sümeyra
Sat 24 December 2011, 11:27 am GMT +0200
4150) "... Ebu Hüreyre (Radıyallahü anh)den
4150) "... Ebu Hüreyre (Radıyallahü anh)den: Şöyle demiştir:
Bir gün Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sıcak bir yemek getirildi. O da yedi ve yemekten sonra:
El Hamdülillâh (=Hamd Allah'a mahsustur). Şu ve şu kadar zamandan beri karnıma sıcak bir yemek girmedi (idi), buyurdu."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedi hasendir. Râvi Süveyd hakkında ihtilâf vardır.[48]
İzahı
4147 ilâ 4150 nolu hadisler Zevâid nevindendir. Ancak 4147. hadisin bir benzeri notta da belirtildiği gibi B u h â r i tarafından rivayet edilmiştir. B u h â r i benzer hadîsi Büyü, İstikraz, Cihâd, Selem, Şirket, Rehin ve Meğâzi gibi bölümlerde on bir defa rivayet etmiştir. 4150 nolu Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'ın hadisini B e y h a k i de rivayet etmiştir.
Bu bâbta rivayet olunan tüm hadîsler gerek Resûl-i Ekrem (Aley-hi's-salâtü ve's-selâm)'in ve gerekse Ehl-i Beyt'in, yâni muhterem zevcelerinin nasıl bir geçim ve yaşantı içinde olduklarını bildirir. Tabiî ki, O büyük insan ve âlemlerin medâr-ı iftiharı (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bir çok hadîsle sabit olduğu gibi bu hayat tarzını tercih eylemiş, dünya lezzetlerine ve süslerine iltifat ve itibar etmemiştir. Muhterem zevceleri de O'nun bu prensibine sadakatla bağlı kalmışlardır. Aslında Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm), her zevcesinin yıllık nafakasını, yâni geçinecek kadar azıklarını verirdi. Fakat onlarda Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'in yolunu izleyerek fakirleri, yoksulları kendi nefislerine tercih ederlerdi ve dolayısıyla yıllık nafakaları yılın yansına bile yetmezdi.
Bu hadisler, her gün iki üç defa tıkabasa karınlarını çeşitli yemeklerle dolduran, hattâ bunun yanında gıda maddelerini israf eden, çöplükleri yemek artıkları ve ekmek parçalarıyla dolup taşan bu günkü müslümanlar için büyük birer derstir.[49]
4150) "... Ebu Hüreyre (Radıyallahü anh)den: Şöyle demiştir:
Bir gün Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sıcak bir yemek getirildi. O da yedi ve yemekten sonra:
El Hamdülillâh (=Hamd Allah'a mahsustur). Şu ve şu kadar zamandan beri karnıma sıcak bir yemek girmedi (idi), buyurdu."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedi hasendir. Râvi Süveyd hakkında ihtilâf vardır.[48]
İzahı
4147 ilâ 4150 nolu hadisler Zevâid nevindendir. Ancak 4147. hadisin bir benzeri notta da belirtildiği gibi B u h â r i tarafından rivayet edilmiştir. B u h â r i benzer hadîsi Büyü, İstikraz, Cihâd, Selem, Şirket, Rehin ve Meğâzi gibi bölümlerde on bir defa rivayet etmiştir. 4150 nolu Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'ın hadisini B e y h a k i de rivayet etmiştir.
Bu bâbta rivayet olunan tüm hadîsler gerek Resûl-i Ekrem (Aley-hi's-salâtü ve's-selâm)'in ve gerekse Ehl-i Beyt'in, yâni muhterem zevcelerinin nasıl bir geçim ve yaşantı içinde olduklarını bildirir. Tabiî ki, O büyük insan ve âlemlerin medâr-ı iftiharı (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bir çok hadîsle sabit olduğu gibi bu hayat tarzını tercih eylemiş, dünya lezzetlerine ve süslerine iltifat ve itibar etmemiştir. Muhterem zevceleri de O'nun bu prensibine sadakatla bağlı kalmışlardır. Aslında Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm), her zevcesinin yıllık nafakasını, yâni geçinecek kadar azıklarını verirdi. Fakat onlarda Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'in yolunu izleyerek fakirleri, yoksulları kendi nefislerine tercih ederlerdi ve dolayısıyla yıllık nafakaları yılın yansına bile yetmezdi.
Bu hadisler, her gün iki üç defa tıkabasa karınlarını çeşitli yemeklerle dolduran, hattâ bunun yanında gıda maddelerini israf eden, çöplükleri yemek artıkları ve ekmek parçalarıyla dolup taşan bu günkü müslümanlar için büyük birer derstir.[49]