- Diyanet İşleri Başkanı İlâhiyat Dekanları Toplantısında

Adsense kodları


Diyanet İşleri Başkanı İlâhiyat Dekanları Toplantısında

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Fri 6 April 2012, 06:07 pm GMT +0200
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “İlâhiyat Dekanları Toplantısı”na katıldı



Tarih: 06.04.2012
“Türkiye Buluşmaları” kapsamında Diyarbakır’da bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ‘İlahiyat Fakülteleri Dekanları Toplantısı’na katıldı.

Toplantıda, “Türkiye’de sosyal barışın tesisinde din eğitim ve öğretiminin yeri ve İlâhiyat Fakültelerinin rolü” konulu bir konuşma yapan Başkan Görmez, “Bu ülkede bir vatandaş olarak yaşayabilmek için bile asgari din kültürüne sahip olmak gerekiyor.” dedi.

Ülkemizde İlâhiyat Fakültelerinin sayısının artmasının son derece önemli olduğunu kaydeden Başkan Görmez, bilimleri, dünya ve ahiret ilimleri ya da din bilimleri ve fen bilimleri diye ikiye ayırmanın, İslâm tarihinin en büyük kırılma noktası olduğunu söyledi.

Başkan Görmez, şöyle konuştu:

Üniversiteler farklı branşlardan bilgilerin aktığı bir bilgi havuzundan ibarettir. Camia dediğimiz şey, odur zaten. Fakültelerden bilgiler üretilecek, havuza akacak.  Felsefe, matematikle buluşacak. Kimya, tıpla buluşacak. Bilim ve üniversite tarihinde bu bilgi havuzu, hiçbir zaman İlâhiyatsız düşünülmemiştir. Ancak modern zamanlarda bu denenmiş ve hocalar, ‘bilgi havuzu ilahiyat bilgisi olmadan dolabilir mi?’ demişlerdir. Ama bu, olmamıştır ve olamaz da. İlâhiyat bilgisinin olmadığı, İlâhiyat bilgisine hiç sahip olmayan bir akademisyenin nasıl bir sosyolog olabileceğini şahsen merak ediyorum. Çünkü insanlığın ve bu toprakların tarihinde dinin ne kadar önemli olduğunu ve medeniyeti inşa eden en büyük dinamiğin dine ait olduğunu hepimiz biliyoruz. Felsefe, İlâhiyatsız, teolojisiz olmamıştır. Bilimleri ikiye ayırmak, dünya ilimleri ve ahiret ilimleri ya da din bilimleri ve fen bilimleri diye ikiye ayırmak, İslâm tarihinin de en büyük kırılma noktasıdır. Hâlbuki bu bilimlerin hepsinin bir arada olmasıyla daha kapsamlı düşünen insanların ortaya çıkması sağlanabilir.”

Toplantının Diyarbakır’da olması zenginlik

İlâhiyat Fakültesi dekanlarının bu kadar önemli bir konuyu peygamberler ve sahabe şehri Diyarbakır’da konuşmak üzere toplanmış olmasının ülkemiz adına büyük bir zenginlik olduğunu da kaydeden Başkan Görmez,  dünyada din eğitiminin Türkiye kadar çok tartışıldığı başka bir ülke olmadığını vurguladı.

“Biz ülke olarak, millet olarak din eğitiminin eksikliğini bizzat yaşamış bir milletiz.” diye konuşan Başkan Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:   “15-20 yıl din eğitimi olmadan yolumuza devam etmişiz. Ancak 45’li yıllara gelindiğinde yine millet olarak bu şekilde yolumuza devam etmenin mümkün olmadığına karar vermişiz.”

Asgari din kültürüne sahip olmayan bir insanın bu ülkenin İstiklâl Marşı’nı dahi anlamasının mümkün olmadığını kaydeden Başkan Görmez, şöyle devam etti: “Asgari din eğitimine sahip olmayan bir insanın bu topraklarda bu toplumun türkülerini bile anlaması mümkün değildir. Bu kimse, Âşık Veysel’in türkülerini, Yunus Emre’nin beyitlerini şerh edemez. Böyle bir insanın, Mevlânâ’nın hiçbir hikâyesini günümüze taşıyabilmesi mümkün değil. Dahası asgari din kültürüne sahip olmayan bir insanın, bu ülkenin İstiklâl Marşı’nı anlaması dahi mümkün değildir. Bu ülkede bir vatandaş olarak yaşayabilmek için bile asgari din kültürüne sahip olmak gerekiyor.  Ezan nedir, bayrak nedir, vatan nedir? Bunları bilmek için bile asgari din kültürüne sahip olmak gerekir.”

Her şeye rağmen Türkiye’de İlâhiyat eğitiminin çok önemli bir noktaya geldiğini belirten Başkan Görmez, Batı’da ortaya çıkan ve her geçen gün tırmanan İslamofobia’nın önüne geçebilmek için de yüksek bir din eğitimine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Başkan Görmez, şöyle konuştu: “Benim dünyadaki İslâm Fakülteleri ile kıyaslamalarda yaptığım bir tasnif var. “Hüküm” ve “hikmet” kelimeleri, aynı kökten iki kavramdır. İslâm dünyasında İslâm İlâhiyatı konusunda bilgi üreten üniversitelerin bilgi ve birikimlerini daha çok “hüküm” kavramı etrafında dolaştırdığına şahit oluyoruz. Ama bizim ülkemizdeki İlâhiyat Fakültelerinin daha çok “hikmet” kavramı etrafında birleştiğini ve daha sorgulayıcı bir yapıda olduğunu görüyoruz. Bir açıdan bu da mutluluk nedeni sayılabilir.”

“Batı’da İslâm, bir korku dinine dönüştü. İslamofobia kasıp kavuruyor her yanı. İslamofobia batıdan doğuya ithal ediliyor. Bunun önüne geçmek için çok yüksek bir din eğitimine ihtiyaç var. İslâm dünyası, küçük mensubiyetlerini kimliğe dönüştürerek büyük mensubiyetlerinin önüne geçirmesinin zararlarını yaşıyor. Bütün bunların nedeni, cehalet.”

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, son günlerde Avrupa kamuoyunda geniş yankı uyandıran Suudi Arabistan Baş Müftüsü Şeyh Abdül Aziz Bin Abdullah’ın Arap Yarımadası’ndaki tüm kiliselerin yıkılması gerektiği yolundaki açıklamalarını da eleştirerek, açıklamanın İslamofobiayı körüklemekten başka bir işe yaramayacağını söyledi.

Başkan Görmez, şöyle konuştu:

“Bir dost ve kardeş ülkenin en yetkili din adamı açıklama yapıyor. Diyor ki, Arabistan yarımadasında iki dinin bulunması asla kabul edilemez. O yüzden bütün kiliselerin ve başka dinlere ait mabetlerin yıkılması gerekir. Türkiye’de bunun üzerinde durulmadı ama biz takip ediyoruz. Avrupa’daki bütün dini kurumlar bunu konuşuyor. Kiliseler bunu tartışıyor. Bu açıklama, İslamofobiayı körüklemekten başka bir işe yaramaz. Bu açıklamayı yapan kişi, başka dinlerin mabetlerini yıkmayı yasaklayan bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu bilmez mi?

Toplantıya, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük ve Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş’ın yanı sıra YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Yürütme Kurulu üyeleri ve MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Aycan ve çeşitli üniversitelerin İlahiyat Fakültesi dekanları da katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, toplantının ardından Dicle Üniversitesi Camii’ne geçerek Cuma namazını kıldırdı. Başkan Görmez, cemaate “kardeşlik” konulu bir hutbe irad etti.