sumeyye
Fri 30 July 2010, 01:10 pm GMT +0200
Dostun kim!
Uzun yaz günlerine rastlayan bir Ramazan gününde delikanlının canı kadayıf dolması çekmiş
Aramışlar taramışlar kadayıf bulamamışlar Oruçlunun canının çekmesi bazen aş eren kadınları bile aratır
İlle kadayıf diyormuş da delikanlı başka bir şey demiyormuş
Bak oğul demişler Bu sıcakta kurt da kuş da uykuda Kafadan akıl uçuyor sıcağın hükmüne yenilip
Canım çekti diyorsun da oruçsun unuttun mu! Nefsini terbiye edeceksin Fırın yakan yoktur Fırın yakan olmayınca kadayıfı nereden bulacağız da dolmasını yapacağız
Gel sen bu sevdadan vazgeç Buz gibi ayran, buz gibi karpuz Bu sıcakta kadayıf dolmasını yememek daha evladır
Delikanlı yok demiş ille de kadayıf
Bakmışlar söz dinlemiyor uzak mı uzak bir yeri tarif etmişler
Nasıl olsa gözünde büyür, şu sıcakta kadayıf alacağım diye kendini vurmaz yollara
Şehrin demişler girişinde Eski bir fırın vardır Orada yaşlı bir usta olacak Tek başına çalışır Hayattaysa muhakkak fırınını yakmış, kadayıfı tepsilere dökmüştür
Delikanlı ta oraya gidilir mi dememiş adresi tekrar tekrar tarif ettirip düşmüş yola
Yol uzun Hava sıcak
Kendisine verilen tarife göre bir fırının önüne gelmiş
Bakmış bacasından duman tütüyor
Tamam demiş yakmış işte usta fırını
Selam verip içeri girmiş Lakin selamını duymamış kolları sıvalı ateşin başında eğleşen usta
Delikanlı ustanın dudaklarının kıpırtısına takılmış Bir müddet seyretmiş La ilahe illAllah La ilahe illAllah
Dudakların kıpırtısı zikre teslim
Tekrarlamış delikanlı selamını
Üçüncü tekrarda kendisini işine mi yoksa zikre mi kaptırdığı anlaşılamayan usta nihayet duymuş delikanlının sesini
Selamını almış, bir an delikanlıya bakmış ve kadayıfları hazırlamaya zikrini çekmeye devam etmiş
Yaşlı adam tam fırının önünde
Lakin ne bir şikayet var dilinde, ne halinde bir perişanlık Sanki limonata gibi bir havada keyif ile işini yapmaya devam etmektedir
Delikanlı yaşlı adama bakmış bakmış
Yaşlı adamın kemikleri sayılabilecek kadar kuru bedenine
Sakalının beyazına ve yüzündeki o mutmain ifadeye Bir anlam verememiş Nasıl oluyor da böyle çalışmaya devam ediyor demiş
Havanın sıcaklığından bir bahis açmayı denemiş Mecbur olmasam şu ateşin başında, şu mübarek gün kendimi bunca yorar mıyım türünden bir şikayet bekleyerek
Dayı demiş hava da pek sıcak
Yaşlı adam delikanlıya kısacık bakmış Elindeki tepsiyi fırına sürerken, ya demiş öyle diyorlar
Ateş yakar Rüzgar savurur Yağmur ıslatır Kar dondurur
Ama ateş de,rüzgar da kar da Allah dostları için kendilerini bir ikram gibi sunarlar Yalnız Allah'ı dost edinenlere Allah da kainatın bütün nimetlerini kuluna dost ederek mukabele eder O zaman ateş yakmaz yağmur ıslatmaz olur
Lakin yanlış oldu sözüm Allah'ı dost edinenler değil Yalnız Allah'a kulluk edenler, yalnız Allah'tan korkanlar olmalıydı doğrusu Neden mi? Hzİbrahim bile, -ki o “Biz İbrahim'i dost edindik” iltifatına muhatap olmuştur- kulluğum aklıma gelince dostluğu unutuyorum diyerek gece gündüz kendisini ibadete vermiştir
Allah'a kul olabiliyor muyuz? İşte bütün mesele bu! Olduğumuzu söylüyorsak, öyleyse niye yelden oynaşıp duran saman çöpü misali şu dünyada tuttuğumuz yer!
Fatma K Barbarosoğlu