- Dünya, Tatmin Yurdu Değil

Adsense kodları


Dünya, Tatmin Yurdu Değil

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ayten
Mon 18 May 2009, 10:32 pm GMT +0200
DÜNYA, TATMİN YURDU DEĞİL


Bir aslanın pençesine bakınca anlıyoruz ki bu pençe parçalamak için yaratılmış.

Bir kavun ise adeta “ben yenmek için yaratıldım” diyor.

Ya insan? Daha annesinin karnında iken onun bambaşka bir dünya için yaratıldığı belliydi. O daracık yerde yürüyemiyordu ama ayakları vardı. Orada hiçbir şeyi göremiyordu ama gözleri vardı. Mahiyetine bakıldığında anlaşılıyordu ki; insan o daracık mekanın balığı değildi. Organları orada inkişaf edecek, daha sonra da geniş bir aleme yani dünyaya gidecekti.


Şimdi o, mükemmel cihazlarla donatılmış dünyada bulunuyor ve türlü türlü zevkler, türlü türlü lezzetler cismaniyet ve ruhaniyetinin hizmetine koşuyor. Fakat görülüyor ki; onun bütün duyguları burada tatmin olmuyor.

“Lezzetlerim zeval bulmasın... ihtiyarlık semtime sokulmasın... ölümün soğuk soluğunu hiç ensemde hissetmeyeyim” istiyor. Oysaki insan ebediliğin sırrını çözemezse, ebedi alemin anahtarını bulamazsa burada nasıl tatmin olacak? Şu dünyanın fena ve zevaline karşı nasıl ayakta duracak? Çürümüş kemikler gözünün önünde tüllenirken, yılanlar, akrepler cesetler üstünde cirit atarken, hayat sönerken, ümitler, emeller kararırken nasıl teselli olacak? Bunların yerini ne ile dolduracak?


Bu noktada bakınız Fethullah Gülen Hocaefendi, düşünce ufkunda havanın iyiden iyiye karardığı, yokluk inancının paslı bir kama gibi kalbe saplandığı bir anda ebed düşüncesinin ışıktan bir gamze çakacağını ve inancın aydınlık iklimine davet edeceğini şu enfes ifadelerle anlatıyor:


“Zevklerinin acılaşacağı bir gün gelecek. Bütün güzelliklerin bir bir yok olduğunu göreceksin. Gençliğin gidecek, sıhhatin gidecek, lezzetlerin gidecek. Bütün bunlar peşi peşine giderken sen, arkada bir karanlık bırakarak tıpkı akşamüstü batan bir güneş gibi sönüp gideceksin. Halet-i ruhiyenin böyle olduğu bir anda ebed düşüncesinin sana göz kırptığını... ebede uzanan yolun sana pırıl pırıl parladığını göreceksin.”

İnsanda öyle arzular, öyle ihtiyaçlar var ki, onların yerini, kulluk ve onun ilk basamağı olan imandan başka hiçbir şeyle doldurmak mümkün değildir

Sosyal Öğretmeni
Sat 20 September 2014, 10:06 pm GMT +0200
Çok güzel paylaşım yapmışsınız.
Elinize sağlık.
Bu konuyu daha iyi anlamak için Hoca Efendinin son kitabını okumakta fayda var.

saniyenur
Sat 20 September 2014, 11:32 pm GMT +0200
Oysaki insan ebediliğin sırrını çözemezse, ebedi alemin anahtarını bulamazsa burada nasıl tatmin olacak? Şu dünyanın fena ve zevaline karşı nasıl ayakta duracak? Çürümüş kemikler gözünün önünde tüllenirken, yılanlar, akrepler cesetler üstünde cirit atarken, hayat sönerken, ümitler, emeller kararırken nasıl teselli olacak? Bunların yerini ne ile dolduracak?
Her şey geçici, her şey bir heves. İnsan belli bir süre sonra zevk aldıklarından hiç tat almaz hale gelebiliyor. Yıllar geçtikçe ve yaş ilerledikçe bunu daha iyi görebiliyoruz. Rabbim ebediyete sevdalılardan eylesin bizleri.

cerendemir
Fri 26 September 2014, 04:13 pm GMT +0200
Aleykümselam.Dünyanın gelip geçici olduğunu,gerçek hayatın ahiretten ibaret olduğunu unutmamalıyız.Dünya hayatına kendimizi kaptırmamalıyız.Allah için yaşamalı onun için kulluk etmeliyiz.

MEHMET/8/A/ENES
Fri 26 September 2014, 06:18 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh, Rabbim paylaşım için razı olsun .  Çok güzel bir yazı.

mevlüdekalınsaz
Fri 26 September 2014, 07:35 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam v erahmetullah;
İnsanda öyle arzular, öyle ihtiyaçlar var ki, onların yerini, kulluk ve onun ilk basamağı olan imandan başka hiçbir şeyle doldurmak mümkün değildir
Rabbim imanı tam kullarından eylesin..dünyanın geçici heveslerine dalıp da ahireti unutanlardan eylemsin inşallah..Rabbim razı olsun..

neslihan
Wed 10 December 2014, 09:50 pm GMT +0200
Amin inşaallah. Allah razı olsun düşünmeye sevk eden yazılar okumak güzel oluyor. Insan hayatin kosusturmasinda durup dusunmek istiyor.