saniyenur
Fri 15 June 2012, 06:30 pm GMT +0200
8- Doğru, Yanlış, İyi ve Kötünün Nihai Ölçüsü
Kur'an-ı kerim ve, Rasulullah'ın sünneti; neyin doğru ve yapılabilir, neyin yanlış ve yasaklanmış olduğunu tesbit edecek nihaî makamın Allah olduğunu açıkça ortaya koyar: "Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu arayarak, Allah'ın sana helal kıldığını niçin sen kendine haram ediyorsun." (66:1). Ayet-i kerime, kulları için herhangi bir şeyin meşrıi yahut gayri meşru olduğunu belirleme hakkının yalnız ve yalnız Allah'a mahsus olduğunu göstermektedir. O'nun, yaratıkları için helal kıldığını hiç kimse haram yapamaz; ve bir husus O'nun tarafından haram ilan edilmişse hiç kimse O'nun yaratıkları için bunu helâl yapamaz. Koyduğu hüküm değiştirilemez ve fesh edilemez, ancak O'nun izniyle olması müstesna. Konulan hükmü kendi isteğine göre hafifletme veya değiştirme selahiyetine Allah'ın Ra-sulü bile haiz değildir.
Fahşadan, münkerden ve bağyden meneder Öğüt almanız için size böyle öğüt verir." (16-90). Ve bu sayılan vasıflar Allah'a ve Rasu-lü'ne inanan bütün müslümanların genel Özellikleridir. "Onlar ki kendilerini yeryüzünde iktidar sahibi kıldığımızda, namazı dosdoğru kılarlar, işleri kendi aralarında şûra iledir, kendilerine verdiğimiz rızıktan infâk ederler." (22: 41). Allah'ın elçileri yeryüzünde adalet ve ma'rufu oluşturmakla görevlendirilmişlerdir. "Andolsun, biz elçilerimizi apaçık burhanlarla gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye; onlarla birlikte Kitabı ve mizanı indirdik." (57: 25). Allah'ın son peygamberi ve rasulü Muhammed da aynı evrensel adalet prensibini izlemekle emrolunmuştur: "Bundan dolayı sen (tevhide) çağır ve emrolunduğun gibi doğru ol, onların heveslerine uyma ve şöyle söyle: 'Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım, aranızda adaletle hükmetmek ile emrolundum!.."1 (42:15).