hafiza aise
Wed 6 July 2011, 04:03 pm GMT +0200
8— Ebu Basîr'in Kureyş Kervanlarının Yolunu Kesişi:
Kureyşlilerin mallarını alanlar Ebu Basîr ve arkadaşlarıdır. Bu iş Allah Rasûîü'nün (s.a.) emriyle olmamıştır. Çünkü, Ebu Basîr ve arkadaşları sahilde karargâh kurmuş olup, yakınlarından geçen Kureyş'e ait her kervanın mallarına el koyuyorlardı. Bu, Zührî'nin görüşüdür.
Musa b. Ukbe, İbn Şihâb'dan naklen, Ebu Basîr olayı hakkında şöyle der: Ebu Cendel, Ebu Basîr ve yanlarında toplanan adamları, sahilde hâlâ üslenmekte devam ediyorlardı. Ebu'l-Âs b. Rebi', Kureyş'ten birkaç kişiyle birlikte onlara uğradı. Allah Rasûîü'nün (s.a.) kızı Hz. Zeynep, Ebu'l-Âs'ın nikâhlısıydi. Ebu'l-Âs ve yanındakileri yakaladılar; yanlarında bulunan malları alıp onlan da esir ettiler. Fakat Ebu'l-Âs'ın, Allah Rasûlü'ne (s.a.) olan hısımlığından dolayı hiç kimseyi öldürmediler. Huveylid'in kızı Hz. Hatice'nin öz kız kardeşinin oğlu olan Ebu'l-Âs, o gün müşrikti. Ebu Basîr ve adamlan Ebu'1-Âs'ı serbest bıraktılar. Ebu'l-Âs, Medine'ye, karısı Hz. Zeynep'in yanına gelerek Ebu Cendel ve Ebu Basîr'in esir ettikleri arkadaşları ve aldıkları mallar konusunda görüştü. Bunun üzerine Hz. Zeynep, Allah Rasûlü (s.a.) ile bu konuda görüşme yaptı.
İleri sürüldüğüne göre, Allah Rasûlü (s.a.) ayağa kalkarak ashaba: "Bizler çeşitli kimselerle akrabalık kurduk. Ebu'l-Âs'la da akrabalık kurduk. O bulduğumuz ne iyi bir akrabadır! O Kureyşli arkadaşlarıyla Şam'dan gelirken, Ebu Cendel ile Ebu Basîr onları yakalamışlar ve yanlarında bulunan mallan almışlar. Ama kimseyi öldürmemişler. Allah Rasûlü'nün kızı Zeynep, benden onları himaye etmemi istedi. Sizler de Ebu'l-Âs ve arkadaşlarını himaye eder misiniz?" diye hitap etmiştir. Ashab: "Evet, bizler de kabul ederiz," dediler. Allah Rasûlü'nün (s.a.), Ebu'l-Âs ve yanlarında bulunan esir arkadaşları hakkında söyledikleri, Ebu Cendel ve adamlarına ulaşınca, devenin dizini bağladıkları zincire varıncaya kadar, aldıkları herşeyi onlara geri verdiler. Ayrıca Allah Rasûlü (s.a.), Ebu Cendel ile Ebu Basîr'e bir mektup yazarak kendisine gelmelerini emretti; ve yanlarında bulunan müslümanlan yurtlarına, ailelerinin yanlarına geri döndürmelerini istedi ve Kureyş'ten hiçbir kimseye ve onların kervanlarına saldırmamalarını emretti. Allah Rasûlü'nün (s.a.) mektubu, ölmek üzereyken Ebu Basîr'e ulaştı. Daha mektubun başındayken Ebu Basîr öldü. Ebu Cendel, onu bulunduğu yere gömerek Allah Rasûlü'nün (s.a.) yanma geldi ve böylece Kureyş kervanı selâmet bulmuş oldu. Musa b. Ukbe, hadisin kalan kısmım da zikretmiştir.
Musa b. Ukbe'nin sözü, bu hususta en doğrusudur. Çünkü Ebu'l-Âs, sulh zamanında müslüman olmuş, Kureyş kervanı müterake yıllarında Şam'a yayılmıştır. Zührî'nin anlatışı, çok açık bir şekilde olayın mütareke yıllarında olduğunu göstermektedir.
Vâkıdî şöyle der: Hicri 6. sene Dıhye b. Halîfe el-Kelbî, Kayser'in yanından döndü. Kayser, Dıhye'yi mal ve elbise ile mükafatlandırmıştı. Dıhye, Hısma'ya gelince[669] Cüzamlardan birkaç kişiye rastladı. Bunlar, Dıhye'nin yolunu kesip yanında bulunan herşeyi aldılar. Dıhye (Medine'ye gelince) evine varmadan Allah Rasûlü'nün (s.a.) yanına uğrayarak durumu O'na iletti. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a,) Zeyd b. Hârise'yi Hısma'ya gönderdi.
Ben derim ki: Bu olay, tereddütsüz Hudeybiye'den sonradır. [670]
[669] Vâdi'l-Kurâ'nm arka taraflarında bir yer ismidir.
[670] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/323-324
Kureyşlilerin mallarını alanlar Ebu Basîr ve arkadaşlarıdır. Bu iş Allah Rasûîü'nün (s.a.) emriyle olmamıştır. Çünkü, Ebu Basîr ve arkadaşları sahilde karargâh kurmuş olup, yakınlarından geçen Kureyş'e ait her kervanın mallarına el koyuyorlardı. Bu, Zührî'nin görüşüdür.
Musa b. Ukbe, İbn Şihâb'dan naklen, Ebu Basîr olayı hakkında şöyle der: Ebu Cendel, Ebu Basîr ve yanlarında toplanan adamları, sahilde hâlâ üslenmekte devam ediyorlardı. Ebu'l-Âs b. Rebi', Kureyş'ten birkaç kişiyle birlikte onlara uğradı. Allah Rasûîü'nün (s.a.) kızı Hz. Zeynep, Ebu'l-Âs'ın nikâhlısıydi. Ebu'l-Âs ve yanındakileri yakaladılar; yanlarında bulunan malları alıp onlan da esir ettiler. Fakat Ebu'l-Âs'ın, Allah Rasûlü'ne (s.a.) olan hısımlığından dolayı hiç kimseyi öldürmediler. Huveylid'in kızı Hz. Hatice'nin öz kız kardeşinin oğlu olan Ebu'l-Âs, o gün müşrikti. Ebu Basîr ve adamlan Ebu'1-Âs'ı serbest bıraktılar. Ebu'l-Âs, Medine'ye, karısı Hz. Zeynep'in yanına gelerek Ebu Cendel ve Ebu Basîr'in esir ettikleri arkadaşları ve aldıkları mallar konusunda görüştü. Bunun üzerine Hz. Zeynep, Allah Rasûlü (s.a.) ile bu konuda görüşme yaptı.
İleri sürüldüğüne göre, Allah Rasûlü (s.a.) ayağa kalkarak ashaba: "Bizler çeşitli kimselerle akrabalık kurduk. Ebu'l-Âs'la da akrabalık kurduk. O bulduğumuz ne iyi bir akrabadır! O Kureyşli arkadaşlarıyla Şam'dan gelirken, Ebu Cendel ile Ebu Basîr onları yakalamışlar ve yanlarında bulunan mallan almışlar. Ama kimseyi öldürmemişler. Allah Rasûlü'nün kızı Zeynep, benden onları himaye etmemi istedi. Sizler de Ebu'l-Âs ve arkadaşlarını himaye eder misiniz?" diye hitap etmiştir. Ashab: "Evet, bizler de kabul ederiz," dediler. Allah Rasûlü'nün (s.a.), Ebu'l-Âs ve yanlarında bulunan esir arkadaşları hakkında söyledikleri, Ebu Cendel ve adamlarına ulaşınca, devenin dizini bağladıkları zincire varıncaya kadar, aldıkları herşeyi onlara geri verdiler. Ayrıca Allah Rasûlü (s.a.), Ebu Cendel ile Ebu Basîr'e bir mektup yazarak kendisine gelmelerini emretti; ve yanlarında bulunan müslümanlan yurtlarına, ailelerinin yanlarına geri döndürmelerini istedi ve Kureyş'ten hiçbir kimseye ve onların kervanlarına saldırmamalarını emretti. Allah Rasûlü'nün (s.a.) mektubu, ölmek üzereyken Ebu Basîr'e ulaştı. Daha mektubun başındayken Ebu Basîr öldü. Ebu Cendel, onu bulunduğu yere gömerek Allah Rasûlü'nün (s.a.) yanma geldi ve böylece Kureyş kervanı selâmet bulmuş oldu. Musa b. Ukbe, hadisin kalan kısmım da zikretmiştir.
Musa b. Ukbe'nin sözü, bu hususta en doğrusudur. Çünkü Ebu'l-Âs, sulh zamanında müslüman olmuş, Kureyş kervanı müterake yıllarında Şam'a yayılmıştır. Zührî'nin anlatışı, çok açık bir şekilde olayın mütareke yıllarında olduğunu göstermektedir.
Vâkıdî şöyle der: Hicri 6. sene Dıhye b. Halîfe el-Kelbî, Kayser'in yanından döndü. Kayser, Dıhye'yi mal ve elbise ile mükafatlandırmıştı. Dıhye, Hısma'ya gelince[669] Cüzamlardan birkaç kişiye rastladı. Bunlar, Dıhye'nin yolunu kesip yanında bulunan herşeyi aldılar. Dıhye (Medine'ye gelince) evine varmadan Allah Rasûlü'nün (s.a.) yanına uğrayarak durumu O'na iletti. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a,) Zeyd b. Hârise'yi Hısma'ya gönderdi.
Ben derim ki: Bu olay, tereddütsüz Hudeybiye'den sonradır. [670]
[669] Vâdi'l-Kurâ'nm arka taraflarında bir yer ismidir.
[670] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/323-324