- Diyabetin habercisi gizli şekere dikkat !

Adsense kodları


Diyabetin habercisi gizli şekere dikkat !

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafizvuslat
Fri 13 November 2009, 01:53 pm GMT +0200


Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksun Ayvaz, tip-2 diyabetin ''gizli şeker'' olarak adlandırılan erken evresinde kan şekeri kontrolünün önemine işaret etti.


Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksun Ayvaz, tip-2 diyabetin ''gizli şeker'' olarak adlandırılan erken evresinde kan şekeri kontrolünün önemine işaret ederek, ''Bu evrede yakalanan kişilere de tıpkı aşikar şeker hastalığında olduğu gibi diyet ve yaşam tarzı değişikliği önerilmeli, gerekiyorsa ilaç tedavisine başlanmalıdır'' dedi.

Ayvaz, Dünya Diyabet Günü nedeniyle AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıp dilinde ''Diabetes Mellitus'' olarak adlandırılan şeker hastalığının tüm dünyada giderek halk sağlığını daha fazla tehdit eder duruma geldiğini söyledi.

2000 yılında dünyadaki diyabetli sayısı 150 milyon civarındayken bu sayının 2025 yılında 300 milyon olmasının öngörüldüğünü anlatan Ayvaz, hızla ilerleyen bu hastalığın tedavisi için bir çok çalışma yürütüldüğünü bildirdi. 

Ayvaz, şunları kaydetti:

''Ancak, ne yazık ki bugün için gerek diyabetlilerin yüzde 5-10'unu oluşturan tip-1 (genç tipi) ve gerekse geri kalan yüzde 90-95'ini oluşturan tip-2 (erişkin tip) diyabetin tamamen tedavi edilip ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak her iki tipin tedavisiyle ilgili yenilikler ve kolaylıklar geliştirilmektedir. Son olarak tip-2 diyabette kullanılmak üzere yeni tedavi ajanları geliştirilmiş ve piyasaya sürülmüştür. Tip-1 için sürekli kan şekeri ölçüm cihazı, insülin pompası ve bunların bir araya getirilmesiyle ilgili çalışmalar sürmektedir.''

Bu gelişmelere rağmen, yanlış yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları, özellikle de obezitenin artmasına bağlı olarak, diyabet hastalığının görülme sıklığının tüm dünyada hızla yükseldiğine dikkati çeken Ayvaz, ''Bu durum, konuyla uğraşan otoritelerin diyabet henüz ortaya çıkmadan, erken evrede tanınıp önlem alınması gerekliliği üzerine yoğunlaşmalarına neden oldu. Bu nedenle Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) 2009-2013'ü yılları arasındaki 5 yılı diyabet eğitimine ve önlenmesine ayırdı'' diye konuştu.

Ailesinde tip-2 diyabetli bulunan kişilerin, özellikle de kilo fazlası, yüksek tansiyon ve kan yağları yüksek olanların 30 yaşından sonra diyabet açısından daha yakın takip edilmesi gereğini ifade eden Ayvaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bakılan açlık kan şekerinin bugün için kabul edilen üst sınır olan 100 mg/dL civarlarında çıkması halinde, konunun ciddiye alınarak şeker yükleme testi ile tanıya gidilmesi, erken önlem alınmasına imkan sağlar. Tip-2 diyabetin erken evresi 'gizli şeker' (prediyabet) olarak adlandırılır. Bu evrede ya sadece açlık kan şekeri ya da yemek sonrası 2. saatte bakılan tokluk kan şekeri veya her ikisi de normalin üzerindedir. Bu evrede yakalanan kişilere de tıpkı aşikar şeker hastalığında olduğu gibi diyet ve yaşam tarzı değişikliği önerilmeli, gerekiyorsa ilaç tedavisine başlanmalıdır. Bu şekilde hastalığın aşikar şeker hastalığına ilerlemesi yavaşlatılıp durdurulabilir, hatta normale geri döndürülebilir.''

Ayvaz, yakınlarında tip-1 diyabet bulunanların da hastalığın başlangıç döneminde pankreastaki beta hücrelerinin yıkımını gösteren Glutamik Asid Dekarboksilaza (GAD) antikoruna bakılıp erken dönemde müdahale şansının yakalanabileceğini anlattı.

Bu kadar hızla yayılan bu hastalık için kişisel takip ve tedavinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Ayvaz, ''Eğitim ve yaşam tarzında değişikliklerle bu yayılmanın yavaşlatılması mümkündür, ancak bunun bir devlet politikası haline getirilmesi gerekir. Bu alanda ülkemizde birçok adım atılmış olması sevindirici'' şeklinde konuştu.


AA