- Ebu Süfyan ın Gönderdiği Ültimatom Yazısı

Adsense kodları


Ebu Süfyan ın Gönderdiği Ültimatom Yazısı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 21 February 2010, 10:42 pm GMT +0200
Ebu Süfyan´ın Gönderdiği Ültimatom Yazısını Peygamberimiz Aleyhisselamın Cevaplayışı




Müşrik ordularının başkumandanı Ebu Süfyan b. Harb, emri altındaki o kadar güçlü ordularla haf­talarca çabaladığı halde hendeği geçip Müslümanlarla meydan savaşı yapmadığına ve Müslümanları ortadan kaldıramadığına son derecede sinirlenmekte idi.

O, bu kızgınlıkla Peygamberimiz Aleyhisselama bir yazı yazmış ve yazısında şöyle demişti:

"Ey Allah! Senin isminle başlarım!

Ben Lâfa, Uzzâ´ya* yemin ederim ki; senin kökünü kazıyalım da, bir daha seninle uğraşmayalım diye bütün topluluğumuzun, ordularımızın başında senin üzerine yürümüş, gelmiştim![347]

İyi bilirsin ki, ben Kureyşîlere aitbirticaret kervanı üzerinde, Rabığ´da, Ahyâ suyunun başında senin ashabınla karşılaşmıştım.

Ashabın, çarpışmak için, bizi kuşatmışlardı.

Yaptığımız savunma karşısında, oradan geçip gitmemize ister istemez razı olmuşlar, ben de Kureyş kervanının üzerinde kavmime varmış, kavuşmuştum.

Ashabın bize yetişememiş, kavuşamamışlardı.

Kavmimi yenilgiye uğrattığın vak´ada [Bedir´de] ben bulunamadım. Sonra, yurdunuzun ortasındaki Sevık´ta sizinle cenk etmeye gittim. Adamlar öldürdüm, bir hurmalığı, ekini ve iki evi yaktım*

Ondan sonra, Uhud günü, bütün topluluğumuzun, ordumuzun başında seninle cenk ettim. Sizin bizi Bedir´de yendiğiniz gibi, biz de orada sizi yenmiştik.

En sonra, bütün topluluğumuzun ve ordumuzun başında, üzerinize yürüdük. Hendek günlerinde topluca karşımıza kim çıktı?!

Siz hep kalelerde korunmak, hendeklerin ardında siperlenmek yolunu tuttunuz![348]

Senin bizimle karşılaşmak istemediğini, dar yerlere ve hendeklere sığındığını,[349] Arapların bilmedikleri tedbirlere başvurduğunu görıdüm![350]

Ne olurdu, bunu sana kimin öğrettiğini de bir bilseydim?[351]

Arapların sığınak olarak bildikleri şey, ancak mızraklarının gölgesi ve kılıçlarının ağzıdır!

Senin bu tutum ve davranışın, kılıçlarımızdan ve bizimle karşılaşmaktan kaçmak yolunu tutmaktan başka birşey değildir.[352]

Eğer size tekrar döner gelirsek, tarafımızdan size Uhud günü gibi acı bir gün daha hazırlanmış olduğunu ve o günde kadınların açıldığını, serbest kılındığını göreceksiniz!"

Ebu Süfyan, bu yazıyı Ebu Üsâmetü´l-Cüşemî ile göndermişti.

Yazı getirilince, Peygamberimiz Aleyhisselam ashabdan Übeyy b. Ka´b´ı çağırdı. Onunla birlikte çadırına girdi.

Übeyy b. Ka´b, Ebu Süfyan´ın yazısını Peygamberimiz Aleyhisselam okudu.

Peygamberimiz Aleyhisselam Ebu Süfyan´ın yazısına şöyle cevap verdi:

"Muhammed Resûlullah´tan Ebu Süfyan b. Harb´e!

Emmâ bâd*

Yazdığın yazı bize geldi.[353]

Seni nefsin eskiden beri Allah´a karşı hep aldatıp duruyor.[354]

Ey Galib oğullarının ahmağı ve onların beyinsizi![355]

Sen bütün topluluğunuzun ve ordunuzun başında bize geldiğini ve kökümüzü kazımadıkça da dön­mek istemediğini hatirlatıyorsun![356]

Bu öyle bir iştir ki, Allah senin ile yapmak istediğin o iş arasına geriliyor ve bize de bir daha Lât ve Uzzâ adını ağzına alamayacağın kadar güzel bir akıbet ve sonuç hazırlıyor.

Yapmış olduğumuz hendek hakkındaki ´Bunu sana kim öğretti?1 sözüne gelince; hiç şüphesiz, seni ve senin arkadaşlarını kızdırmak için, onu bana Yüce Allah ilham etti!

Elbette ve elbette, sana öyle bir gün gelecektir ki, o gün bana karşı savunmak, korunmak, bir tarafa savuşup gitmek imkân ve fırsatını bulamayacaksın.[357]

Elbette ve elbette, sana öyle bir gün gelecektir ki, o günde Lât´ı, Uzzâ´yı, İsafı, Nâile´yi, Hübel´i kıra­cağım![358]

Ve o gün, ben bunları sana hatırlatacağım![359] Ey Galib oğullarının akılsız ve beyinsizi!"[360]


[347] Vâkıdî,Megâzî,c.2,s. 492.

* Hadisenin mahiyetini anlamak için eserimizin 4. cildine bakınız.

[348] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 493.

[349] Vâkıdî, M egâzf, c. 2, s. 492, Belâzurî, E nsâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 344, Makrizf, en-Nizâ ve14ahâsum , s. 15, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 657.

[350] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 657.

[351] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 492.

[352] Halebî, İnsânu?l-uyun, c. 2, s. 657.

*Yani, Besmeleden sonra (Halebî, İnsân, c. 2, s. 657)

[353] Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 344, Makrizf, s. 1 5,16, Halebî, c. 2, s. 657.

[354] Vâkıdî, c. 2, s. 492, Belâzurî, c. 1, s. 344, Makrizf, s. 16.

[355] Belâzurî, c. 1, s. 344, Makrizf, s. 16.

[356] Vâkıdî, c. 2, s. 492, 493, Halebî, c. 2, s. 657.

[357] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 493.

[358] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 493, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1 , s. 344, Makrizf, en-Nizâ vel^ahâsum, s. 16.

[359] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 493, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 657.

[360] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 344, Makrizf, en-Nizâ vet-tahâsum, s. 16, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 657.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/102-104.