saniyenur
Sun 8 January 2012, 10:57 am GMT +0200
"Din" İman, İslam ve İhsan’ı Kapsar
Yine bu hadis-i şerif’te İslam ile iman’ın birbirinden farklı olduğuna delil vardır. Bunu ayrıca Cibril hadisi de desteklemektedir. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- sözü geçen Cibril hadisinde buyurmuştur: "Bu Cibril’di, size dininizi öğretmek için geldi."[67]
Böylelikle Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- dini İslam, iman ve ihsan’ın bütünü olarak açıklamış ve dinimizin bu üç hususu bir arada ihtiva ettiğini beyan etmiştir. Ancak din üç derecedir: Önce müslüman, sonra mü’min, sonra muhsin (ihsan edici) gelir.
İman ile İslam ile birlikte zikredilenlerin de kast edildiği kat’îdir. Nitekim ihsan ile de iman ve İslam diye anılanlar da kastedilmiştir. Yoksa ihsanın, imandan ayrı ve mücerred olması kastedilmiş olamaz, böyle bir şey imkansızdır. Bu da Yüce Allah’ın şu buyruğunu andırmaktadır: "Sonra Ki-tabı kullarımızdan seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimisi nefsine zulmedicidir, kimisi itidal üzeredir, kimisi de Allah’ın izni ile hayırlarda öne geçmiştir."(Fatır, 35/32)
İtidal üzere olan ile hayırlarda öne geçenlerin her ikisi de ceza görmeksizin cennete gireceklerdir. Nefsine zulmeden ise böyle değildir, o günahkârlar hakkında söz konusu olan tehdide maruz kalabilir.
Aynı şekilde kalb tasdiki ile birlikte zahir ameller demek olan İslamın gereğini yerine getirip de batınî imanın gereğini yerine getirmeyen kimse de, bu gibi kimseler için söz konusu olan tehdide maruzdur.
İhsan ise o muhtevası itibariyle daha geneldir, fakat ona sahib olan kimseler bakımından daha özeldir. İman kendi muhtevası itibariyle daha genel, ancak imana sahip olanlar açısından İslamın gereğini yerine getirmeleri bakımından daha özeldir. İhsanın kapsamına iman da girer, imanın kapsamına İslam da girer. Muhsinler, mü’minlerden daha özeldirler, mü’minler de müslümanlardan daha özeldirler.
Bu da risalet ve nübüvvete benzemektedir. Nübüvvet risaletin kapsamı içerisindedir. Risalet özü ve muhtevası itibariyle daha geneldir. Ancak ona muhatab olan kimseler bakımından daha özeldir. Çünkü her bir rasûl aynı zamanda nebî’dir, ama aksi söz konusu değildir.
[67] Daha önce kaynakları ile birlikte geçmişti.