sumeyye
Thu 24 February 2011, 12:42 pm GMT +0200
DÖRDÜNCÜ KISIM FIKIH MEZHEPLERİ-DİNÎ/SİYASÎ AKIMLAR
1- SÜNNÎ MEZHEPLER
Hanefi Mezhebi
Ehl-i Sünnet mezheplerinden bugün en çok mensubu bulunan ve İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin imamı olduğu bir fıkıh mezhebidir.
Hanefî Mezhebinin başlıca özellikleri şunlardır: Hüküm çıkarmada önce Kur'ân'a başvurulur. Kitap'ta bir delile rastlanmazsa, Sünnete bakılır. Sünnef'de bulunmazsa, ashabtan birinin görüşü tercih edilir. Daha sonra sıra İcma'a gelir. İctihad bütün bunludan sonra yapılır. İctihad alanında istihsan delilinin yeri? Büyüktür. Hatta maslahatın temini için yeri geldiğinde kıyasa tercih edilebilir.
Hanefî Mezhebini yazan, yayan ve yaşatan Ebu Hanife'nin kabiliyetli ve büyük talebeleri olmuştur. Bunlardan Abbasî devletinin ilk başkadısı olan Ebu Yusuf, Ebu Hanİfe'nin görüşlerini kitaplaştıran imam Muhammed bin Hasen eş-Şeybanî, İmam Züfer ve İmam Hasan bin Ziyad en meşhur olanlardır.
Hanefî Mezhebi önce Irak'ta yayıldı. Horasan, Sicistan, Maveraunnehr gibi doğu bölgelerinde hakim durumda idi. Kısmen de olsa Taberistan, genellikle Azerbeycan, Kafkasya, Tebriz, Re'y, Ehvaz (Huzistan) ve İran'da yayıldı. Sind (bugünkü Pakistan) de Hanefîler vardır. Sicistan halkı ile Bengal emirleri de hanefî idiler. Mısır H.164'ten sonra bu mezhebi tanıma imkânı bulmuştur. Kuzey Afrika'nın doğusunda H. 4. yüzyıla kadar hakim durumdayken, yerini malikîlere bırakmış, Fas ve Endülüs'te ise mensupları az olmuştur. Sicilya müslümanlarmın çoğunluğu da hanefî idiler. Ayrıca Yemen'de de eskiden hanefî mezhebi mensupları çoktu.
Günümüzde Türkiye, Balkanlar, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Lehistan, Ukrayna, Kırım, Azerbeycan, Dağıstan, Kafkasya (çerkezlerin önemli bir kısmı), Kazan, Ofa, Ural, Sibirya ve Türkistan Türkleri, Çin, Mançurya, Japonya müslümanları, Afganistan, Horasan, Bülucistan, Siyam, Hind, Keşmir, Pakistan çoğunlukla hanefîdir. Yemen, Aden, Hicaz, Mısır ve Filistin'de az, Suriye ve Irak'ta oldukça çok sayıda hanefî vardır. Cezayir ve Tunus'ta da hanefîler bulunmaktadır.
Hanefî mezhebinin bu kadar çok, sayıda müslüman tarafından benimsenmesinin en önemli sebepleri arasında mezhebin akılcı ve gerçekçi tutumunu ve görüşlerini, insan hürriyetine ve onların yarattığı geleneklere önem vermesini, pratik hayatta uygulanma kolaylığını, Karahanlı, Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin bu mezhebi resmen benimseyip uygulamış olmalarını saymak mümkündür.