neslinur
Sat 10 July 2010, 05:41 pm GMT +0200
Ebû Cehil Tavrı
Allah Teâlâ’nın elçisi olan Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kur’ân-ı Kerim’de belirtildiği gibi Allah’ın muhafazası altında idi. Gerçi bütün insanlar Allah’ın korumasındadırlar, ama burada bahsettiğimiz peygamberlik görevi esnasındaki korumadır. Konuyla ilgili pek çok örnekten biri de İslâm’ın ve Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) en büyük düşmanı olan Ebû Cehil’in bir teşebbüsüdür:
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kâbe’de namaz kıldığı zamanlarda, kâfirler bunu fırsat bilip O’nu rahatsız ederlerdi. Bir defasında Ebû Cehil bir saldırı plânladı. Müslümanlara “Muhammed hâlâ yüzünü toprağa sürtüyor mu?” dedi. Yüzünü toprağa sürtmek dediği namaz kılmaktı. Allah’ın önünde eğilmeyi aşağılık bir şey sayıyor, alay ediyordu. Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) namaza devam ettiği söylenince “Lât ve Uzza’ya yemin ederim ki O’nu, böyle görürsem boynuna basacağım, yüzünü toprağa gömeceğim” dedi.
Bir süre sonra Resûlullah’ı (sallallâhu aleyhi ve sellem) namaz kılarken buldu. Secdede iken boynuna basmak için yanına gitti. Fakat birdenbire elleriyle bir şeylerden korunuyor gibi yapıp Resûlullah Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) yanından uzaklaştı. Ona ne olduğunu soranlara Ebû Cehil şöyle cevap verdi. “Muhammed ile benim aramda ateş hendeği, korkunç bir şey ve kanatlar vardı.”
Bu olayda dikkat çeken bir husus da Ebû Cehil’in insan haklarına saygısızlığıdır. Kendisinin birçok tanrısı vardı ve bunlar kendi elleriyle yaptıkları heykellerdi. Bu putlara uğramadan yolculuğa bile çıkmazlardı. Onlara saygı gösterirlerdi. Nitekim Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) boynuna basacağına yemin ederken put tanrılarından Lât ve Uzza’ya yemin etmişti. Ama Ebû Cehil’e göre Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir başka tanrıya inanmaya ve ibadet etmeye hakkı yoktu. Ya onlar gibi putlara tapacaktı ya da böyle eziyet görecekti. Fakat işler Ebû Cehil’in dediği gibi olmadı. Allah’ın elçisi olan Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) dediği gibi oldu ve olmakta.
Allah Teâlâ’nın elçisi olan Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kur’ân-ı Kerim’de belirtildiği gibi Allah’ın muhafazası altında idi. Gerçi bütün insanlar Allah’ın korumasındadırlar, ama burada bahsettiğimiz peygamberlik görevi esnasındaki korumadır. Konuyla ilgili pek çok örnekten biri de İslâm’ın ve Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) en büyük düşmanı olan Ebû Cehil’in bir teşebbüsüdür:
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kâbe’de namaz kıldığı zamanlarda, kâfirler bunu fırsat bilip O’nu rahatsız ederlerdi. Bir defasında Ebû Cehil bir saldırı plânladı. Müslümanlara “Muhammed hâlâ yüzünü toprağa sürtüyor mu?” dedi. Yüzünü toprağa sürtmek dediği namaz kılmaktı. Allah’ın önünde eğilmeyi aşağılık bir şey sayıyor, alay ediyordu. Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) namaza devam ettiği söylenince “Lât ve Uzza’ya yemin ederim ki O’nu, böyle görürsem boynuna basacağım, yüzünü toprağa gömeceğim” dedi.
Bir süre sonra Resûlullah’ı (sallallâhu aleyhi ve sellem) namaz kılarken buldu. Secdede iken boynuna basmak için yanına gitti. Fakat birdenbire elleriyle bir şeylerden korunuyor gibi yapıp Resûlullah Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) yanından uzaklaştı. Ona ne olduğunu soranlara Ebû Cehil şöyle cevap verdi. “Muhammed ile benim aramda ateş hendeği, korkunç bir şey ve kanatlar vardı.”
Bu olayda dikkat çeken bir husus da Ebû Cehil’in insan haklarına saygısızlığıdır. Kendisinin birçok tanrısı vardı ve bunlar kendi elleriyle yaptıkları heykellerdi. Bu putlara uğramadan yolculuğa bile çıkmazlardı. Onlara saygı gösterirlerdi. Nitekim Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) boynuna basacağına yemin ederken put tanrılarından Lât ve Uzza’ya yemin etmişti. Ama Ebû Cehil’e göre Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir başka tanrıya inanmaya ve ibadet etmeye hakkı yoktu. Ya onlar gibi putlara tapacaktı ya da böyle eziyet görecekti. Fakat işler Ebû Cehil’in dediği gibi olmadı. Allah’ın elçisi olan Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) dediği gibi oldu ve olmakta.