- Dokuzuncu Bölüm

Adsense kodları


Dokuzuncu Bölüm

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sümeyra
Wed 11 January 2012, 06:22 pm GMT +0200
DOKUZUNCU BÖLÜM
 




LÜGATÇE
 

ABDÜL-KAHİR BAĞDADİ : Abdü'I-Kahİr b, Tahir b. Muhammed. Bağdad'da doğmuş ve yetişmiş, hicrî 427'de îsfcrâyin'dc vefat etmiştir. «Nefyü Halkı'I-Kur'an», «El-Mİ-lcl vc'n-Nihal», «Fedaihu'l-Mu'tezüe» gibi eserleri vardır.

İMAM AHMED İBNÜ HANBEL : Dört büyük İmamın dördüncüsüdür. Bağdad'da yetişmiş, islâm âleminin önem­li merkezlerini dolaşmıştır, imam Şafiî, Süfyan Ibnü Uyey-ne, İbrahim Ibnü Sa'd, Cerîr İbnü Abdiîhamit, İmam Ebu Yusuf, Yahya'l-Kattan, El-Velid Ibnü Müslim, Veki', Yezid ibnü Harun; İsmail Ibnü Ulcyye ve Abdürrezzak gibi bü­yük âlimlerden hadis ve fıkıh okumuştur. Kendisinden de İmam Buharı, İmam Müslim, Ebu Davud, Ebu Hatim Râ-zİ, Hascn îbnü Musa, Bağavî, Ibnü Ebi'd-Dünya, Ebu Zür'-atc'r-Râzi, Osman îbnü Saîdi'd-Dârimî gibi meşhur zatlar ve kendi oğullan Salih ile Abdullah rivayette bulunmuş­lardır.

İmam Ahmed îbnü Hanbeİ, hem büyük bîr müfessir, hem de yüksek bir muhaddistir. Kendi zamanına kadar toplanmış olan bütün hadisleri tetkik etmiş, bunlardan binlercesini ezberlemiş ve «Müsncd» isimli kitabım yazmış­tır. Bu kitaba 700.000 hadis arasından seçtiği 30.000 hadis-i şerifi almıştır.

İmam Ahmcd b. Hanbeİ, fıkhî hükümlerde azimet yo­lunu seçmişti. İçtihatlarını Kur'an'a, sahih ve merfu ha­dislere, sahabenin fikirlerine istinat ettirmiştir. İmam Ah-nıcd b. Hanbeİ, dört büyük mezhepten «Hanbclî» mezhebi­nin kurucusudur. Onun ne kadar büyük ve kudretli bir miiçtchid olduğunu anlamak için, «El-Muğnî» İsimli esere bakmak kâfidir.

imam Ahmcd, abid, zahid. yüksek bir seciyeye ve çok temiz bir yaşayışa sahip idi. Hicrî 164 senesinde doğmuş ve 241 senesinde Bağdat'ta vefat etmiştir.

ALİYYÜ'L-KARİ  : Hanefî fakihlerinden, ilmî    kudreti

yüksek ve fazilet sahibi bir zattır. Ebuihaseni'l-Bekrî ve Ahmcd b. Haceri'l Mekkî gibi âlimlerden ders okumuştur, Hcratta doğmuş, Hicrî İU14 tarihinde Mekke'de vefat et­miştir. Mühim eserlerinden bazıları şunlardır: «Şerhü Miş-kât», «Şerhü'ş-Şifa», «Şerhü'ş-Şemail», «Şerhü'l-Ekber», «Şerhü Muvatta-i Muhammed», «Şerhü Emalî», «El-Masnû' fi Ma'rifctİ'I-Mevzû.»

ÂLÜSÎ : Ebu's-Sena Şihabü'd-Din Mahmud Efendi. Hic­rî 1217 senesinde Bağdad'da doğmuş ve 1270'de vefat et­miştir. Bir ilim ailesi olan.ÂIûsî ailesine mensuptur. Daha genç yaşta eser yazmaya başlamış, birçok medreselerde hocalık etmiştir. «Ruhu'l-Meânî» isimli tefsir kitabı pek meşhurdur. Bu tefsirinin ilk kısmım Osmanlı padişahı Sul­tan Mahmud'a, ikinci kısmını Sultan Mecid'e İthaf etmiş, son üç cildini ise bizzat İstanbul'a getirmiştir. Bu seyahati hakkında «Neşvetü'ş-Şümûl fi' s-Seferi ile'l-lslâmbol» isim­li bir de eser yazmıştır.

İMAM ÂMİDİ : Seyfüddin Ebu'l-Hasen Ali b. Ebi Befcr. Bağdad'da Ebu'1-Feth Naşr Hanbelî'den ders almış, daha sonra Şam'a giderek aklî ve nakli ilimlerle meşgul olmuş­tur. Hicrî 551 tarihinde doğup, 631 senesinde vefat eden imamın, «El-Ihkâm Fî-UsûIi'I-Ahkâm», «Müntehe's-Süûl» gi­bi eserleri vardır.

EBU BEKR MUHAMMED EL BAKILLANÎ: Vefat ta­rihi, milâdî 1013'tür. Kelâmcılar arasında «El-Kadî» unva­nı ile anılır. İslâm'ın çok zekî ve kabiliyetli bir kclâmcısı-dır. Tahsilini Basra Mektebi âlimlerinden tamamlanmış, bilhassa İmam Eş'arî'nin talebeleri ibnü Mücahid et-Taî, Ebu İshak îsfcrayînî'den ve Ebu Bekr b. Fevrek'ten deis okumuştur. Daha sonra Bağdad'a giderek meşhur muhad-dislerden ders almıştır. Bakıllânî'nin en şöhretli olduğu saha, Kelâm'dır. Bundan sonra şöhreti, bilhassa Usûl-i Fı-kıh'ta idi.

BATINİYYE : Mülhid (dinden çıkmış)lerden olan Ba-tmiyye; «Şeriat ve dinimizin her zahirinin bir batım var­dır, bu da başkalarına üstün olan kimselerce bilinir» der­ler. İleri sürdük!" her iddianın peşine şunu ilâve eder-ler: «Bu öyle bir ilimdir ki, ancak masum olan imam an­latabilir.»

Batınîlerce; zahirin batma nisbeti; bir meyvenin ka­buğunun, özüne nisbeti gibidir. Batmiyye fırkası, hakikat­te, gayr-i îslâmî unsurların tesiriyle vücut bulmuştur. Bat-nîliğin doğmasına sebep olan bu unsurlar arasında Mecû* sî, Sâbiî, Yeni Eflatuncu ve Pythagorculann rolü mühim­dir.

HAFIZÜDDİN BEZZAZİ : Muhammed b. Muhammedi'l-Kederî, Hanefî fakihlerinden, Harzemli muhterem bir âlimdir. Bir ara Kırım'a gidip orada iki sene kalmış, sonra vatanına dönmüş, daha sonra da Osmanlı ülkesine gelerek Molla Fenârî ile mübnhesede bulunmuştur. Hicrî 827'de vefat etmiştir. «Bezzazİyye» adındaki fetva kitabı, çok meşhurdur. Ayrıca «Menâkibü'1-îmam Ebu Hanîfe» adında bir eseri daha vardır.

ÎMAM BİRGİVÎ : Birgili Muhammed b. Pîr Ali. Şöh­reti halka kadar yayılmış bir Türk âlimi olup, milâdı 1522 tarihinde Balıkesir'de doğmuş ve !573 senesinde Bİrgİ'de vefat etmiştir. Babasının yanında tahsiline başlamış, bila­hare İstanbul'a gelerek önce Ahîzridc Mehmcd Efcndi'ye, daha sonra da Kazasker Abdurrahman Efcndi'ye intisap etmiştir. Tahsilini tamamladıktan sonra İstanbul medrese­lerinde ders vermiştir.

Birgivî'nin ilmî kudretini takdir «den hemşerisi ve ay­nı zamanda II. Sclim'İn hocası Atâtıllah Efendi, Birgi'de yaptırdığı medresenin müderrisliğini Mehmet Efcndi'yc vermiş, o da Birgi'de tedris, te'lif ve va'z ile meşgul olmuştur. Birgivi, dini korumak İçin her bid'atin şiddetle aleyhinde bulunmuş, mevki hatırı için dine karşı olan hareketlere güz yummamış, hatta son zamanlarda, müşahede cttijti yolsuz­luktan ıslah maksadıyla, Birgi'tlcn istanbul'a kadar gele­rek Sadrazam Mehmet Faşa'ya nasihat etmiştir. Dinî me­selelerde son derece titiz ve dikatlî olnn Birgivi, İslâm'dan kıl kadar İnhirafa bile tahammül edemezdi.

Birgivî'nin eserleri arasında, bugüne katlar yaşayan şöhretini temin edeni «Vasiyetname» adı ile anılan, Türkçe llmühalidir. «îzhar» ve «Avamil» İsimli nahiv kitapları da Birgivî'nin olup, Arapça tahsilini, devrin usullerine nisbetle, hayli kolaylaştırmıştır. İmam Birgivî'nin va'z ve irşatla­rım ihtiva eden «Et-Tarikatü'1-Muhammedİye isimli  Arapça eseri, âlimler arasında büyük bir rağbete mazhar olmuş, Hadimü Muhammcd Efendi ile Abdülgani En-Nablusî ta­rafından da şerhedilmiştir. Meşhur âlim AHyyülkari, uzun bir kaside i!e Birgivî'nin İslâm âlimleri arasındaki mevki­ini belirtmiştir.

İMAM BUHARÎ : Ebu Abdillâh b. İsmail b. İbrahim tbni'l-Muğîrcti'l Cûfî. Muhaddİslcrin en büyüklerintlcndir. Küçük yaşta Kur'an-i Kerim-i ve İbnü'l-Mübarek'in eserlerinİ ezberlemiş, daha sonra îslâm âlemini gezerek pek çok âlimlerle görüşmüş ve istifade etmiştir. Hicrî 210 senesinden İtibaren, hadis bilgisini genişletmek ve hadıs-i şerif toplamak için binden fazla filimle tanışmış ve kendilerinden hadis öğrenmiştir. Bu arada sekiz defa Bağdad'a gidip gelmiş ve her defasında İmam Ahmed b. Hanbel ile konuşmuştur.

İmam Buharî, 100.000 sahih ve 200.000 sahih olmayan hadis ezberlemiştir. «El-CâmiüTs-Sahih» isimli hadis kita. bım, 600.000 hadis arasından seçtiği 7.275 hadis ile 16 sene­de vücuda getirmiştir. Bu hadislerdcki mükerrerler sayılmazsa Buharî'nin kitabındaki hadislerin sayısı 4.000'dir. Zevnüddîn Ahmed Zebîdî, bu 4.000 hadîsi şerifi alarak «Sahifıü Buharî Muhtasarı» olan «Tecridi Sarih» adındaki eseri yazmıştır. İmam Buharî'nin eseri, İslâm âleminde, Kur'an-ı Kerim'den sonra en muteber kaynak kitap kabul edilir. Meşhur hadis kitaplarının birincisidir.

îmam Buharî, hicrî 194 senesinde Buhara'da doğmuş, 256'da Semerkand'ın Hartcnk köyünde vefat etmiştir.

ABDÜLAZİZ BUHARÎ : Amcası Muhammed'den ve ay­rıca Muhammedü'l-Buharî'den fıkıh Öğrenmiştir. Kudretli Usül-i Fıkıh âlimlerinden olup, bu konuda «Gâyetü't-Tah-kîk» adında bir eseri vardır. «Keşfü'l-Esrar» adındaki ese-d, Usûl-i Pezdcvî'nin en kıymetli şerhler İndendir. Hicrî 730 tarihinde vefat etmiştir.

CEBRİYYE : Bunlara Mü.rcİe ve Neccariyye de denilir. İddialarının aslî şudur: Kulun fiili yoktur. Kula fiil izafe etmek, cansızlara izafe etmek, yani; 'duvar eğrildi, nehir aktı. rüzgâr esti1 demek gibidir. Bu, doğru yoldan sapmış­ların İddialarına göre; Allah (C.C.), bir kulu, yaptığı gü­nah sebebiyle cezai andı nrsa, Aîlah (C.C.) onu kendi fitlin­den dolayı cezalandırmış olur, çünkü kulun fiili yoktur. Sevap için de durura aynıdır. İnsanın, kendi yaptığı işlcrde hiç bir İradesi yoktur. Bu gayri Islâmî düşünceleri ilk defa ortaya atan şahıs Cehrn bin Safvan olduğu için; bu fırkaya «Celımîyye» de denilir.

CELÂLÜDDİN ÎBNÜ'L — BELKAYNİ : Abdurrahman b'. Ömer E!-Askalâni. Mısır'da yetişmiş büyük muhaddis-lcrdendir. Hicrî 763-824 tarihleri arasında yaşamıştır. «ı'it-Tefsir», «El-Fikıh», «Mecâlîsü'1-Va'z» ve «Eİ-îfham» gibi eser­leri vardır.

DAABBETÜ'L-ARZ: Ccnâb-ı Hak, en-Ncml Suresinin 82, âyet-i kerimesinde şöyle buyurur: «O söz kendilerinin aleyhinde vukua geldiği (ve kıyamet yaklaştığı) zaman, yerden bunlar için bir Daabbe çıkarız ki, bu, onlara, hamlamı âyetlerimize kat'î bir kanaat beslemezler idilini söyler.» Tirmizî, tbnü Mâce, A. b. Hanbel ve 'daha bir çok muhaddislerin Ebu Hürcyre (R.A.)'den tahric ettikleri bîr Ha. disde  Resulüllah (S.A.S.), buyurmuşlardır ki:

«Daabbetü'1-Arz, Musa'nın asası ve Süleyman'ın müîı-rü beraberinde olarak çıkacak. Mühür ile mü'minin yüzü­nü parlatacak; asa ile kâfirin burnunu kıracak; insanlar sofraya toplanacak, mü'min ve kâfir tanınacak.»

Bu hadis'e nazaran Daabbe, mnddî ve manevî hariku­lade bir kuvvet ve .saltanat ile zuhur edip, büyük bir İs-Inm devletî teşkil edecek hır insan olmuş oluyor. Ona Da­abbe ismi verilmesinin sebebi; Kâfirlere karşı haşin olaca­ğını ve Allahü Teâl;Vya nazaran, onun çıkarılmasının ?.or bir sey değil, yerden âdi bir yaratık çıkarmak gibi kolay oldu­ğunu nnlatmak  içindir.                     

İslâm alimlerinden birçokları, bu aroda îbnü Ömer (R.A.); «Dnabbc'nin çıknınsı, emrü hi!-ma'ruf ve neyhü anil-miinker terk olunduğu vakittir» demişlerdir.

DECCÂL : Hadislerde. kıyamet alâmetîerinlcrin olmak üzere iki mesih zikroluntır:         

1 - Mesih İsa, 2 - Mesih Deccâl.

Mesih Deccâl «Yaînncı Mesih» demektir. Vnrit olan ha­berlere göre Deccâl; bir yalancı, İnsanları aldatmakta ma­hir bir sahtekârdır ki: sahtekârlığı vüzünden belli olduğu halde, birtakım harikalar göstererek, (hasâ) Allahlık İddia edecek ve en büyük fitne olması da bundan olacaktır.

DAMAD ABDURRAHMAN : Kendisine Şeyhîzâde de denilir. Rumeli Kazaskerliğinde bulunmuştur. Hicrî 1078 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir. «Mecmaü'l-Enhür Şerhü Müitcka'l-Ebhür» adındaki meşhur eserini 1077 tari­hinde Edirne'de tamamlamıştır. Mâtürîdîlcrle Eş'arîler ara-sında ihtilaflı olan meselelere dair «Nazmü'I-Ferâid» adın­da bir eseri vardır.

DARWİNİSTLER: Charles Danvin'in ortaya attığı gayri İlmî nazariyyeye inananlar.

ömrünün son kırk yılını hasta olarak geçiren ve 1882'-de Londra'da ölen Darvîn, hayatı madde ile izah etmiş, ev­rimle bütün maddelerin canlı olabileceğini ileri sürmüş­tür. «Basit bir canlıdan, mükemmel bir canlı meydana ge­lebilir» diyerek, canlılar âleminde tekâmülü ileri sürmüş, insanın maymundan geldiğini İddia etmiştir. Danvinizm, bu gayri ilmî görüşüyle İslâm'la çatışma halindedir. Ve za­ten Darwinizmin, ilim bakımından tutar tarafı da kalma­mıştır.

DİALEKTİK MATERYALİZM : Her şeyin esasının madde olduğunu iddia eden materyalist inanca, dialektik metodun tatbikinden doğan düşünce sistemidir.

Materyalist tefekkür, bu sebeple ikiye ayrılır: a) Meka­nik Materyalizm, b) Dialcktîk Materyalizm.

Dialektik Materyalizm, maddenin ve cemiyetin hadise­lerini yaratan hususun madde olduğunu ileri sürer ve izah­larında zıddiyet (çelişme) kanunundan istifade eder. Bu metod, insan cemiyetlerine tatbik edilirse Tarihî Materya­lizm adım alır. Tarihî Materyalizm, beşerî hadiseleri (mad* denin) iktisadın gölgeleri olarak görür. İhtilâller, inkılaplar, din, aile, hukuk, ahlâk, devlet, vs... hepsi iktisadın gölge­leridir. Beşerî hadiseler, istihsal vasıtaları ile istihsalin da­ğılımı arasındaki zıddiyetle izah edilir. Dialektik düşünüş, maddenin değişikliklerine de tatbik edilir. Maddedeki keyfiyet değişiklikleri, kemiyet değişikliklerinin bir neticesi olarak izah edilir. Buna göre; nicelikçe birikmenin bir anında, yeni nitelikte bir nesne yaratılmış olur. Böylece, nicelik, niteliğe inkılâp eder.

Atomların birleşmesi ve ayrılması, pozitif.ve negatif elektrik maddenin izahında ele alman tezatlardır.

EBU DAVUDİ'S-SİCİSTANÎ : Süleyman lbnü'1-Eş Muhaduis fakihlerden, meşhur bir âlimdir. İslâm merkez. lerinde dolaşmış; Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Main ve Ebu Davud Tayâlisî gibi zatlardan hadis okumuştur. Kendisin' den de Nesih ve Tinnizi gibi meşhur muhaddisler hadis okumuşlardır. Ebu Dâvud, 500.000 hadis ezberlemiş, bun­lardan 4.ÖUU tanesi ile «Sünenü Ubî Davud» denilen meşhur eserini vücuda getirmiştir, bu kitap, bilhassa fıkıh ahkâ­mı için, pek muteber bir müracaat kaynağıdır ve «Kütü-bü Sıtte» denilen en meşhur ve muteber hadis kitaplarının üçüncüsü sayılmaktadır. Ebu Üavud, hicrî 2ü2'de doğmuş, 2/5 t anilinde Basra da vefat etmiştir.

İMAM EBUL HASENIL-EŞARI : Ali b. îsmaiIİ'1-Bas-rî, Ehl-İ sünnetin büyük imamlarından biridir. Büyük de­desi, aşhâb-ı kiramdan Ebu Musa'l-Eş'arî hazretleridir. İmam Eş'ari, İmam Matüridî gibi, selef mezhebini takrir ve tavzih edip kelâm ilmini geliştirmiştir. Fıkhen, Şafiî Mezhebi nde idi. Ebu İshak Mervezî'den fıkıh, üvey baba­sı Ebu Ali Cübâi'dcn de itizal mezhebine ait bilgi edinmiş­ti. Sonra Mutezile Mezhebine büyük bir darbe vurmuştur. Basra'da minbere çıkarak binlerce kişiye karşı Mutezile Mezhebi'nden ayrıldığını ve doğru itikadın nasıî olduğu­nu bildiriyor ve bu hususta yazmış olduklarını okuyordu. Vefatına islâm âleminde türemiş olan sapık mezheplere karşı mücadeleye girişmiş ve muvaffak da olmuştur.

İmam Eş'arî'nin yüzden fazla eseri vardır. Eserlerin­den bir kısmı şunlardır: «Tefsîru'I-Kur'an», «El-Esma ve'l-Ahkâm», «El-Mukaddime», «Makalâtü'l-Müslimîn», «Et-Tcb-yîn alâ Usûli'd-Dİn», «El-lnâbe fi Usûli'd-Dİyane», İmam Eş'arî hicrî 250 tarihinde Basra da doğmuş, takriben 324 senesinde Bağdad'da vefat etmiştir. _

EBU'S-SUUDt'L-İMADÎ : Muhammed b. Muhyİddin Mu-hammed. Osmanlı Devleti'nin en meşhur şeyhülislâmlann-dandır. Müeyyİtzade ve îbnü Kemal gibi büyük âlimlerden ders almış. Bursa ve İstanbul'da kadılık, yine İstanbul'da müderrislik yaprnış, 26 sene şeyhülislâmlık makamında bulunmuştur. «İrşadü'i-Akli's-Selîm» adındaki tefsiri çok meşhurdur. Hicri »928 - tarihinde vefat etmiş olup kabri Eyüp'tedir.

İMAM EBU YUSUF : Ya'kub b. İbrahim cl-Ensarî. İmam Azam'm birinci derecede talebesinden ve Hanefî fa-kilılcrîn en büyüklerindendir. Miladî 722 tarihinde Kûfe'-de doğmuş. 789'da Bağdad da vefat etmiştir.

Fıkıhta «İmameyn» denilince imam Ebu Yusuf ilo İmam Muhammcd anlaşılır. «Kadt'l-Kuzât» ünvânı, ilk de* fa bu z;Ua verilmiştir. Hanefî Mczhebi'ni islâm âleminin her tarafına yayan da, Ebu Yusuf hazretleridir. İmam Ebu Yusuf, Fıkıh İlmine olduğu gibi tefsir ve hadis ilimlerine de bihakkın vakıf bir müçtehid idî.

Eserlerinin en meşhurları şunlardır: «El-Mealî», En-Ne-vâdir», «Kitabü'l-Harac...»           

FAHRÜDDİN RAZÎ : Şafiî fakihlerinden meşhur bir âlimdir ve İmam Bağavî'nin tatcbclerindcndir. Tefsir, kc. lanı, fıkıh, ve usûl-i fıkıh gibi dinî ilimlerde otorite olduğu kadar edebiyat, matematik, kimya, tıp gibi ilimlerde do süz sahibi idi. Bid'atçilere ye felsefecilere karşı mücadele etmiştir. Hicri 543 tarihinde Rey şehrinde doğmuş, 606 se. nesinde Herat'ta vefat etmiştir. Kıymetli eserlerinden ba-zılart şunlardır: «Mefatihü'1-Gayb» «Mealimü Usûii'd-Dİn», «Kitabü'l-Erbaîn»,   *Menâkıbü   Îmami'ş-Şafiî*.

FATALİST : Fatalizme inanan.

Fatalizm: Maddî olaylar serisine insan iradesinin hiç bir şekilde müessir olamtyacağı nazariyesini ileri süren gayrî ilmî bir felsefî cereyan. Buna göre insan İradesi diye bir şey yoktur. Fikirleri, sapık Cebriyye ile aynıdır.

İMAM HADİMİ : Ebu Said Muhammcd d-Hadimi. Hic­vi 1113 senesinde Hadim'de doğmuş ve 1176 tarihinde vefat etmiştir. Babasından ve Tarsuslu Ahmet Efendi'den hadis okumuş, İstanbul'a gelerek Kazabâdî Ahmed Efendi'den icazet almıştır. Sultan tarafından yapılan davet üzerine, ikinci ikinci kere istanbul'a gelmiş, Ayasofya Camiİ'ndo Fatiha tefsirini   takrir etmiş ve herkesin takdirine- mazhar- olmuştur.

Eserlerinin en meşhurları şunlardır: «12 fenne tatbiken Besmele Şerhi», «Dürcr Haşiyesi», «Tarikattı Muhammcdiya Şerhi», «Mecâmiu'l-Hakaik...»

HARİCÎYYE : Sıffîn savaşından sonra Ati b. Talib'e karşı huruç edenlerdir. Ehl-İ sünnet'den ayrıldıkları nokta, lar; hakemlik, imamet, kime mü'min, kime kâfir deneceği gibi hususlardır.

İddialarına göre, Hz. Ali -luışa-, dinsizin biridir. Yino inançlarına göre, küçük bir günah işleyen, imandan çık­mış olur. Bu fikirleri dolayısıyle «Hariciyye» diye isimlen­dirildiler. Keza iddialarına göre, amelde kusur ve taatı İh* lal edenler de dinsizdir.

Bunların bir zümresi olan Meymımiyye, Yusuf Suresini Kur'an-ı Kerimden saymaz, yeni bir peygamber, yeni bir şeriat ve yeni bir kitabın gelmesini beklerler.

HAŞEVİYYE : Bunlara göre; şer'i hükümlerde kıyasın kullanılması caiz değildir. Çünkü, ilk kıyası yapan İblis'-tİr. Bundan bir hayır ve İyilik bulmamıştır. Kıyas yapan herkesin durumu Iblis'in durumu gibidir. Bu görüş, tabi-atıyle yanlıştır. Zira ehl-i sünnet âlimlerinin hepsi, hakkın­da nass, sünnet ve icma olmayan olaylarda kiyas'm kul. lamlmasınm caiz olduğu  hususunda  müttefiktirler.

HIZIR BEY : Kadı Celâlüddin'in oğludur. Hicri 810 ta­rihinde Sivrihisar'da doğmuş, 863 senesinde İstanbul'da vefat etmiştir. Kabri, Zeyrek civarındadır, önce Bursa'da müderrislik yapmış, istanbul'un fethinden sonra İstan­bul'un ilk kadısı olmuştur. Molla Fenârî'den fıkıh okumuş, kendisinden de Hocazâde Muslİhuddin ve Hatipzâde Şem-süddin gibi meşhurlar ders almışlardır. Akaid'e dair «Ka-şîde-İ Nûniyye» denilen bir manzumesi vardır.

HULUL : Allah'ın —haça— bir mahlûka, bilhassa güzel yüz ve güzel şekle girmesi ve onda yayılması. Bu gayri îs-lûmî fikirde olanlara «HulûHyye» denir kî, bunlar, güzel ço­cuk ve erkekler arasında eğlenmeye ve raksa, hulul dolayı­sıyla, cevaz verirler ve rağbet ederler.

İBABİYYE : Abdullah b. tbad'a mensup olan. insanlar, dtr. İleri sürdükleri başlıca iddia ve görüşleri şudur: «Biz, hiç kimse için; o mü'mindir veya kâfirdir demeyiz. Zira, artık vahy gelmemektedir. Ebu Bekir ve Ömer, bu dünyadan ayrılmışlardır. Bugün, bize hakikatleri açıklayacak ve mü'mini kâfirden ayırdcdecek bir kimse kalmamıştır. Büyük günah işleyen insana mü'ınin de, müşrik de deme­yiz.» Bunlar, anne ve kız kardeşlerle evlenmece cevaz ve­rirler. Bunun içindir ki, ibadiyyeye «Bu ümmetin mecusileri denmiştir.

İBAHÎYYE : Her şeyi mubah ve helâl gören İnsanlar. Bunlar, şarap içmeyi, kız kardeşlerle cinsî münasebette bulunmayı helâl sayarlar. Kadınları bir yere toplarlar, sonra hep birden üzerlerine hücum ederler. Her erkek, kadınlar­dan birini yakalar ve bu yapılana «avlanma» adını vererek, «av helâldir» derler.

İBNÜ ABDİ'S-SELÂM: Abdü'IAziz b. Abdis-Selâm b. Ebi'l-Kasım es-Sülemî. Hicrî 577'dc dünyaya gelmiş. 660 ta­rihinde Kahire'de vefat etmiştir. Ibnü Asâkir ve İmam Amidî gibi meşhurlardan ders görmüş olup büyük bir Şa­fiî âlimi idi. Zamanın hükümdar ve devlet adamlarına kar­şı «Emrü bi'I-Ma'ruf, Neyhü ani'l-Münker» hususunda as­la müsamaha göstermezdi. Eserlerinden başhcaları şunlar­dır: «Tefsirü'l-Kur'an», «Mecazü'l-Kur'an», «Muhtasaru Sa­hihi Müslim», «El-lmam fî Edillctİ'l-Ahkâm».

İBNÜ HACİB : Cemalüddin Ebu Amar Osman b. Ömer. Maliki fakihlerinden meşhur bir âlimdir. Tahsilini Kahire'de yapmış, daha sonra Şam'a giderek Zavİyatü Ma-likiyye Medrescsi'nde hocalık etmiş, sonra tekrar Mısır'a dönmüştür. Hicri 570'te doğan Ibnü Hacib, 646'da İsken­deriye'de vefat elmiştir. «Muhtasarü'-Münteha», «Münte-ha'1-VusuI», «Safiye» gibi kitapları vardır.

İBNÜ HÜMAM : Hanefî fakihlerinden meşhur bir âlimdir. Bir müddet müftülük yapmış sonra sırasıyla Man-sftriyye, Eşrefiyye, Şcyhûniyye Medreselerinde fıkıh okut-muştur. Eserlerinden meşhurları : «Tahrir Fi'l-Usû!» ve «El-Müsayerc» isimlerini taşır. Ayrıca «Hidaye» kitabına, Fethü'l-Kadir adıyla çok kıymetli bir şerh yazmıştır. Hic­rî 788 tarihinde Sivas'ta doğmuş, 861 senesinde Kahire'de vefat etmiştir.

İBNÜ KAYYİM CEVZİYYE : Hanbelî fakihlerinden meşhur bir âlimdir. Ibnü Teymiyye'nin talebelerindendir. Hocasına çok bağlı olup onun eserlerini tehzip ve tevrice çalışmıştır. Ibnü Teymiyye ile beraber hapsedilmiş, hocasınm Ölümüyle hapisten kurtulmuştur. Ibnü Kayyım, fıkıh ve ahlaka dair birçok eser yazmıştır. Eserlerinin en mü­himleri şunlardır: «Tefsiıü'I-Fatiha», «Tehzîbü Süneni Ebî Davud», «t'Iamü'I-Muvakkîn», «Hidayetü'l-Hayarâ Fi'r-Red-di Ale'I-Yahudi ve'n-Nasara», Zâdü'1-Meâd.»

İBNÜ KESİR : Hafız Îmadü'd-Din Ebu'1 -Feda İsmail b. Ömer b. Kesîr. Hicrî 703 tarihinde Şam'da doğmuş, 774 senesinde yine orada vefat etmiştir.' Tefsir, hadis ve tarih ilimlerinde zamanın en kudretlisi idi. Ibnü Şihne ve îshak Âmidî'den hadis, Burhan Fezârî ve Ibnü Tcymiyye'den de fıkıh ve diğer ilimleri Öğrenmiştir. Kendisinden de Ibnü Haccri'I-Askalânî gibi meşhurlar ders almışlardır. Eserle­rinden bazıları şunlardır: «Tefsîrü İbni Kesîr», «Câmiu'I-Mesânîd», «Et-Tekmîl fî Ma'rifeti's-Sikati ve'd-Duafâi ve'I-Mecâhil», «El-Bidâye ve'n-Nihâye», «Şerhü Sahihi'1-Buharî.»

İBNÜ MACE : Mııhaddis ve fakihlerden meşhur bir âlimdir, lüm tahsili için uzun zaman İslâm âlemini gezmiş­tir. Leys, İbrahim b. Münzir ve İmam Mâlik'in yakınların­dan hadis rivayet etmiştir. «SünenÜ İbni Mace» denilen eseri 4.000 hadis-i şerifi ihtiva eder ve «Kütübü Sitte» deni­len büyük hadis kitaplarının altıncısıdır. Bu kitaptaki zayıf senetli hadislerin 30 kadar olduğu rivayet edilir.

İBNÜ ŞÎRÎN : Tâbiun'un büyüklerindendir. Babası Şî­rîn, Enes Ibnü Mâlik'in kölesiydi. Annesi Safİyye de. Hazreti Ebu Bekir'in azathsıydı. Sahabeden otuz zata yetişmiş, Hz. Ayşe, Ebu Hüreyre, İmran b. Husayn, îbnü Abbas ve Ibnü Ömer'den hadis rivayet etmiştir. Tefsir, hadis ve fı­kıhta otorite idi. Rüya tabiri hususunda da müdekkik bir âlimdi. Hicrî 32 senesinde doğmuş, 110 tarihinde Basra'da vefat etmiştir.

İMAMÜ'L-HAREMEYN : Abdülmelik Ibnü Abdillâh b. Yusufl-Cüveynî, Şafiî fakihlerinden meşhur bir âlimdir. İlk hocası, babası Muhammed Cüveynî'dir. Sonra, Ebu Kasım Isferayînî'den, Ebu Hasan Muhammed Müzekkâ'-dan, Ebu AbdiJlâh Habbâzî'den ders okumuştur. İmamü'l-Haremeyn, fıkıh, usûlü fıkıh ve kelâm ilminde kendisine mahsus bir yo! takip etmiştir. Henüz yirmi yaşındayken, babasının vefatıyla onun yerine müderris olmuş, bir taraf­tan yüzlerce talebeye ders verirken bir taraftan da Ebu Kasım'm derslerinde hazır bulunmuştur.

İma'mü't-Haremeyn'nin kıymetli eserlerinden bazıları şunlardır: «Tefsir», «Eş-Şamü Fî UsûÜ'd-Din», «El-Bürhan Fî Usûli'1-Fıkh», «Telhîsü't-Takrîb», «El-îrşad Fi'irşad Fi'I-Kelâm», «El-îrşad Fî Usûli'İ-Fıkhv, «El-Gıyasî», tmamü'1-Ha-remeyn, hicrî 419 tarihinde doğmuş, 478 senesinde Nişâbur'-da vefat etmiştir.

KADERİYYE: Bunların iddialarının aslı; «her kulun, kendi fiilînin yaratıcısı olduğu» gibi sapık bir görüşe da­yanır. Küfür ve isyanın Allah'ın, takdir, meşiyet ve irade­siyle olduğunu kabul etmezler. Allah'ın bütün sıfatlarını, ahirette Allah'ın görüleceğini, taat ve ma'sîyet işlemekle sevap ve cezaya nail olunacağını inkâr île, bunu muhal sa­yarlar. Katledilen bir kimsenin ecelinden önce öldüğünü söylerler. Bunların bu görüşleri saçmadır ve gayri Islâmî-dir. Buna rağmen kendilerini «Tevhid ve adi ehli» olarak isimlendirirler. Peygamberimizden, bunların «bu ümmetin mecusiieri» olduğuna dair bir hadis rivayet edilmektedir. Bunlara «Mutezile» de denir.

KADI IYAZ . Maliki fakihlerindendir. Hadis ve fıkıh ilimlerinde imam idi. Çeşitli ilimlere dair eserleri vardır. En meşhur eseri; «Kitabü'ş-Şifa bi Ta'rifi Hukuki'I-Mus-tafa»dır. Bu zat, bîr müddet kendi memleketi olan Endü­lüs'ün Sebte bölgesinde, daha sonra da Gırnata'da kadılık yapmıştır, Hicrî 496'da doğmuş, 544 senesinde Merakeş'to vefat etmiştir.

İMAM KERHİ : Hanefî fakihîerinin meşhurlarından-dır. «Müctehid Fi'1-Mesail» sayılmaktadır. Fıkhı, îmam Azam'ın torunu İsmail'in talebesi olan Ebu Said Berdeî'» den okumuştur. Kendisinden de Ebtt Bekir Cessas, Ebu Aliyyi'ş-Şâsî ve Ebu-1-Hascni'!-Kudûrî gibi zatlar ders al­mışlardır. «El-Muhtasar», «Şerhü'l-Camii's-Sağîr», «Şerhü'l-Camİi'l-Kebir» gibi eserleri vardır, Hicrî 260 senesinde Irak'ın nahiyelerinden olan Kerh'de doğmuş, 340 tarihîn­de vefat etmiştir.

KERRAMİYYE : Kurucusu, Sicistanlı Muhammed b. Kcrram'dtr. Bu adam, «İman, lisan iledir. Kişi kalben kâ. fir olsa bile Allah indinde mü'mîndir ve cennete girer» der.

Bunlar da, tıpkı Müşebbihe gibi, Allah'ı yaratıklarına benzetirler. O'nun cisimler gibi olmayan bir cisim olduğu­nu iddia; ve Q'na, inmek, çıkmak, oturmak, kalkmak gibi fiiller nisbet ederler.

İMAM MALİK İBNÜ ENES : Medine'de doğmuş ve yi­ne orada vefat etmiştir. Tebeü Tâbiin'den olan İmanı Ma­lik, Tabiun'dan birçok fakihe yetişmiş, gençliğinden itiba­ren ilim sahasına atılmış, üç yüzü Tabiun'dan, altı yüzü de Tebeü Tabiinden olmak üzere dokuz yüz âlimden ha-dis-i şerif okumuştur, imam Malik, ayni zamanda büyük bir müfessirdir. Kur'an-i Kerimin âyetlerinden binlerce di­nî hüküm çıkaran İmam Malik, tefsir hususunda da büyük bir otoritedir. Kendisinin «Tefsirü Garjbi'l-Kur'an» isim-lî bîr eseri vardır. İmam Malik, aynı zamanda yüksek bir 'muhaddistir. Yazmış olduğu «El-Muvatta» kitabı, hadis âle­minde pek muteber bir eserdir. Bin kadar hadisi şeriften ibaret olan bu kitap İmam Malik tarafından, kırk senedo vücuda getirilmiştir.

İmam Malik, hadis-i şerif rivayet edeceği zaman abdest alır, yıkanır, temiz elbise giyer, güzel kokular sürü­nür, saçma, sakalına intizam verir, vakar ve heybetle ye­rine oturur; başka hiç bir şeyle meşgul olmaksızın, bü­yük bir hürmetle hadis-i şerifleri  anlatırdı.

îmanı Malik, fikhî içtihatlarını Kur'an'a, sünnete, ic-mâ-ı ümmete, kıyas-ı fukahaya, Medine ahalisinin İttifak­larına ve maslahat-ı mürsele, sedd-i zerayî denilen diğer esaslara istinat ettirmiştir.

İmam Malik, çok büyük bir müçtehiddir. Ehl-İ Sün­net Mezheplerinden «Maliki»  Mezhebinin imamıdır.

îmam Malik, fetva vermekte acele etmeyi kerih gö­rür, çok kere «î.a edrî» (bilmiyorum) derdi. «İlmin siperi (kalkanı), bilmiyorum demektir» elerdi. İlmen bu kadar yüksek olan îmam Malik ahlâk, zühd, takva, fazi, kerem yönünden de o derece yüksekti. Doğum tarihi hicrî 93 veya 95 olup 179 senesinde vefat etmiş ve Medine'de «Cennctü'l-Bakî»  mezarlığına dcEnedilmiştir.

MANTIKİ MUHAKEME: Rasyonelistlcrin bilgi meto­du. Onlarca en büyük hâkim olan aklın koyduğu mantıkî kaidelerle düşünmenin hakikati bulmak için kâfi geldiğine inanmak. Deney ve müşahedeye istinat etmeyen düşünüş tarzı.

MATERYALİZM : Kâinatı ve hayatı maddenin eseri ve tezahürleri olarak gören hurafeci ve ilim dışı bîr nazariye. Bu sapık inanca güre, kâinat yaratılmıştır, kendi kendine vardır ve ebediyyen var olmakta devam edecektir. Madde, ezelî ve ebedîdir. Kendi kendine, herhangi bir yaratıcıya ve yardıma muhtaç olmaksızın, vardır.

Tabiatıyle bu telâkki, ahiret, öldükten sonra dirilme, melâike, Allah, kitap İnançlarım inkâr eden kâfirâne bir bir telâkkidir. Komünizmin, temelde dayandığı ve hayatın her alanında müesseseler olarak yaşatmaya çalıştığı ma­teryalizm, tarihin hiç bir devrinde Hak ve ilim tarafın­dan tasvip görmemiştir. Bu bakımdan İslâm'ın en eski ve bugün için en tehlikeli bir düşmanıdır.

İMAM MÂVERDÎ : Şafiî fakihlerindendir. Basra ve Bağdad'da senelerce tefsir, fıkıh, uslu fıkıh ve edebiyat okutmuştur. Hicri 364 tarihinde Basra'da doğmuş, 450 se­nesinde Bağdad'da vefat etmiştir, eserlerinin en mühimle­ri şunlardır: «Tefsir», «EI-Hâvi'l-Kebir», «El-lknâ», «Nasi-hatü'l-Mülûk», «Kanûnü'l Vezâre», «El-Ahkâmü's-Sultaniy-ye».

MOLLA HÜSREV : Büyük bir Türk âlimidir. Tokat ci­varındaki Türkmenlerden, «trsak» kabilesindendir. Zama­nın en büyük fakihi idi. Hocası, Burhanüddin Herevî'dir. Edirne'de müderrislik yapmıştır. Fatih Sultan Mehmed'in hürmetini kazanmış, İstanbul'un fethinden sonra Kadı Hı­zır Bey'i müteakip İstanbul kadılığına ve Ayasofya müder­risliğine tayin edilmiştir. Fatih, kendisi İle iftihar eder, ve­zirlerine hitaben «Bakınız bu zat, bu zamanın Ebu Hani-fesidir» derdi. Hanefî olan Molla Hüsrcv heybetli, vakarlı ve mütevazı bir zat idi. Birçok hizmetçileri olduğu halde, çalışma odasında kendi işlerini kendisi görürdü. Kıymetli eserlerinden bazıları : «Haşiye-i Beyzavî», «Haşiye-İ Tel-vih», «Dürer», «Mir'âtü'l-Usûl»dür.

İMAM MUHAMMED : Ebu Adillah b. Hasen eş-Şeyba-nî. İmam Azam'in talebelerinden müçtchid bir zattır. Ay­rıca İmam Mâlik, Evzai, Süfyan Scvrî ve Ebu Yusuf gibi âlimlerden de hadis ve fıkıh okumuştur. İmam Azam'm iç-tihadlarını tamamen zapt ve kaydetmiştir.

Doksandokuz kadar olduğu söylenen eserlerinden en mühimleri şunlardır: «Zahihru'r-Rivaye», «Cürcaniyyat», «Haruniyyat», «El-Asar», «En-Nevadir», «El-Muvatta», «Ki-tabu Usûü'I-Fıkıh»...

İmam Muhammed, hicrî 132 tarihinde Vasıt'ta doğmuş ve 189 senesinde Rey şehrinde vefat etmiştir.


Sevgi.
Sun 20 December 2020, 12:34 am GMT +0200
Esselâmü Aleyküm. Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim.

Bilal2009
Mon 21 December 2020, 12:24 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri ilim öğrenen kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Wed 23 December 2020, 01:02 am GMT +0200
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun paylaşım dan kardeşim...