sumeyye
Sat 19 December 2009, 09:38 pm GMT +0200
Düşmanlara Karşı Dahî Emanete Riayet Etmek Vaciptir
Emanet adalet demektir. Hatta asıl itibariyle adalet, emane tin kapsamına girmektedir. Bu sebepledir ki, Cenab-ı Allah emanet ile adaleti bir arada zikretmiştir:
"Allah, size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah si ze ne güzel öğüt veriyor." (Nisa: 58)
Hayber gazvesinde Peygamber (s.a.v.), düşman mallarına karşı da emanete riayetkar olmanın vacip olduğunu açıklamış tır. Onlara karşı olan düşmanlığımız emaneti ihlal etmemizi haklı bir gerekçeye bağlamaz. Savaş esnasında düşmanların ele geçirilen malları müslümanlar arasında taksim edilen bir ganimet olmaktadır. Bu, savaşın kanunudur. Ancak bizimle sa vaşan bir düşman olsa dahi onun malına karşı hıyanet etmeye îslam kanunları cevaz vermemektedirler.
Musa bin Ukbe, Urve bin Zübeyr´den şöyle bir rivayette bulunmaktadır: Siyahi, Habeşli bir köle Hayber savaşı esnasın da Peygamber efendimizin yanına geldi. Bu köle efendisinin da varlarını otlatmaktaydı. Hayberlilerin silah kuşandıklarını gö rünce ne yapmak istediklerini sormuş, onlar da: "Şu peygam ber olduğunu iddia eden adamla savaşacağız." demişlerdi. Pey gamber kelimesi kendisini etkilemiş ve otlatmakta olduğu da-varlarıyla birlikte Peygamber efendimizin yanına gelmiş: "Sen neye davet ediyorsun!" diye sormuştu. Peygamber efendimiz de şu cevabı vermişti: "Seni İslama davet ediyorum. Allah´tan başka tanrı olmadığına, benim de Allah´ın elçisi olduğuma şe~ hadet etmeye Allah´tan başkasına kulluk etmemeye çağırıyo rum" Çoban: "Senin bu dediklerine şehadet eder ve Allah´a iman edersem bana ne vardır?" diye sorunca Peygamber efen dimiz: "Eğer bu halde ölürsen senin için cennet vardır" dedi. Bu defa o imanlı adam: "Ya Resullulah, şu davarlar benim yanım da emanettirler1" dedi. Çünkü o, davarları otlatmakta ve Pey gamber efendimiz de emanete riayet ederek sahibine vermesini kendisine emretmekteydi. Bu davarların, müslümalarm ganimeti olduklarını söylememiş, Allah malına katmamıştı. Çünkü asıl itibariyle emanete riayet etmek vaciptir. Eldeki emanet, in-cana yardımcı bir dosta da ait olsa insanla savaşan bir düşma na da ait olsa arada hiç fark yoktur. Aksine güvenilir bir insan olan Peygamber efendimiz, çobana: "Davarları askerlerimizin arasından çıkar ve bir avuç çakıl fırlatarak onları buradan uzaklaştır. Cenafr-ı Allah senin emanetini sahibine ulaştıracak tır" dedi. Çoban da, Peygamber efendimizin emrini yerine ge tirdi. Davarlar sahiplerinin yanma döndüler. Davar sahibi olan Yahudi, kölesinin müslüman olduğunu anladı. Bu güvenilir ve Allah´ın emanetine riayet eden köle Hayber savaşında şehit düşmüş ve Resulullah (s.a.v.) efendimizin zimmetine girmişti.
Bu hadise, insanların mallarına hıyanet eden ve onlara düş man olduklarını gerekçe olarak gösterip halkın malını yiyen ve çoğu kez düşmanlıkta ileri gidip zulmeden kimseler için hik metli bir derstir. Yüce Allah kalplerde gizli olanı bilendir.