- Eşim beni anlamıyor

Adsense kodları


Eşim beni anlamıyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
rabia
Mon 7 June 2010, 03:09 pm GMT +0200
Eşim Beni Anlamıyor

1. Doğrudan anlatın:


    Toplumda ipucu vererek, meraklandırarak, sitem ederek, şikâyet ederek, eleştirerek konuşma o kadar fazla ki neredeyse doğrudan söyleyenlere "patavatsız" damgası vurmaktalar. Ancak direkt anlatımda hata ve yorum ihtimali azdır. Yani "konuşmanın muhatabı" olan eşiniz farklı yorumlar yapmadan ne dediğinizi anlayacaktır. Meselâ: Eve geç kaldınız. Kapı açıldığında eşinizin suratı asık, siz önce davranın

     -"Ah canım... Geç kaldım, özür dilerim. Otobüsü kaçırdım. Dolmuşta da epey vakit harcanıyor bilirsin. Bir dahaki sefe-re erken çıkarım" şeklinde bir açıklama doğru bir başlangıç örneğidir.

    “Ne bu surat, sanki sen hiç geç kalmadın... Kaçırdık işte otobüsü, napalım yani!" ise, diğerine kıyasla yanlış bir başlangıç örneğidir.
Meselâ eşiniz çarşıya çıkarken çok sıkı tembihleyerek tatlı almasını istediniz. Akşama misafir olduğundan bahsettiniz. Eve girdiğinde elinde hiçbir şey yoktu. "Bir gün de unutmadan gelsen olmaz mı?" gibi suçlayıcı cümleler, "Şimdi ben nasıl tatlı yapacağım?" gibi acındırma cümleleri, "Nasıl bir bahane bulacağını merak ediyorum?" gibi alaylı çıkışlar yanlış başlayan konuşma örnekleridir.

     Doğru başlangıç ise, "Tatlıyı alabildin mi?" sorusuna, "Evet, arabada, başka bir şey lâzım mı? Çıkmışken alayım" cevabını almakla eşinize ve kendinize sağlıklı bir diyalog yolu açmış olursunuz. Yine farklı bir örnek vermek gerekirse; kendi ailenizde akşam yemeklerinden sonra kahve içme âdeti vardır. Yeni evlisiniz, ancak yemekten sonra kahve gelmiyor. Burada yanlış başlangıç,

   -"Üç aydır bekliyorum, bir kahve pişiresin diye misafir olarak mı geleyim bu eve?" yerine doğru başlangıç; "Rica etsem, akşam yemeklerinden sonra kahve keyfi yapar mıyız?" şeklinde olmalıdır.

     2. Duygularınızı ifade edin:

     Duygularla konuştuğunuzda muhatabın sizi anlaması kolaylaşacaktır. "Neden ve nasıl" sorularına daha az muhatap olursunuz. Açıklamalar her zaman mantıklı olamaz, duygu yüklü olursa konuşma ve anlayış daha kolay olur. :

"Seviniyorum
"Hissediyorum
"İğreniyorum
"Utanıyorum
"Sinirliyim
"Endişeliyim
"Korkuyorum

     Şeklinde, konuşurken duygusal etiketler kullanın.

    Konuşma sırasında yalnız kendi duygularımızı açıklayabiliriz. Karşıdakinin düşünce ve duyguları hakkında yorum yapmamalıyız.

      Davranışlarla tepki vermek yerine sözlü iletişim yollarını kullanmalıyız. Yani kapı çarpıp evden çıkmak yerine "Kızgınım konuşmak istemiyorum" demeyi tercih etmeliyiz.
"Başaramayacaksın" yerine "Bu çalışmanın seni başarıya taşıyacağı konusunda endişelerim var" demek; "Arabayı deli gibi sürüyorsun" yerine "Korkuyorum, biraz yavaşlar mısın?" demek; "Beni üzüyorsun" yerine "Geç kaldığın için üzülüyorum" demek; "Beni çirkin buluyorsun" yerine "O kadar az iltifat ediyorsun ki kendimi çirkin hissedi-yorum" demek daha etkili olur.

     3. Eleştirmeyin, yargılamayın, sadece soru sorun:

     Hafta sonu dinlenmek istiyorsunuz. Eşiniz piknik programı yapmış. Sabah kalktığında yağmur yağıyordu. "Ohhhh... Yağmur ne güzel! Bugün evdeyiz" (onun istediğinin olamayacağına sevindiğini göstermek yanlışı) yerine "Yağmur yağıyor, sanırım pikniği evde yapacağız, istediğin özel bir şey var mı?" demek. Film seyrettiniz. Filmin genel seyri sizi hiç memnun etmedi. Göründüğü kadarıyla eşiniz ilgi ve merakla seyretti. Film bittiğinde:

     "Şimdi bu filmin neresini beğendin? (düşünce okuma yanlışı)" yerine "Filmin şu sahneleri çok mantıksız ve sıra dışı geldi bana. Seyirciye bir şey kazandırdığını zannetmiyorum. Ne dersin?" demek daha etkili olur.

     Eleştiri yapmanız gereken durumlarda:

     Bazen eşinizin hoşlanmadığınız bir tavrını eleştirmek istemeniz doğaldır. Ancak bu eleştiri, yıkıcı değil yapıcı ve olumlu bir niteliğe sahip olduğunda istenilen mesajı verecektir. Eleştiri yaparken: "Başlangıç gizli olmalıdır. Herkesin içinde yapılan eleştirilerde sonuca ulaşılmaz."

 "Nazik bir söz veya iltifattan sonra konuya girilmelidir".
"Eleştiriler şahsi olmamalı, söz veya davranışa yönelik olmalıdır."
"Muhatabın cevap vermesine imkân tanınmalıdır."
""Bir yanlışa bir eleştiri prensibi unutulmamalıdır."
"Eski konulardan örnek verip yeni tartışma konuları çıkartılıp eleştirileni üzmemelidir."
"Bu konuda ne yapabiliriz" şeklinde düzeltme önerilerine beraber karar veril-melidir."
"Konuşmanın bitişi dostça olmalıdır."

      4. Konuşma havasını gerginleştirmeyin:

     Ses tonu, bakışlar, yüz ifadesi ve davranışlar normal sınırlarda olmalıdır. Asla bağırmamalı, kaşlarınızı çatmamalı, ellerinizle havada daireler çizmemelisiniz.

     5. Teşekkür edin:

    Konuşma içinde mutlaka uygun bir yerde teşekkür edin. Bu teşekkür, içten, samimi ve gerçek olmalıdır. Mırıldanarak değil, açık sözlerle ve beden dili ile desteklenmelidir. Teşekkür, muhatabın gözlerine bakarak yüzde minnet ve sevecenlik ifadesi taşıyarak belli edilir. Kişilere beklemedikleri anda ve isimleri ile hitap ederek teşekkür edilmelidir.

     Özür dilemek bir incelik ve sanattır. Özür dilemek, karşılıklı değer vermenin bir göstergesi olması bakımından ikili ilişkilerde son derece önemli bir yöntemdir. Sözle dilenen özür beden diliyle desteklenmelidir.

     Özür dilemenin beş aşaması vardır:

1.Pişmanlık dile getirilir.
2.Sorumluluk kabullenilir.
3.Kasıt olmadığı belirtilir.
4.Şartlar açıklanır.
5.Verilen zarar varsa telâfi edilir.

      Tartışmayı önleyen veya güzel sonuçlandıran tutum ve davranışlar şunlardır:

*Genel prensip savaşmak değil, birlikte gelişmek ve huzuru sağlamak olmalı,
*Sorun algıladığımız biçimde ortaya koyulmalı, diğer eşin nasıl anladığı sorulmalı,
*Duygu ve düşünceler abartılmadan gizlenmeden konuşulmalı,
*Sadece anlık sorunlar konuşulmalı, eski hatalar veya olaylar konuşulmamalı,
*Konuşmalarda kızgınlık ifadesi başladığında erteleme yapılmalı,
*Nasihat verir, emreder gibi konuşulmamalı,
*"Sen zaten anlamazsın, kaba adam sen de" gibi eleştiri ve hakaret cümleleri olmamalı,
*Konunun-sorunun özü ile ayrıntısı karıştırılmamalı,
*Konuşmaktan çok dinlemeye özen gösterilmeli, söz kesilmemeli,
*Mutlaka haklılık değil doğruluklar araştırılmalı,
*Sorunlar çevre şartları veya kişilerden kaynaklanıyorsa tartışma ortamına onlar da davet edilmeli,
*Eşler birbirini düzeltmeyi değil ilişkiyi düzeltmeyi hedeflemeli,
*Gerektiğinde özür dileme olgunluğu gösterilmeli,
"Sana ihtiyacım var, sen benim hayat arkadaşımsın" mesajı, davranışla veril-meli,
*Tartışma çözüme ulaşmayacak gibiyse ertelenip sevgi sunumu ile gün devam etmeli,
*Ses tonunuz alçak, sevecen, güzel hitaplar içeren tarzda olursa diğer eşin ses tonunun kontrolü kolay olur,
*Sorunu bastırmak çözümsüzlüğe götüreceğinden, en sakin olduğunuz anda konuyu başlatma olgunluğu gösterin,
*Bir erkeğin kararlarının doğrudan takdir edilmesi ve hatalarının bağışlanması, onun kalbine giden en kısa yoldur.

Alıntı

ceren
Wed 31 May 2017, 01:28 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri eslerimize karsi anlayisli hosgorulu ve allah rizasi icin sabirli olacak kullardan eylesin insallah...

Yehma
Sat 6 October 2018, 12:22 am GMT +0200
Günümüzde keşke evlenmeden önce evlilik okulu bir eğitim zorunlu olsa ne kadar müthiş olur. Düşünsenize hayatınızın sonuna kadar aynı yastıkta yaşayacağınız eşinizle nasıl iletişim kurulacağı, nasıl davranılacağı, sevgi ,saygı , muhabbet nasıl olmalıdır.Bunların hiçbirini bilmeden evlilik günümüzde zor bir hale geliyor. Boşanmalar almış başını gidiyor. Hele ki çocuk varsa o da ayrı bir travmadır. Aslında hepsinin kökeninde iletişim eksikliği , çocukluğumuzda bastırılan duygular , öz güven eksikliğinden olmaktadır. Eşimizle iletişim kurmayı beceremiyorsak bunun yöntemlerini bulmak zorundayız. İlla çok büyük sorunlar olmasına gerek yok. Basit gibi gördüğümüz sorunlar kabuğundan taştığı zaman hepsi büyük bir sorun olarak karşımıza geliyor.