ehlidunya
Sun 14 August 2011, 12:00 am GMT +0200
Diyanet İşleri'nden tartışmalara son verecek açıklama
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün "İslam'da teravih namazı yoktur." açıklamasına Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan sert bir cevap geldi.
İnternet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, "Aziz milletimiz bilmelidir ki İslâm'da teravih namazı diye bir namaz vardır. Hz. Peygamber'in (sas) bu namazı yasakladığı iddiası ise akla ziyandır." denildi. Teravih namazını İslâm'ın ciddiyetine ve vakarına yakışmayacak polemiklere malzeme hâline getirmenin herhangi bir dinî hassasiyetle bağdaşmayacağına dikkat çekildi.
Diyanet'in açıklamasında teravih namazının Ramazan gecelerinde kılınan bir namaz olduğu ve bu namazı Hz. Peygamber'in (sas) bizzat kendisi kıldığı vurgulanarak, "O'nun (sas) kıldığını gören sahabiler de Medine Mescidi'nde bu namazı kılmışlardır. Hatta o kadar çok ilgi göstermişlerdir ki, Sevgili Peygamberimiz bu namazın onlara farz kılınmasından yahut onlar tarafından farz telâkki edilmesinden kaygı duyduğu için bilahare bu namazı mescitte değil, evinde kılmayı tercih etmiştir. Ramazan orucunu samimiyetle tutan, gece ibadetini de içtenlikle yerine getirenlerin bağışlanacağı müjdesini vermiştir. Müslümanların Übey b. Kâ'b'ın arkasında bu namazı kıldıklarını öğrenince de memnuniyetini dile getirmiştir." denildi.
Açıklamada, teravih namazının yasaklanması iddiası akla ziyan olarak nitelenerek şöyle denildi: "Hz. Peygamber'in (sas) vefatının ardından Hz. Ebubekir devrinde ve Hz. Ömer devrinin ilk iki senesinde Ramazanlarda bu namazı ya evlerinde yahut Medine mescidinde tek başlarına veya kıraatini beğendikleri bir kimsenin arkasında ayrı ayrı cemaatler halinde kılmaya devam etmişlerdir. Bu devamlılık da göstermektedir ki, teravih namazının yasaklanması diye bir şey asla söz konusu değildir."
Teravih namazının İslâm tarihi boyunca bütün İslâm diyarlarında hep kılınageldiği istisna olarak konuya mezhepsel ve ideolojik bir taassupla yaklaşan Fatımî sultanlarının kılmadığı belirtildi. Açıklamanın sonunda ise şu görüşlere yer verildi:
"Hz. Peygamber'in (sas) ibadet hayatındaki eşsiz rehberliğini, nebevî uygulamaları yaşayarak aktaran sahabenin ittifakını, fıkıh mezheplerini ve on beş asırlık İslâm âlimlerinin icmaını ve daha da önemlisi asırlardır Ramazan'ı hayat veren bir medeniyete dönüştürmeyi başarmış Müslümanların ve aziz milletimizin on beş asırlık uygulama ve birikimini, kültür ve geleneğini dikkate almadan yapılan bu yersiz açıklama ve iddialar asla maşeri vicdanlarda yer bulmayacaktır.
ZAMAN
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün "İslam'da teravih namazı yoktur." açıklamasına Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan sert bir cevap geldi.
İnternet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, "Aziz milletimiz bilmelidir ki İslâm'da teravih namazı diye bir namaz vardır. Hz. Peygamber'in (sas) bu namazı yasakladığı iddiası ise akla ziyandır." denildi. Teravih namazını İslâm'ın ciddiyetine ve vakarına yakışmayacak polemiklere malzeme hâline getirmenin herhangi bir dinî hassasiyetle bağdaşmayacağına dikkat çekildi.
Diyanet'in açıklamasında teravih namazının Ramazan gecelerinde kılınan bir namaz olduğu ve bu namazı Hz. Peygamber'in (sas) bizzat kendisi kıldığı vurgulanarak, "O'nun (sas) kıldığını gören sahabiler de Medine Mescidi'nde bu namazı kılmışlardır. Hatta o kadar çok ilgi göstermişlerdir ki, Sevgili Peygamberimiz bu namazın onlara farz kılınmasından yahut onlar tarafından farz telâkki edilmesinden kaygı duyduğu için bilahare bu namazı mescitte değil, evinde kılmayı tercih etmiştir. Ramazan orucunu samimiyetle tutan, gece ibadetini de içtenlikle yerine getirenlerin bağışlanacağı müjdesini vermiştir. Müslümanların Übey b. Kâ'b'ın arkasında bu namazı kıldıklarını öğrenince de memnuniyetini dile getirmiştir." denildi.
Açıklamada, teravih namazının yasaklanması iddiası akla ziyan olarak nitelenerek şöyle denildi: "Hz. Peygamber'in (sas) vefatının ardından Hz. Ebubekir devrinde ve Hz. Ömer devrinin ilk iki senesinde Ramazanlarda bu namazı ya evlerinde yahut Medine mescidinde tek başlarına veya kıraatini beğendikleri bir kimsenin arkasında ayrı ayrı cemaatler halinde kılmaya devam etmişlerdir. Bu devamlılık da göstermektedir ki, teravih namazının yasaklanması diye bir şey asla söz konusu değildir."
Teravih namazının İslâm tarihi boyunca bütün İslâm diyarlarında hep kılınageldiği istisna olarak konuya mezhepsel ve ideolojik bir taassupla yaklaşan Fatımî sultanlarının kılmadığı belirtildi. Açıklamanın sonunda ise şu görüşlere yer verildi:
"Hz. Peygamber'in (sas) ibadet hayatındaki eşsiz rehberliğini, nebevî uygulamaları yaşayarak aktaran sahabenin ittifakını, fıkıh mezheplerini ve on beş asırlık İslâm âlimlerinin icmaını ve daha da önemlisi asırlardır Ramazan'ı hayat veren bir medeniyete dönüştürmeyi başarmış Müslümanların ve aziz milletimizin on beş asırlık uygulama ve birikimini, kültür ve geleneğini dikkate almadan yapılan bu yersiz açıklama ve iddialar asla maşeri vicdanlarda yer bulmayacaktır.
ZAMAN