sumeyye
Thu 1 November 2012, 06:45 pm GMT +0200
"Din, Yalnızca Allah'a Ve Yalnızca Meşru Şekilde İbadet Etmektir"
Bu ilke, dinin özüdür.
İslâm'a girişin temeli olan kelîme-i şehâdetin gerçekleştirilmesi de bu şekilde mümkün olur. Çünkü, "Allah'tan başka tanrı yoktur" demek, ilâhlığın yalnızca Allah'a ait kılınması demektir. "Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir" demek, onun her haber verdiğini kabul etmek ve her emrettiğinde de ona itaat etmek demektir.
Yüce Allah, kendisine ibadet etmekte kimseyi ortak koşmamayı emretmiş,[31] karşı davranışı şirk olarak adlandırmıştır.[32]
Allah'a ibadet de yalnızca meşru şekilde yapılır. Yüce Allah inanç, ibadet ve haram/helâl, konularındaki davranış esaslarını Kur'ân'da açıklamış, elçisi de söz ve fiillerinde bunları uygulamış ve yorumlamıştır. İşte bütün bu açıklama, uygulama ve yorumlar, ibadetin esasını meydana getirir. Bunlara bağlanma ve onları yerine getirme, gerçek dindarlıktır, bunlardan ayrılma Allah'ın dininden sapma ve bid'ate yönelme demektir.
İbadetin meşrû/sahih şekilde yapılması iki şartla gerçekleşir:
1- Allah'ın meşru kıldığına ve peygamberlerin emir ve yasaklamak, helal ve haram kılmak suretiyle çağırdığına bağlanma. İşte bu, Allah'a itaat ve O'na boyun eğmek demektir. Allah'ın emrine teslim olmayı reddeden, onun yolunu izlemekten ve meşru kıldığına boyun eğmekten kaçman gerçek anlamda "âbid" olamaz. Allah, hâlis (yalnızca Allah için yapılan) ve doğru (sünnete uygun olan) işi kabul eder..
2- Allah'ın meşru kıldığına ve peygamberlerin çağırdığına bağlanmanın Allah'ı seven bir kalbten doğuşu, İslâm, teslim olmak, boyun eğme'k ve hâlis olmak demektir. Teslim olmamak ve boyun eğmemek, büyüklenmek (=istikbâr) demektir ki, Yüce Allah böyle bir davranışı hoş görmez.[33] Bu yüzden müslüman iyilik (=ihsan) yapıp Allah'a teslim olan kişidir.[34] Kişinin kendisini Allah'a teslim etmesi, meşru ve emredilen işi iyi yaparak Allah'a ibadetinde muhlis olması demektir. Mü'minler en çok Allah'ı severler.[35]
[31] Âl-i İmrân: 3/64; En'am: 6/161-164; Bakara: 2/-22; Kehf: 18/110.
[32] Bakara: 2/165; Tevbe: 9/31; Tâhâ: 20/14.
[33] Gâfir: 40/60; Bakara: /87.
[34] Bakara: 2/111-112, 130-132; Nisa: 4/25.
[35] Bakara: 2/165. Bu konuda ve ibadetlerin hikmeti konusunda bkz.. el-Hakîmu't-Tirmîzî, İsbatu’l-İlel (İlelul-İbâdât), Süleymaniye-Veliyyuddin, no: 770.