- Diyalog Üzerindeki Kuşkular

Adsense kodları


Diyalog Üzerindeki Kuşkular

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ayten
Sat 6 November 2010, 12:32 am GMT +0200
7- Diyalog Üzerindeki Kuşkular

Diyaloga çeşitli Hıristiyan mezheplerinin sahip çıkması, müslümanları ve diğer din mensuplarım memnun etmekle birlikte bazı endişe ve şüpheleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle Katolik Kilisesi'nin tarihte diyalog kurduğu Hıristiyan Cemaatlarından bir süre sonra Katolikliği kabul etmelerini istemesi, Süryani, Ermeni ve Kıpti Kiliselerinin bölünme ve zayıflamalarına sebep olması, tarihin tekrar edip etmeyeceği endişesini beraberinde getirmektedir. Modern bir anlayış kazanan “Misyonerlik” faaliyetlerinde “Diyalogun” yeni bir yöntem olup olmadığı şüphesini gündeme getirmektedir. Bunun birkaç sebebi vardır:

1- Diyalogun temelini oluşturan II. Vatikan Konsili “Müslümanları” bir realite olarak kabul etmekle birlikte, İslam'ı hak dinler arasında görmekten çekinmiş, İslam'ın Hıristiyanlığa, Hz.İsa'ya ve İncil'e yaklaşımına eşit olabilecek bir adım atamamıştır. Hz.Muhammed'in peygamberliğini kabul etmediği gibi, Kur'an'ın vahiy kaynaklı oluşunu da kabul etmemiştir. İslam'ın İsa'ya, Yahya'ya, Meryem'e ve Hıristiyanlığa gösterdiği hoş görü, sevgi ve saygıyı henüz İslam'a gösterememiştir. Bu da Kiliselerin İslam'a bakış açıları ve Misyon faaliyetlerinde yeterli bir yumuşama eğilimi bulunmadığı; Müslümanlara daha sempatik görünerek, savunma engellerini aşmada yeni bir vasıta ve metot olabileceği izlenimini vermektedir. Bunu İslamo-Christiana dergisindeki bir makale  “Burada söz konusu 'diyalog1 misyonerliğe bir alternatif değil, bizzat şartlara uygun misyonerliktir” [582] diyerek, hedefe açıklık kazandırmakta, en azından diyalog çağrısında bulunanların bir kısmının gerçek düşüncesini yansıtmaktadır. Yine başka yorumlar da II.Vatikan Konsili'nden sonra Katolik Kilisesinin Misyon yolu olarak “Diyalog” yöntemini seçtiği belirtilmektedir. [583]

Ortodoks Kilisesi de “Diyalog”u başlatmış olmasına rağmen, başta Yunanistan ve Sırbistan'ın Müslümanlara sürdürdükleri baskıları azaltmamaları, geleneksel tutumlarında yeterli bir yumşama olmadığını göstermektedir. Bu tür fiili örnekler ilgililerin dİyalogtaki samimiyetinde kuşkular uyandırmaktadır.

2- Diyalog konusunda Kiliselerin görevlendirdiği kişilerin, aktif misyon uzmanı oluşları, Diyalogun “Yeni bir Misyon metodu” olabileceği şüphesini de beraberinde getirmektedir. Nitekim Vatikan'ın Türkiye'de bulunan tarihi kilise ve arazilerin    mülkiyetini kuvvetlendirmektedir. [584]

Vatikan'a devrini istemesi, olumsuz şüpheleri Bütün bu kuşkulara rağmen, Hıristiyan yöneticilerin bu yönde olumlu adımlar atmaları, yetersiz de olsa, gelecek için ümit vermektedir. Kökünde insanî ve ahlâkî değerler taşıdığı da hissedilmektedir. En azından dinlerarası soğukluğu giderici, aktif düşmanlık etkenlerini frenleyici olması bakımından olumlu bir adım olarak görülmektedir. Nitekim bu tarihlerden sonra Batı da İslâm hakkında yazılan kitaplarda eskiye göre daha olumlu ifadeler kullanıldığı dikkati çekmektedir. İftira ve yıkıcı yorumlar yerlerini Müslümanları tasvire, İslam'ı Müslümanların anladıkları şekliyle anlatmaya yönelmektedir ki, sayıları az da olsa, bunları olumlu gelişmeler olarak görmemek mümkün değildir.