerin dini olan Hanifliğin başısın diye hay­kırdılar. Ebu Talib:

-  Ben şeyhlerin dinindeyim,   Kureyş, amcan ölüm anında korktu demesin, dedi. Rasulullah (s.a.v.):

-  "Beni menetmedikçe, Rabbime devamlı senin için istiğfarda bu­lunacağım" dedi.

Rasulullah (s.a.v.) Ebu Talib öldükten sonra onun için istiğfarda bulundu. Müslümanlar: ibrahim (a.s.) babası için istiğfarda bulunmuş­ken, Muhammed (s.a.v.) amcası için istiğfarda bulunurken, bizi, atala­rımız ve akrabalarımız için istiğfarda bulunmaktan engelleyen nedir? dediler ve müşrikler için istiğfarda bulundular. Sonunda: "(Kafir olarak Ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduk­tan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara. (Çünkü Allah müşrikleri bağışlamaz)" ayeti geldi. [98]


[87] Tevbe Suresi, 113-114

[88] Buharı, Sahih, kitabu't-tefsir, tefsiru surati'l-Kasas, babu; inneke la tehdi men ahbebte;-Müslim, Sahih, kıtabu'l-ıman, 39; İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, 1 /77; Tefsiru İbn Kesir, 6/256; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 2/342, 343; Ebu Avane, Musned, 1/15; Tefsiru'l-Kurtubi, 8/27^

[89] Yukardaki dipnota bakınız Ayrıca Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 2/344; Müslim, Sah*1,;, kitabu'l-iman, 39

[90] Kasas Suresi, 56.

[91] Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 2/346; İbn Hışam, Sıretu'n-Nebevıyye, 2/27; İbn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nihaye, 3/123

[92] İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, 1/78; ibn Hacer, Nasbu'r-Raye, 2/281

[93] Tevbe Suresı, 113

[94] Nesaî, Sünen, 4/79; Ebu Davud, Sünen, 3214; Abdurrezzak, 9936, Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 2/348, 349; Tefsıru İbn Kesir 4/161: İmam Ahmed, Musned, 1/130, 304, 305; 3/358, 398; 7/67

[95] Tarihu'l-Hatib,   8/116; İbn Kesir,'el-Bidaye ve'n-Nihaye, 3/125; el-Hindî, Ken-zu'l-Ümmal, 3443; İbnu'l-Cevzi, el-llelu'l-Mutenahıye, 2/422

[96] İmam Ahmed, Musned, 1/206, 210; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 10/592, İbn Sa'd, Tab.-katu'l-Kubra, 1/79; Buharî, Sahih, 5/65, 8/57 ("Evet" lafzı olmaksızın); Müslim, Sahih, kıtal j'l-tman 357; Abdurrezak, Musanneî, 9939; Ebu Avane, Musned, 1/96; İbn Asakir, Tarih, 3/1C7; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye'3/125; el-Hindî, Kenzul-Ummal, 34093

[97] Vahidi, Esbabu'n-Nuzul s. 178

[98] Tevbe Suresi, 113.