- Dizüstü yalnızlık

Adsense kodları


Dizüstü yalnızlık

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 6 July 2010, 10:06 am GMT +0200
Dizüstü "Yalnızlık"




"Daha kaç bahar süründürür ardındaki bu vefa!"


Arsız bir yalnızlığın kollarındasın Aradığın bir şey var Ama çağında bulamazsın Geçmişin ömrünü yoklamalısın!

Sevgiyi “gül” dalında besleyip, gönül bahçelerinde büyütenler, senin ecdatların! Yürüdüğün toprakta, evladını bırakıp, imanla ilerleyenlerin!

Sevgiyi hayatlarımızdan sonsuza dek yok etmek üzere paylaşmış üç cani! Uyanmasını bilmiyorsan, uyananlara karışma!

Boşuna verilmedi canlar Bu topraklar uğrunda harcanan ne çok sevdalı var! Ölmek için sebep aramadı onlar! Sen hangi yüzle hüzünlü İstanbul’u ağlatacak kadar küfre bulaşırsın!

İmansızı alnından öpen rahip, çarmıha gerilen kaç İsa’ya yol verir! Ki Meryem’i tapınılacak hale getirir! Ey karanlığın bağrında, kuyularda iman çocuğunu büyüten YUSUF! Çağımıza gönder evlatlarını İffetsizlik kuşattı dört bir yanımızı Haykırır geceler ölümü arzulayarak…

Korkuyorum, güneşin dürülüp cehennemde beni beklemesinden korkuyorum! Ve bu yüzden geceyi giyiniyorum…

Akbabaların leş yediğini bilirdik Etlerimizi geçip, ruhumuzu kemiren senin nefsin! Uyan Ey İbrahim! Babanın tapındığı putları kırma vakti geldi Kalk geçmişten, ayaklansın Süleyman’ın emrindeki cinler… Ağlaşacak yer bulamasın melekler!

Hani söz vermiştik Allah’a doğmadan evvel! Sözlerimize inançsızlık damgasını vuran akılsız, kendini Firavun mu sanır! Sonu ölüme varan kapı, dirilişin aynası yalan mı?

Şerefiyle taşıyacağı yerde toprak kanını, kahroluyor ve kansere yenildi şimdi bütün evlatlar! Ey İsmail’in Anası! İki tepe arası, nasıl da umutsuzluğu, susuzluğu, zemzeme döndürdüyse gel! Dünyalığa taht kurduran, ahiretliğimizi yok etmeye çalışan bir kudurgan!

Şimdi Muhammedi yüreklere sarılıp dayansam, varlığımı siler mi yokluk hânesi Yüreğine taş basan milleti kim delirtti! Çağın en ahlaksız, en dayanılmaz ve kıvranan acılarıyla dolu sahnesi, oyuncuları ürkütmez oldu! Bir Mevlâna’yı anlayamıyorsam yazıklar olsun bize, heyhat! Döndükçe dünyayı sallıyor gönlü, heyhat!

Damarlarımda taşıdığım evlat ruhu, yakın zamanda “evlatlık” ruhsuzluğuna dönüşecek! Çöle gidiyoruz bin bir yokluktaki sır ile… Çözmeye çalıştıkça özümden sökülüyor yaralarım! Kanayacak sebep arıyorlardı! Bırakın ölüyorum…

Sen! Şanlı orduların, vatan âşıklarının tek vârisi Elindeki yarım şerefle nereye? Dön! Özüne dön! Yunus ol, hayatına dön! Kimliğine dön! Mevlâna ol, dön! Dünyayı döndür, âlem dönsün, sen dön! Yeter ki dön!

Alnımızda taşıdığımız kara leke silinsin Sır perdesi, kaybolan edeple yenilensin Nesiller gelsin, nesiller gitsin Ama yitmesin! Senden sonra dönsün dünya… Varlığına, aslına, tek olan RAHMAN’ına…

Uyan Ey Muhammedi Cebrail, kanatlarını başımıza gerdi Dayanamayacağını bildiğin halde, çocukları öldürme! Kalk, sen de koş Ardında düşürdüğün çocukları bilme Gençliğinin yitirmeye dokunamadığı suçlarını, ilerlerken dök… Sen yürü! Sen dön! Ama unutma, önce UYAN!





Sevde Y

Hayâ- A'râf