hafiza aise
Mon 10 October 2011, 10:06 am GMT +0200
DİZİ TUTKUNLARI DİKKAT!
Mart 2009 42.SAYI
Diziler bize neler etti? Bu ayki kapak dosyamızda bu sorunun cevabını arıyoruz. Bizden çaldığı kıymetli zamanlar bir tarafa, toplumsal ve manevi değerlerin en ufak bir kaygısının güdülmediği yapımlar hayatımızdan çok şey götürüyor. Dikkat ederseniz bundan on sene evvelinde gördüğümüzde “Böyle şey olur mu?” diyerek tepki verdiğimiz pek çok durumu şimdiki dizilerde gayet normal bir şeymiş gibi takip ediyoruz. Öyle ki bize ait değerleri âdeta hiçe sayan karakterlerin gayri ahlâkî tutum ve davranışlarına kendimizce açıklamalar getirerek “Haklı ama, ne yapsın?” bile dediğimiz oluyor.
Televizyon dünyasından isimlerle yaptığımız röportajlar neden bu durumda olduğumuzu açıklıyor. Toplumsal kaygıdan ziyade sadece reyting ve para kazanma amacıyla yapılan işlerde haliyle insanımızın nasıl etkilendiği sorgulanmıyor. Amaç para olunca da reytinge giden her yol mubah sayılıyor. Tüm bunların üzerine işin mutfağında olan senarist ve yapımcıların bize ait olmayan, daha çok batılı yaklaşımları da yapılan işin niteliğini baştan belirliyor. Neticede adı Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet olsa da kimliği yabancı olan kahramanların bize yabancı hayatlarını, abes öykülerini izliyoruz. Sadece izlemekle kalsak iyi, uzun vadede hayatımızda yer ettiğini, normalleştiğini de görüyoruz. Mart sayımızın kapak dosyasında işlediğimiz bu konuyu okumalarını özelikle dizi tutkunlarına tavsiye ediyoruz. İzlediklerimizin beyaz camdan hayatımıza nasıl geçtiğini görmek adına önemli bir adım olmasını ümit ediyoruz.
Mart sayımızda siz değerli okuyucularımız için özellikte tavsiye edeceğimiz bir diğer konu da anne baba tutumları köşemizde yer alıyor. Çocuklarımızın manevi eğitimiyle ilgili kaleme alınan yazıda bu konuda başarıya ulaşmış bir annenin tecrübeleri aktarılıyor. Faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Gelecek sayıda görüşmek üzere selametle…
Mevlit Kandili’niz mübarek olsun.
Derya COMBA