reyyan
Tue 23 November 2010, 05:44 pm GMT +0200
Dünyanın Suyu
Ümit Şimşek
“Biz gökten bir ölçü ile su indirdik ve
onu yeryüzünde yerleştirdik.
Onu gidermeye de Bizim gücümüz
elbette yeter.”
Mü'minûn Sûresi, 23:18
Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederek Kur'ân'ın övgüsüne mazhar olmak isteyen kullara, üzerinde hayretle durup düşünecekleri bir tefekkür tablosunu bu âyet sunuyor. Burada, bir yandan hayatın en temel maddesi olan su üzerindeki İlâhî nimetlere dikkat çekilirken, bir yandan da dünyanın yaratılışı ile ilgili ipuçları veriliyor ve “Gerisini siz araştırın, bulun, İlâhî lütfun size nasıl eriştiğini öğrenin ve Rabbinize şükredin” mânâsı dile getirilmiş oluyor. Bu arada, insanlığa, önemli bir araştırma ve tefekkür yöntemi de gösteriliyor.
Âyetin bildirdiklerini başlıca şu noktalarda toplayabiliriz:
1. Su yeryüzüne “indirilmiştir.” Bu, failsiz, gelişi güzel, kendiliğinden cereyan eden bir hadise değildir. Eğer yeryüzünde su varsa, onu oraya indiren vardır. Bu eylemin faili olarak da, Yüce Allah, doğrudan doğruya kendisini gösteriyor, “Biz indirdik” buyuruyor.
2. Su gökten indirilmiştir. Bu ifadeden çıkarılabilecek anlamların birincisi, yağmurun yağışıdır. Bir diğer anlamıyla da, âyet, dünyanın yaratılış aşamalarına atıfta bulunmaktadır. Zira dünyamızın yapısı, içerdiği su itibarıyla, olağanüstü bir durum arz eder. Güneş Sisteminin bu mevkiinde, böyle bir gezegenin bu kadar suyu içinde barındırması, onun farklı bir yaratılışa, özel bir ilgiye mazhar olduğunu göstermekte ve bilim adamlarını buradaki su fazlasının kaynağını araştırmaya sevk etmektedir. Bu fazla suyun dünya dışından, yani gökten geldiği bellidir; ne şekilde geldiği konusunda ise, en güçlü olasılık olarak, kuyrukluyıldızlar üzerinde durulmaktadır ki, son yılların gözlem ve araştırmaları bu görüşü destekleyen bulgular ortaya çıkarmıştır. Buna göre, dünyanın ilk yaratılış aşamaları sırasında, uzun çağlar boyunca pek çok kuyrukluyıldızın gezegenimize “indirilerek” suyunu buraya boşalttığı söylenebilir. Dünyaya gökten gelen suyun en azından bir kısmının bu şekilde ulaştığında şüphe yoktur.
Ancak Kur'ân'ın bunu anlatışı, “Biz gökten suyu indirdik” şeklindedir ki, burada, asla atlanmaması gereken bir ders vardır. Yani, bilimi imandan soyutlayanların anlattığı gibi, bu dünyaya çarpan kuyrukluyıldızlar yüzünden her nasılsa burada su birikmiş değildir. Bu dünyaya, her şeyi kuşatan bir ilim ve iradenin eseri olarak, semadan, bizim kuyrukluyıldız dediğimiz tankerler gönderilmiş ve bunlar emr-i İlâhî ile sularını buraya boşaltmışlardır.
3. Su ölçü ile indirilmiştir. Burada da yine bir hikmet dersi vardır. Suyu dünyaya indiren, onu bir amaca uygun şekilde, uygun miktarda indirmiş ve o su ile yeryüzünü milyonlarca tür canlı için şirin bir mesken yapmıştır. Denizlerin, göllerin, akarsuların, yeraltı kaynaklarının, bulutların, buzulların, topraktaki nemin, yaprağın üzerindeki çiy tanesinin, arının ağzındaki su damlasının, kısacası, akla gelen ve gelmeyen, büyük küçük, olmuş olacak her şeyin hesabı bu ölçüye dahildir. Yoksa, su tesadüfen gelip dünyayı bulmuş, dünyada suyu hazır bulunca da hayat kendiliğinden ortaya çıkmış değildir.
4. Su, sadece yere indirilmekle kalmamış, orada yerleştirilmiş ve kolayca ele geçecek ve milyonlarca yıl boyunca tükenmeden, eksilmeden, bozulmadan kullanılacak şekilde depolanmıştır. Burada, tatlı suyun tamamına yakın kısmını barındıran yeraltı mahzenlerine de işaret vardır ki, Kur'ân'ın indiği dönemde insanların meçhulü olan bu konu, 39:21'de de (Zümer Sûresi) ayrıca ibret nazarlarımıza sunulmuştur.
5. Suyu indiren, onu gidermeye de kadirdir. Ve bu da tamamen Onun iradesine tâbidir. Onun için, insanoğlu, bu nimete kendi gücüyle erişmediğini, onu tesadüfen de bulmadığını hatırlamalı, bu muhteşem mucizeyi tabiat ve tesadüf gibi şeylere yamayarak Rabbinin en büyük nimetine karşı nankörlük etmeye kalkışmamalı, nimetin devamını teminat altına alacak olan şükrü hiçbir zaman elden bırakmamalıdır.
Ümit Şimşek
“Biz gökten bir ölçü ile su indirdik ve
onu yeryüzünde yerleştirdik.
Onu gidermeye de Bizim gücümüz
elbette yeter.”
Mü'minûn Sûresi, 23:18
Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederek Kur'ân'ın övgüsüne mazhar olmak isteyen kullara, üzerinde hayretle durup düşünecekleri bir tefekkür tablosunu bu âyet sunuyor. Burada, bir yandan hayatın en temel maddesi olan su üzerindeki İlâhî nimetlere dikkat çekilirken, bir yandan da dünyanın yaratılışı ile ilgili ipuçları veriliyor ve “Gerisini siz araştırın, bulun, İlâhî lütfun size nasıl eriştiğini öğrenin ve Rabbinize şükredin” mânâsı dile getirilmiş oluyor. Bu arada, insanlığa, önemli bir araştırma ve tefekkür yöntemi de gösteriliyor.
Âyetin bildirdiklerini başlıca şu noktalarda toplayabiliriz:
1. Su yeryüzüne “indirilmiştir.” Bu, failsiz, gelişi güzel, kendiliğinden cereyan eden bir hadise değildir. Eğer yeryüzünde su varsa, onu oraya indiren vardır. Bu eylemin faili olarak da, Yüce Allah, doğrudan doğruya kendisini gösteriyor, “Biz indirdik” buyuruyor.
2. Su gökten indirilmiştir. Bu ifadeden çıkarılabilecek anlamların birincisi, yağmurun yağışıdır. Bir diğer anlamıyla da, âyet, dünyanın yaratılış aşamalarına atıfta bulunmaktadır. Zira dünyamızın yapısı, içerdiği su itibarıyla, olağanüstü bir durum arz eder. Güneş Sisteminin bu mevkiinde, böyle bir gezegenin bu kadar suyu içinde barındırması, onun farklı bir yaratılışa, özel bir ilgiye mazhar olduğunu göstermekte ve bilim adamlarını buradaki su fazlasının kaynağını araştırmaya sevk etmektedir. Bu fazla suyun dünya dışından, yani gökten geldiği bellidir; ne şekilde geldiği konusunda ise, en güçlü olasılık olarak, kuyrukluyıldızlar üzerinde durulmaktadır ki, son yılların gözlem ve araştırmaları bu görüşü destekleyen bulgular ortaya çıkarmıştır. Buna göre, dünyanın ilk yaratılış aşamaları sırasında, uzun çağlar boyunca pek çok kuyrukluyıldızın gezegenimize “indirilerek” suyunu buraya boşalttığı söylenebilir. Dünyaya gökten gelen suyun en azından bir kısmının bu şekilde ulaştığında şüphe yoktur.
Ancak Kur'ân'ın bunu anlatışı, “Biz gökten suyu indirdik” şeklindedir ki, burada, asla atlanmaması gereken bir ders vardır. Yani, bilimi imandan soyutlayanların anlattığı gibi, bu dünyaya çarpan kuyrukluyıldızlar yüzünden her nasılsa burada su birikmiş değildir. Bu dünyaya, her şeyi kuşatan bir ilim ve iradenin eseri olarak, semadan, bizim kuyrukluyıldız dediğimiz tankerler gönderilmiş ve bunlar emr-i İlâhî ile sularını buraya boşaltmışlardır.
3. Su ölçü ile indirilmiştir. Burada da yine bir hikmet dersi vardır. Suyu dünyaya indiren, onu bir amaca uygun şekilde, uygun miktarda indirmiş ve o su ile yeryüzünü milyonlarca tür canlı için şirin bir mesken yapmıştır. Denizlerin, göllerin, akarsuların, yeraltı kaynaklarının, bulutların, buzulların, topraktaki nemin, yaprağın üzerindeki çiy tanesinin, arının ağzındaki su damlasının, kısacası, akla gelen ve gelmeyen, büyük küçük, olmuş olacak her şeyin hesabı bu ölçüye dahildir. Yoksa, su tesadüfen gelip dünyayı bulmuş, dünyada suyu hazır bulunca da hayat kendiliğinden ortaya çıkmış değildir.
4. Su, sadece yere indirilmekle kalmamış, orada yerleştirilmiş ve kolayca ele geçecek ve milyonlarca yıl boyunca tükenmeden, eksilmeden, bozulmadan kullanılacak şekilde depolanmıştır. Burada, tatlı suyun tamamına yakın kısmını barındıran yeraltı mahzenlerine de işaret vardır ki, Kur'ân'ın indiği dönemde insanların meçhulü olan bu konu, 39:21'de de (Zümer Sûresi) ayrıca ibret nazarlarımıza sunulmuştur.
5. Suyu indiren, onu gidermeye de kadirdir. Ve bu da tamamen Onun iradesine tâbidir. Onun için, insanoğlu, bu nimete kendi gücüyle erişmediğini, onu tesadüfen de bulmadığını hatırlamalı, bu muhteşem mucizeyi tabiat ve tesadüf gibi şeylere yamayarak Rabbinin en büyük nimetine karşı nankörlük etmeye kalkışmamalı, nimetin devamını teminat altına alacak olan şükrü hiçbir zaman elden bırakmamalıdır.