- Dinî naslar cahiliye bidatlarına ters düşer

Adsense kodları


Dinî naslar cahiliye bidatlarına ters düşer

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Wed 1 June 2011, 04:19 pm GMT +0200
Dinî Naslar Cahiliye Bid'atlarına Ters Düşer



Gene cahiliye döneminde bir kısım arazi koruma altına alınır, insanlar oraya giremez ve hayvanlarını otlatamazlardı. Kur'an'da:
"Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a ve Rasûlüne... aittir." (Enfal, 41) ayeti ile cahiliye döneminde uydurulan bid'atların hükmü kaldırılmıştır. Cahiliye döneminden kalma İslamda uygulanan bazı bükümler müstesnadır. Şeytanın hükümleri ile amel eden, amel etme yolunu bulamaz Allah'ın bildirdiği hükümlerle uyum olmayan hükümlerdir.
Nitekim hadisi şerifte:
"Allah'ın ve O'nun Rasûlünün korumasından başka koruma (altına alınan yer) yoktur." Duyurulmuştur.[25]
Daha sonra bazı insanlar dünya nimetlerini Allah'a itaat etmeye tercih eden insanlar olmuştur ki bunlar da cahiliye dönemi hükmündedirler.
"İyi anlayan bir topluma göre hükümranlığı Allah'tan daha güzel olan kim vardır?" (Maide, 50)
Fakat Kur'an, hadis ve bunlardan kaynaklanan dini bilimler İslamda değişmez bir esas belirlemişlerdir. Bu esas geneldir, hiç bir kimse için özel hükmü yoktur. Mutlaktır, hiç bir kimse için özel kaydı bulunmamaktadır. Bu esasa göre mükellef durumda olan küçük/büyük, şerefli/sıradan, mevki sahibi olan ve halktan olan, dinin hükümleri karşısında eşittir. Bu kuralın dışına çıkan, sünneti bırakıp bid'ata, doğruluğu bırakıp eğri yola sapmış olur.
Bu önemli esas altında büyük önemi olan açıklamalar vardır. Bunların bir kısmına işaret edilmiş olup geri kalanı inşaallah daha sonra anlatılacaktır.
Buraya kadar söylediklerimizden ortaya çıkan sonuç şudur ki bid'atlar kötülenme ve yasaklanma bakımından tek derecede değildir. Bid'atlardan kimisi haram, kimisi mekruhtur. Hangi türden olursa olsun tüm bid'atlar için "dalâlet" özelliği ayrılmaz bir özellik­tir. Zira Hz. Peygamber "Her bid'at dalâlettir." buyurmuştur.[26]



[25] Hadisin tamamı Buhârî'de Şirb ve Musakat bölümünde 2370, Cihad ve Siyer bölümünde 3012 numaradadır. Ayrıca Ebu Davud 3083-3084 numarada,  3/177 de. Ahmed b. Hanbel Müsned, 4/71-73 de, İbn-i Hıbbân Sahihinde. 1/174; 7/94 ve 149 da rivayet etmişlerdir. Hâfız îbn-i Hacer Askalani Feth'ul Barî'de şöyle diyor: Hadisin manası hakkında İmam-ı Şafii şöyle demiştir: Hadisin manasında iki şeye ihtimal vardır. Birinci ihtimal, müslümanlar için Hz. Peygamberin korumasında olan yerden başka, bir yeri koruma altına alacak kimse yoktur, ikinci ihtimal. Hz. Peygamberin koruması gibi olandan başka koruma altına alınan yer yoktur, birinciye göre mana: Hz. Peygamberden sonra hiç kimseye bir yeri koruma altına almak yoktur demektir, ikinciye göre mana; Koruma görevi Hz. Peygamberin makamında olan zâta aittir. Bu ise özellikle halifedir, demektir. (Fethul Bari. 5/54)
[26] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/64.