- Dünya ve ahirete yönelik faydaları

Adsense kodları


Dünya ve ahirete yönelik faydaları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Thu 17 March 2011, 04:57 pm GMT +0200
3- Dünya Ve Âhirete Yönelik Faydaları




İnsan diğer varlıklara göre çok daha değişiktir ve o merkez durumundadır. Havyanlarda sadece iştiha (arzu, şehvet) vardır, akıl yoktur. Melekler ise sırf nurdan yaratılmışlardır, çeşitli arzu­lara (şehvetlere) sahip olmayan yüce varlıklardır. İnsan bu iki ko­numdan da nasibi olan varlıktır. Akla, ruha ve şehvetlere birlikte sahiptir. Onun için melek, yüceliği; hayvan da aşağılığı temsil eder. Ama meleklerinkini aşan yücelikler bulunduğu gibi, hayvanları çok yücelerde bırakan aşağılıklar da vardır. İşte insan, bu uç­suz bucaksız arenada, kendi yerini seçme hürriyetine sahip tek varlıktır. Arzularını aklının ve ruhunun emrine vermekle, yüksel­dikçe yükselecek, belki de melekleri bile aşacaktır. Zıddı ile aklını ve ruhunu arzularının eline vermekle de "hayvanlardan da aşağı" olacaktır. Yaratıcısının istediği; onun, münker adına üzerinde bu­lunan ağırlıklarını atarak, olabildiğince yükselmesi ve Rabbini "Yakîn" ile bilmesidir. Bu vasıf meleklerin vasfıdır. İşte oruç, in­sanın meleklik yönünü güçlendiren ibadetlerin başında gelir. Çünkü onlar da yemezler ve içmezler. Yine çünkü aşırı yeme iç­me ve nefsî arzuları tatmin ile aşırı meşgul olma, hayvanî nitelik­leri geliştirir, nefsi besler ve güçlendirir. Nefis ise Allah'ın düş­manıdır ve "İşi gücü kötülükleri emretmektir." [344]

Öyle ise ona yenilmemek ve başını ezmek gerekir. Bunun en kestirme yolu da açlıktır. Nitekim bir hadis-i şerifte, Allah'ın nefse: "Ben kimim, sen kimsin?" diye sorduğu, nefsin de:

"Sen sensin, ben de benim" dediği, buna karşılık Allah'ın onu Cehenneme atmak gibi bir sürü eziyetlerle cezalandırmasına rağmen onun, her seferin­de sorulan bu soruya aynı cevabı verdiği, nihayet onu açlıkla deneyince, "Sen benim merhametli Rabbimsin, ben ise Senin âciz bir kulunum" dediği nakledilir. [345]

Oruç insanın gafletten uyanmasını, başıboş olmadığını anlama­sını, ve Rabbini tanımasını sağlar.

Oruç, Allah'ın nimetlerini hatırlayarak O'na olan teşekkür borcunu ödemektir. Çünkü her zaman her istediğini yiyebilen in­san, oruç tutmakla:

"Bu nimetler benim mülküm değil, ben bun­ları yiyip içmekte hür değilim, başkasının malıdırlar, yemek için O'nun emrini bekliyorum" demiş ve manevî bir şükür yapmış olur.

Oruç zenginlere fakirlerin durumunu hatırlatmak; böylece sosyal dayanışmayı, yardımlaşmayı, sevişmeyi ve toplum düzenini kolaylaştırmak demektir. Zira başka yolla "zengin fakirin halin­den bilmez." Bu yüzden Mısır'ın kıtlık yıllarında, Hz. Yusuf un bü­tün zahire ve erzak ambarları elinde olduğu halde, üç günde bir yemek yediği ve sebebini soranlara;

"Benim karnım tok olursa, zahire almaya gelen zavallılara acıyabilir miyim?" dediği nakledi­lir. [346]

Oruç, gücüne, kuvvetine, varlığına güvenip ululuk taslayanları, firavunlaşma ve karunlaşma istidadında olanları, açlığın kırbacıyla acıtıp onlara âciz olduklarını ve bir Kadîre muhtaç bulunduklarını hatırlatır. Zira:

"Dünyada açlık kadar müessir ma'şeri bir vicdan oluşturan başka bir motif yoktur." [347] Yine "Bu yolla insanın mayasında bulunan kibir, gurur, enaniyet ve üstünlük gibi şeytanî tekebbürü de mahviyet, tevazu ve teslimiyete dönüştürür." [348]

Oruç, maddî ve manevî bir perhiz ve bu itibarla önemli bir ilaçtır, nitekim Allah Resulü "Sıhhat bulmak için oruç tutun" bu­yurmuştur. [349] Oruç zor zamanlarda ve olağanüstü durumlarda, uzun süre açlığa tahammülü sağlayacak iyi bir eğitim ve cihad ha­zırlığıdır.

Oruç, vücutta bir fabrika durumunda olan mideye hizmetçi pozisyonundaki bir sürü organın, fabrika sanki yıllık bakıma alın­dığı için, onunla irtibatlarının kesilmesi, onların sırf mideye hizmet için yaratılmadığını, melekleşme yolunda da görevlerinin bu­lunduğunu hatırlatmaktadır. "Ayrıca oruç, şehvanî arzuların do­ruk noktasında bulunan genci, sapık ilişkilere zorlayan hormon birikimini ta'dil eder",

"...Kimin evlenme masraflarına gücü yet­mezse oruca sarılsın. Çünkü orucun şehveti kırıcı özelliği var­dır. [350] hadis-i şerîfi buna işaret eder. [351]

Ramazan, özellikle Kur'ân ayıdır ve Kur'ân'la tam bir ilişkisi vardır;

Kur'ân-i Kerîm onda inmiştir. Kur'ân bütün hayırları ken­disinde toplar. Ramazan da öyledir. Kadir Gecesi ise Ramazan'ın özü ve lübbüdür. [352]

Ramazan, Ahiret yurdu için kârlı bir pazar, hasat için münbit bir zemin, amellerin gelişip yeşermesi için bahardaki nisan yağ­muru, Mevlânın saltanatına karşı beşer kulluğunun resm-i geçiş yapması için en parlak ve kudsî bir bayram hikmetindedir. [353] Bu ayda sâlih amellere muvaffak olanlar, bütün sene muvaffak olurlar. Bu ayda manevî hayırları kaçıranlar, bütün sene kaçırırlar. [354]

Her iyiliğin karşılığı 10 ilâ 700 katı ve fazlasıyla verileceği hal­de, Allah Teâlâ orucu diğerlerinden ayırmış ve "O benim içindir" buyurmuştur. Çünkü, oruç bir şeyi yapmak değil, yapmamak şeklinde bir ibadet olduğu için, görünen bir ibadet değildir. Bu yüzden sırf riya için yapılamayacak, belki de tek ibadettir. Sonra oruç Allah'ın düşmanları olan Şeytanı, nefsi, dolayısıyla şehvetleri kahretmektedir. Bu yüzden ona nisbet edilmesi uygundur.[355]

Yeme, içme ve cinsî ilişki gibi dünyevî ihtiyaçları terketmekle, in­sanda Allah'ın bu vasıflarının tecelli etmesiyle de Oruç O'nun ol­maya lâyıktır. Allah'dan başkasına yapılmayan tek ibadet oruç ol­duğundan, böyle buyurulmuştur da denmiştir. Ya da oruçta, oruçlunun nefsinin hiçbir payı olmadığı için böyle denmiştir denilebilir. [356]

Ancak bilmek gerekir ki, oruç için sayılan bu menfaatların ço­ğuna, iftar ve sahurda yemeği fazla kaçırıp letâif i (rahmet alıcıla­rını) öldürmemekle ulaşılabilir. Yoksa normal öğün adedi zaten iki olduğundan, orucun sair zamanlardan bir farkı kalmayabilir. Nitekim nafaka ve fidyeler iki öğün hesabıyla verilir. [357]




[344] Yusuf: 12/53

[345] Bedîuzzamân, Mektûbât, 373.

[346] Risâlen Hamidiyye, 127; (Şifa dan nakil), Sabûnî, Ravâi l/218.

[347] Mustafa Ateş, Diyanet Gazetesi, sy. 327, s, 2.

[348] Aynı kaynak.

[349] Orucun sindirim, dolaşım ve sinir sistemlerine ve özellikle karaciğere, damar sertliğine, böbreklere, kan yapısına, strese olan olumlu tesirleri için bkz., Dr. Halûk Nurbâkî, Diyanet Gaz., Sy. 327, s,

[350] Buhârî, Savm.

[351] Ateş, agm., s. 3.

[352] İmâm Rabbânî, Mektûbât, No: 162

[353] Bediüzzamân, Mektûbât, 371.

[354] İmâm Rabbânî, Mektûbât, No; 45.

[355] Mustafa M. Ammâra, et-Terğlb, 11/143 (İhyâ'dan nakil).

[356] bkz., Ammâra, age., ll/79.

[357] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 143-147.


SevD@_GüLü
Thu 17 March 2011, 05:09 pm GMT +0200
Allah razı olsun çok güzel paylaşım