- Doksanaltıncı Mektup

Adsense kodları


Doksanaltıncı Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Sat 16 January 2010, 01:43 pm GMT +0200
DOKSANALTINCI MEKTUP

Emellerin beldesine benzeyen, Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) torunu Şeyh Muhammed Ma’sum ile Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) bütün torunlarına, zevcesi vefat edince edeb ve utanmasından dolayı kendi ismiyle değil ,her üç oğlu namına Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) yakın olan tabilerinden bir eşin üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) yakın olan tabilerinden bir eşin talebi ve bu talebe cesaret ettiği için kendilerinden özür dilemesi ve özrünmt kabulünün ricası hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Hamd, zatından başka hayatda hiç bir şey kalmayan, mülkünden başka hiç kimsenin. mülkiyeti devam etmeyen Allah’a mahsustur. Salat selam, son peygamberi Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) yolun da giden al ve ashabının üzerine olsun!

Bundan sonra, bu mektub, hor-hakir, efendisinin lütfuna muhtaç nefsinin helakına çalışan kölelerden, gözlerinin nuru, gönüllerimizin meyvesi, belimizin kuvveti, kapısının eşiğiyle iftihahar ve itimad edilen, efendimiz Şeyh Muhammed Ma’süm’a, Allahü teala, razı olduğu en iyi mertebeyi kendisine nasib eylesin; Evvela elini öpmesiyle teberrük eden ayakkabılarının altındaki tozu ile yüzümüzü mesh ederiz, tıryak (panzehir) ilacınna benzer atının nalının, hatta köpeklerinin ayaklarının tozunu gözümüze sürme gibi çekeriz. Sizin ve dergahta bulunanların ayaklarından öperiz. Bu köpeklerine güzel bakışınızı ve duanızın şumulünü rica ederiz. Kendisi ile Seyda Zadelerin daima halka hidayetci ve Sadat-ı kiram nezdinde makbul kimseler olmalarını Allah’tan dileriz.

İkincisi, malumunuz oldruğu üzere validemiz Allah’ın rahmetine nal olup, pederimiz zevcesiz, aile efradımızın ve onlara gelecek misafirleri tedbirini görecek kimse yoktur. Pederimize layık, davarınızın ahırı olan ve ev ahalimize (ailemize) mürid ve bize gelen yardımcı kimselerin birine yarayacak bir zevce kendisine bulamadık. Bundan dolayı, size bu mektubu yazdık. Rahmetli annemize halef olacak birisinin, pederimiz için Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) ailelelerinden bir kadını kendisine zevce olarak te’min etmenizi cenabınızdan rica ederiz. Üstad-ı a’zamı (Kuddise sirruh) sülalesinden birini bize anne olarak bizi minnettar ederseniz, büyük matlüb ve son emelimiz olduğu gibi ne büyük bir nimettir. Ki gönlümüzün yarasına şifa verecek musibetimizin acısını dindirerek, bize rahmetli annemizin aramızdan. kaybolduğunu untturacak, evimizin düzeni eskisi gibi olacaktır. Bize ve bu musibetimize üzülen kimselere bayram ve ferah günü olacaktır. Gerçi validimiz «ben Üstad-ı azamın ailesinden, bana eş olacak zevceye, terbiye ve hürmet bakımından layıkıyla hukukunu eda etmeye takatım yoktur.» diye delil getirdiyse de, lakin Allah’a hamal olsun! Kendisini bu son fikrimize razısını elde ettik ve inşallah Hazretin (Kuddise sirruh) himmeti ile, hukukunun edasına gücün olacaktır, dedik. Sonra şunu huzurunuza arz ediyoruz ki, köpeklerimiz, (biz) sınırlarını aşıp, hadlerinden ziyade olan bir işe el uzatarak, emsallerine yakışmayan bir şey’in istercesine cesarette bulundular. Sınırlarını nasıl tecavüz etmediler ki, toprak nerde, Ülker yıldızı nerde... ikisinin arasında büyük bir mesafe vardır. «Allah, kıymetini bilip de, haddiııi aşmayan kimseye rahmet eylesin!» diye rivayet edilmiştir. Peygaınbere (Sallallahü aleyhi ve sellem) aline ve yanınızda bulunan lıer iki türbe sahiline (El-Şeyh Abdurrahman ile Hazret) ve civarında bulunan türbe sahiblerine sığınarak ve,

«Yerdekilere şefkat edin ki, göktekiler de size merhamet etsinler. (Hakkınızda hayır dua etsinler.) » Hadis-i şerif mucibince onlara merhamet ediniz. Cesarette bulıındukları bu terk-i edeb dolayısıyla, Allahü tealanın,

«Allah, insanları dünyada yaptıkları günahlardan hepsini cezalandıracak olsa, yeryüzünde yürür canlı bırakmazdı.» buyurduğu kavline muvafık olarak onları cezalandırmayın. Ki helak olmasınlar. Akıllı bir kimse ile, deli bir kimsenin elleri arasında gerilen iplik kopmaz.

Ey gönlümüzün sevgilisi hayalimizde bile dolaşmayan bu işe teşebbüs ettik. Çünkü aileee size layık, münasib değiliz. Fakat Üstad-ı azamın ev halkından maksadımıza nail olmamız hakkında halk, ulema, talebe ve halifelerin gördükleri acaib işaretleri, kuvvetli ve sahih rüyaları, bizi bu işe uyarıp, mübaşeretine sebeb oldular. Ki Üstad-ı a’zamın, bizzat ev halkından bu maksadımıza ulaşalım, diye cesarette bulunduk. Hatta mekur işaret ve rüyalardan anlaşıldı ki bu işte bir hikmet olduğu ve terk-i edeb edip de, bunu teklif etmemiz icab etti. Buna nasıl teşebbüs etmiyecektik ki, biri gelip de ben bu durum hakkında bu rüyayı gördüm. Niçin üstadın ev halkına elçi olarak birisini göndermiyorsunuz? Diğer başkası gelir, aynısını söyler ve hakeza...

Artık bu dava için nasıl terk-i edeb etmeyelim. Halkın bu. hususta gördükleri korkunç ve hayretli rüyaları huzurunuza arz etmemiz mümkün değildir.

Kalbimizin esenliği ve sevgilisi Muhammed Ma’şuk’ tan ricamız: Bu mektubu harfen biharfin şerefli pederine okuyup acele olarak cevabını Nusaybinli Molla Hoca vasıtasiyle Hacı Hüseyin’e göndermesidir. Bir ay önce, yine bu şekilde bir mektub gönderdiğimiz halde, bize cevab gelmedi. Cevab gelmediğinin sebebi iyi olması umulur. İşte bunun için arkasından bunu da gönderdik. Hayırlı cevabınızın gelmesini Allahü tealadan rica ederiz. Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!