- Dönüş yolunun semereleri

Adsense kodları


Dönüş yolunun semereleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 19 April 2011, 11:00 am GMT +0200
Dönüş Yolunun Semereleri

Taiften Ci'rane'ye doğru gelirken de giizergah olarak Dehna, Karnü'l-Menazil ve Nahle istikametini seçnıişti. Her adımda yeni bir şey daha öğreniyor ve karşılaştıkları her bir mesele, onlar için din adına yeni bir uygulama anlamına geliyordu. Hayatın her alanında var olan Allah Resülü'nü titizlikle takip eden ashab, görüp duyduğu ayrıntıları iyi belliyor ve bu güzellikleri başkalarıyla da paylaşırken bunları kendisi için de vazgeçilmez birer esas olarak kabul ediyordu.

Yolda ilerlerken bir aralık ashabdan Ebu Ruhm'un devesi, Efen­diler Efendisi'nin bineğini sıkıştırmış ve ayağındaki sert çizmeler de

335 Taif kuşatmasında Urfuta İbn Hubab, Yezid İbn Zem'a, Abdullah İbn Ebi Bekr es- Sıddik (Hz. Abdullah, kuşatma sırasında aldığı yaranın tesiriyle Medine'de vefat etmiştir), Abdullah İbn Ebi Ümeyye, Abdullah İbn Amir, Saib İbn Haris veya Abdullah İbn Haris, Cüleyha İbn Abdillah, Sabit İbn Ceza', Haris İbn Sehl, Münzir İbn Abdillah ve Rukaym İbn Sabit olmak üzere toplam on bir kişi şehit olmuştu. Bkz. Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 5/388-389. İbn Hişam bu raka­mı on iki kişi olarak verir. Bkz. İbn Hişam, Sire, 5/159-160

Efendimiz'in baldırlarını incitmişti. Bunun üzerine Ebu Ruhm'a dönen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern):

- Ayaklarını çek, canımı acıtıyorsun, demiş ve elindeki kırbaç­la Ebu Ruhm'a hafifçe dokunmuştu. Yüreği ağzına gelmişti Ebu Ruhm'un. Geçmiş/gelecek günahlarını düşünüyor, hakkında bir ayet ineceğinden korkuyordu.

Ci'rane'ye geldiklerinde, develeri otlatma sırası kendisinde ol­madığı halde Ebu Ruhm, Efendimiz'i yolda ineitmiş olmanın mah­cubiyetiyle onları alacak ve otlatmaya çıkacaktı. Bu sırada Resü­lullah'ın da kendisini aradığından haberi yoktu! Haber kendisine ulaştınldığında korktuğunun başına geldiğini düşünerek daha da telaşlanacak ve yüreği bir kuş kalbi gibi titreyerek huzura gelecekti. Onu görür görmez Allah Resülü:

- Sen Benim ayağımı ineitmiş ve Ben de elimdeki kamçı ile sana vurarak canını yakınıştım. Benim o vurmama karşılık şu koyunla­rı al, buyuracak ve Ebu Ruhm' a, kırbaçla hafifçe vurmasına karşılık seksen koyun verecekti. Rahat bir nefes almıştı Ebu Ruhm ve hiç beklemediği bir sırada beklenmedik bir ihsanla karşı karşıyaydı; halbuki o gün onun için Efendimiz'in kendisinden hoşnut olması, dünya ve içindekilerden daha sevimliydi.

Demek ki bir Müslüman, kul hakkı konusunda bu kadar duyar­lı olmalı ve bir başkasının hakkına girdiği yerde, kardeşine hakkını helal ettirebilmek için hatırı sayılır bir gayret içerisine girmeliydi.

Yolculuk hiUa devam ediyordu; tam da Ci'rane'ye yaklaştıkları sırada karşılarına birisi çıkmıştı. Ashab onu, Allah Resülü'ne yak­laştırmamak için ordudan uzaklaştırmaya çalışıyor, bir yandan da kim olduğunu soruyordu. Nihayet Allah Resülii'nün de duyabileceği şekilde sesini yükselten bu adam, parmak uçIarıyla tuttuğu bir mek­tubu havaya kaldırarak:

- Ben, Süraka İbn Cii'şum'um; bu da mektubum.w" diye bağır­maya başladı. Bu sesi, Resülullah da duymuştu ve:

336 Hatırlanacağı üzere Hz. Siıraka, hicret sırasında başına konulan ödülü alabil­me azmiyle Allah Resülü'nü arkadan takip eden ve sonrasında Müslüman olarak geri dönen şahıstı ve elindeki mektubu da o gün Resülullah'tan istemişti. Bkz. İbn Kesir, el-Bidaye ve'rı-Nihaye, 5/373, Sire, 4/691; Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r­Reşad,5/389

- Bugün, vefa ve iyilik günüdür; onu Bana yaklaştırın, buyurdu.

Yanına yaklaşan Siıraka, önce Allah Resülii'ne selam verecek ve ar­dından da getirmiş olduğu zekat mallarını takdim edecekti. Bir ara­lık:

- Ya Resülullah, dedi. Şayet sahipsiz develer gelip de, benim kendi hayvanlarım için ayırdığım havuzumdan su içer ve istifade ederlerse, onlann bu durumundan ben de mükafat elde eder miyim?

- Evet, buyurdu Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern). Susamış her ciğer sahibi canlıya su vermende sevap vardır!