ezelinur
Fri 23 July 2010, 02:14 pm GMT +0200
Dünya Hayatı
Dünya vefalı değildir
İsa ‘aleyhisselamın’ bir mucizesi varmış Bir yerden geçerken, eğer o yerin altında hazine varsa, yer yarılıyor ve hazine ortaya çıkıyormuş Yine böyle havarilerle beraber giderken, yer yarılmış, mücevherler ortaya çıkmış Havarilerine, hadi gidelim, demiş Efendim, biraz burada kalsak demişler Peki, siz burada kalın, beni bekleyin Ben size hakiki hazineyi bulacağım, demiş
Çok ihtiyar bir ninenin evine gelmiş Aslan gibi delikanlı bir torunu varmış Delikanlı, bir derdin var mı, diye sormuş Ah, ah! Benim derdim var; ama çözecek kimsem yok, demiş Sen hele bir söyle bakalım, deyince, delikanlı, birgün diken topluyordum Bu, babam vefat ettikten sonra kalan bir meslek Padişah geçiyordu Padişahın bir kızı vardı Kızın gözü, gözüme takıldı Ben yanıyorum, demiş Bu halinle padişaha git, senin halini anladım Git, padişahtan kızı iste, demiş Genç, saraya gitsem kapıdan bile sokmazlar, demiş Kendin gidersen sokmazlar; ama biz gönderirsek girersin Fark burada Sen gidersen, kapıda döverler Ama birisi gönderiyorsa, padişaha iletirler, demiş Kapıya gitmiş, padişahı göreceğim, demiş Emrin olur, demişler Neden? Çünki gönderildi Padişaha kadar çıkmış, kızını istemeye geldim, demiş Padişah, kızımı sana vermem için bana bir tabak mücevher getirmen lazım, deyince, emrin olur, demiş İsa ‘aleyhisselam’ da, sana ne derse, gel bana söyle, demiş İsa ‘aleyhisselam’ gence, ne dedi, diye sormuş Bir tabak mücevher istedi, demiş Bir avuç çakıl taşı almış, ya rabbi, sen bu mücevherleri yaratmadan önce, onlar yine taş parçasıydı Sonra mücevher oldu Bu da taş demiş, biiznillah mücevher olmuşlar Genç padişaha gitmiş, buyurun efendim, demiş Padişah şaşırmış, böyle bir tabakla olmaz Beş tabak, demiş Genç, emrin olur demiş, İsa ‘aleyhisselama’ gitmiş, beş tabak dedi, demiş Sonra padişaha götürmüş, padişah bakmış, hepsi mücevher! Seni buraya göndereni getir, nikah kıysın, demiş Genç, İsa ‘aleyhisselama’ gitmiş, nikah dedi, hem de siz yapacakmışsınız, demiş İsa ‘aleyhisselam’ olur buyurmuş, saraya gelmiş, nikah kıyılmış Bir-iki saat sonra bir kalp sancısı, padişah ölmüş Kızından başka da kimsesi yokmuş Halifeler ne yapsak diye toplanmışlar, damadı padişah yapacağız, demişler Söz dinlemek var ya Genç, ben anladım ki, bu dünya kimseye bâki değil Ben, dikencinin oğlu dikenci, iki saat sonra oldum padişah Üç saat sonra, giden yine aynı yere gider Nasıl padişaha kalmadı, bana da kalmayacak Hakiki hazine sizsiniz, demiş; hanımına dönüp, ister gel, ister kal Benimle mi gelirsin, padişahlığa devam mı edersin, demiş O da, göz göze gelmiştik, ben seninle gelirim, demiş
İsa ‘aleyhisselam’ ile havarilerin yanına gelmişler Bir tanesi, anlat ne oldu, demiş Ben dikencinin oğlu dikenciydim, padişahın kızıyla evlendim
huzurpinari
Dünya vefalı değildir
İsa ‘aleyhisselamın’ bir mucizesi varmış Bir yerden geçerken, eğer o yerin altında hazine varsa, yer yarılıyor ve hazine ortaya çıkıyormuş Yine böyle havarilerle beraber giderken, yer yarılmış, mücevherler ortaya çıkmış Havarilerine, hadi gidelim, demiş Efendim, biraz burada kalsak demişler Peki, siz burada kalın, beni bekleyin Ben size hakiki hazineyi bulacağım, demiş
Çok ihtiyar bir ninenin evine gelmiş Aslan gibi delikanlı bir torunu varmış Delikanlı, bir derdin var mı, diye sormuş Ah, ah! Benim derdim var; ama çözecek kimsem yok, demiş Sen hele bir söyle bakalım, deyince, delikanlı, birgün diken topluyordum Bu, babam vefat ettikten sonra kalan bir meslek Padişah geçiyordu Padişahın bir kızı vardı Kızın gözü, gözüme takıldı Ben yanıyorum, demiş Bu halinle padişaha git, senin halini anladım Git, padişahtan kızı iste, demiş Genç, saraya gitsem kapıdan bile sokmazlar, demiş Kendin gidersen sokmazlar; ama biz gönderirsek girersin Fark burada Sen gidersen, kapıda döverler Ama birisi gönderiyorsa, padişaha iletirler, demiş Kapıya gitmiş, padişahı göreceğim, demiş Emrin olur, demişler Neden? Çünki gönderildi Padişaha kadar çıkmış, kızını istemeye geldim, demiş Padişah, kızımı sana vermem için bana bir tabak mücevher getirmen lazım, deyince, emrin olur, demiş İsa ‘aleyhisselam’ da, sana ne derse, gel bana söyle, demiş İsa ‘aleyhisselam’ gence, ne dedi, diye sormuş Bir tabak mücevher istedi, demiş Bir avuç çakıl taşı almış, ya rabbi, sen bu mücevherleri yaratmadan önce, onlar yine taş parçasıydı Sonra mücevher oldu Bu da taş demiş, biiznillah mücevher olmuşlar Genç padişaha gitmiş, buyurun efendim, demiş Padişah şaşırmış, böyle bir tabakla olmaz Beş tabak, demiş Genç, emrin olur demiş, İsa ‘aleyhisselama’ gitmiş, beş tabak dedi, demiş Sonra padişaha götürmüş, padişah bakmış, hepsi mücevher! Seni buraya göndereni getir, nikah kıysın, demiş Genç, İsa ‘aleyhisselama’ gitmiş, nikah dedi, hem de siz yapacakmışsınız, demiş İsa ‘aleyhisselam’ olur buyurmuş, saraya gelmiş, nikah kıyılmış Bir-iki saat sonra bir kalp sancısı, padişah ölmüş Kızından başka da kimsesi yokmuş Halifeler ne yapsak diye toplanmışlar, damadı padişah yapacağız, demişler Söz dinlemek var ya Genç, ben anladım ki, bu dünya kimseye bâki değil Ben, dikencinin oğlu dikenci, iki saat sonra oldum padişah Üç saat sonra, giden yine aynı yere gider Nasıl padişaha kalmadı, bana da kalmayacak Hakiki hazine sizsiniz, demiş; hanımına dönüp, ister gel, ister kal Benimle mi gelirsin, padişahlığa devam mı edersin, demiş O da, göz göze gelmiştik, ben seninle gelirim, demiş
İsa ‘aleyhisselam’ ile havarilerin yanına gelmişler Bir tanesi, anlat ne oldu, demiş Ben dikencinin oğlu dikenciydim, padişahın kızıyla evlendim
huzurpinari