Eslemnur
Tue 28 September 2010, 09:14 am GMT +0200
Dirayet (Görgü)'nün Hakikati
Hadis-i Şerifler okunurken, rivayetlerin yanı başında dirayet (görgü) den de bahis geçer. Muhterem mektup yazarı, bu hususa da temas etmiştir. Bu mevzu muttafakun aleyh bir şeydir. "Dirayet" (Görgü) mefhumunda usul ve husus noktalarından, muhaddisler ve fukahânın arasında ihtilaflar olmakla beraber, bu kelimenin mefhumunda, hemen hemen ihtilâf yoktur. Bu ıstılah, Sahabiler devrinden günümüze kadar süregelmiş ve kullanılmıştır. Elbette ki, bu hususta da şu meseleyi gözönünde bulundurmak isteriz ki — ben de ümid ediyorum ki, benimle muhterem mektup yazan arasında da bu ıstılahın mefhumunda bir ihtilaf olmasın — dirayet o kimseler için kabul edilir ki, onlar Kur'an-ı Kerim, Hadis-i Şerif ve İslâmî fıkıh mütalâası ve incelemesinde ömürlerinin büyük bir kısmını harcamış olsunlar. Uzun ve çetin tecrübelere girişip tecrübe kazansınlar. Basirete ve tahkike erişsinler. İslâmi düşünce nizamı ve çalışma ölçüsünün nazariyelerinde yetkinlik elde etsinler. Ancak İslâmî usul ve kaideler hususunda söz sahibi olacak ilim erbabını bu saydığımız vasıflar içinde kabul edebiliriz. Aksi, takdirde başka Ölçülere itibar edemeyiz. Şüphesiz ki, aklî delillerin üzerinde durmak için de bizi herhangi bir şey, alıkoyamaz. Ve kimsenin, de dilini tutamayız. Fakat ne olursa olsun, İslâmî ilimlerde bilgisiz bulunan kimseler, hoşlarına giden bir Hadisi kabul eder, hoşlarına gitmeyen diğer bir Hadisi de reddederlerse, bu da bizim için ölçü olamaz. Yahut da İslamdan başka herhangi bir gayrı - islâmî fikir nizamı ile ve gayrı - islâmî düşünce ile terbiye görmüş olan zevatı kiramdan biri, kalkıp da gayrı - İslâmî Ölçü ile Hadislerin üzerinde durup bunların bazılarını red ve bazılarını da kabul ederse, biz yine böyle bir ölçüyü dikkate alamayız. Müslüman milleti için, ne onların dirayetleri (görgüleri) kabul edilecek bir şey olur ne de bu milletin toplumsal ruhunda, böyle şeylerle işleri aklen çözümlemek doğru olur. İslâmın şaşmaz ölçüsüne göre, İslâm terbiyesi görmüş bulunan akıl ile İslâma ait karekterin ahenkli olması Şarttır. Gayrı islâmî akıl ve yabancı karekter ile ve yabancı usûl ile terbiye görmüş olanların bu daire içinde herhangi bir hizmet yerine getirmesi mümkün değildir.