- Dinler Arası Diyolog

Adsense kodları


Dinler Arası Diyolog

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ayten
Sat 6 November 2010, 12:23 am GMT +0200
DİNLER ARASI DİYALOG


Tarihteki ve günümüzdeki dinler ve mezhepler arası savaşlar insanlığın kalplerini sızlatan görüntülerdir. İnsanlar yalnız yaratıcılarına karşı sorumlu olmaları gerekirken, bazı insanların veya grupların kendi doğrularını başkalarına Allah adına zorla kabul ettirmeğe çalışmaları, küçülen dünyamızda büyük huzursuzluklara yol açmaktadır. Sosyal ilişkilerin siklaştığı günümüzde, insanlık dışı acıların tekrar tekrar yaşanmaması için, manevî liderlerin aralarındaki farklılıkları ve sorunları karşılıklı görüşme ve anlayışlarla çözümlemeye çalışmaları doğal bir davranıştır. İslamın temelinde ki, “Dinde zorlama yoktur” ilkesi de bu doğrultudaki çalışmaları desteklemektedir. Dİnlerarası karşılıklı hoşgörü ve anlayışı geliştirme çalışmaları günümüzde “Dinlerarası Diyalog” ismi altında sürdürülmektedir.

Diyalogun sözlük anlamı, iki veya daha fazla kişinin sorunlarını karşılıklı görüşüp, konuşmasıdır. Dİnlerarası Diyalog da, dinleri temsil eden cemaatların aralarındaki sorunları temsilcileri vasıtasıyla karşılıklı görüşüp konuşmaları, çözüme ulaştırma eğilim ve gayretleridir. Başka bir anlatımla, benzer tür malları üreten ve pazarlayan firmaların, mallarını pazarlarken, birbirleriyle kavga etmeden, birbirleri aleyhine propaganda yapmadan, mallarını özelliklerini tanıtarak, satışlarını artırmaya çalıştıkları, aralarında çıkan sorunları karşılıklı görüşme ve uzlaşmalarla çözümledikleri gibi, dini cemaatların da kendilerini çeşitli yöntemlerle birbirlerine anlatmaları, kendilerini tanıtmaları, taraftar kazanma, cemaatlarını genişletme eğilimlerinde bulunmaları esnasında birbirlerini kötülemeden, düşmanca ve kışkırtıcı tavırlar içine girmeden, karşılıklı konuşmalarla birbirlerini anlama, aralarındaki anlaşmazlıkları çözümleme çalışmalarıdır.

Çünkü binlerce yıl süren tarih tablosuna baktığımızda, dinler ve inançlar arası sıcak ve soğuk kavgaların insanlığa felaketler ve acılar, nefret ve kin dışında bir şey getirmediği şuuru her geçen gün biraz daha kuvvetlenmektedir. En büyük etken de birbirlerini tanımamalarıdır. Küçülen dünyamızda insanların dostça ve barış içinde yaşayabilme yollarının başında birbirlerini yeterince tanımaları, diyalog halinde olmaları ihtiyacı kendini göstermektedir. Aynı odada yaşasa dahi, birbirleriyle konuşmayan iki kışının birbirlerini tanımaları, dost olmaları beklenemez. İnsanlar karşılıklı konuşmalarla birbirlerinin duygu ve düşüncelerini anladıkları derecede, aralarında gönül köprüleri kurulur. Ortak sorunlarını birlikte çözme eğilimleri belirir. İnanç ve vicdana bağlı ahlaki değerleri, yıkıcı akımlara karşı daha güçlü koruyabilmek için, gençliğin daha iyi yetişmesine katkıda bulunabilmek için, inanan insanların el birliği yapmasına ihtiyaç vardır. Eğer dinler iyiliği, ahlakı, güzelliği, refahı, adaleti tavsiye ediyorlarsa, aynı gayede bir araya gelip güç birliği yapmalarından, sorunlarına birlikte çözüm yolları aramaktan daha tabii ne olabilir?

Diyalog çalışmaları önce Hıristiyan mezhepleri arasındaki anlaşmazlıkları karşılıklı görüşmelerle çözüme götürmek şeklinde başlamıştır. Daha sonra bu deneyimlerden elde edilen olumlu sonuçlardan hareketle, inanan insanlar olarak Hıristiyan clmayan dinlere karşı da karşılıklı anlayış ve görüşmelerle ortak çözümler üretmek girişimlerinde bulunmuşlardır. İnsanlar arasında inanç kavgalarına son vermek, ayrı dinler ve inançlardaki fertlerin, toplumların yan yana barış ve dostluk içinde yaşamalarının yollarını aramaya başlanmıştır.

Diyalogun yöntem ve sınırları konusundaki araştırma ve çalışmalar, çeşitli dinlere mensup ilim adamları ve din görevlileri tarafından sürdürülmektedir. Tarihçesi çok yenidir. 1964. Vatikan Konsili'nden sonra söz edilmeye başlanmıştır. Bazı olumlu ilerlemelerin de kaydedildiği söylenebilir. Örneğin son zamanlarda Batılı İslam uzmanlarının İslâmiyet hakkında yazdıkları kitaplarda, önceleri olduğu gibi, İslâmı çarpıtmak, yanlış anlatmak ve kötülemek için bahaneler aramak yerine, Müslümanların inanç ve tasavvurlarını tasvir etmek, inananları oldukları gibi yansıtmak, anlatmak eğilimleri kendini göstermektedir. Objektiflik oranında eskiye göre bazı olumlu ilerlemeler de göze çarpmaktadır.

Diyalog düşüncesinin ortaya çıkmasında İkinci Dünya savaşı sonrası ortaya çıkan İnsan hakları, din ve vicdan özgürlüğü kavramları aki gelişmelerin olumlu etkileri yanında, dünyada gelişen ulaşım ve haberleşme vasıtalarının, turizmin değişik inançtaki insanları yanyana getirmesi, Avrupa'da ki Türk İşçileri örneğinde olduğu gibi çeşitli göçlerle bir araya gelen insanların ve okullarda aynî sınıfta öğrenim gören farklı dinlere mensup öğrencilerin birbirlerini tanıma eğilimleri, aynı fabrikada çalışan işçiierin karşılıklı insancıl ilişkileri, işçi ve öğrenci akımları, farklı din mensupları arasındaki evlilik sayılarının artması, ticarî, askerî, dinî ve kültürel ilişkilerin yoğunlaşması, diyalog düşüncesinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bu ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi, karşılıklı hoşgörü ve iyi niyet esaslarına bağlıdır. Hemen her dinin hakimiyet alanında, diğer din mensuplarının olduğu gibi, İslam'ın hakim olduğu bölgelerde Hıristiyan azınlık cemaatlar ve Hıristiyanlığın hakim olduğu bölgelerde de Müslüman azınlık cemaatler bulunmaktadır. Aynı sokakta komşuluk ilişkileri içinde olan bu ayrı din mensuplarının birbirlerini anlamaları, iyi İlişkiler ve barış içinde yaşamalarını zorunlu kılmaktadır.