sidretül münteha
Sun 16 October 2011, 03:22 pm GMT +0200
2. Dilencilikten Kaçınmak
7. Ebu Said el-Hudrî (r.a.)'den:
Ensar'dan (Medine'li müslümanlardan) bir kısım insanlar Resûlullah (s.a.v.)'dan yardım istediler, verdi. Sonra yine istediler, yine verdi. Nihayet elindeki mal tükenince;
«— Yanımda olan malı sizden saklamam. Kim dilencilikten sakınırsa, Allah da onu iffetli ve şerefli kılar. Kim zengin görünürse, Allah kendisini zengin kılar. Her kimde sabrederse, Allah kendisine sabır verir. Kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş hiç bir nimet verilmemiştir.» buyurdu.[7]
8. Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) minber üzerinde sadaka'dan ve dilencilikten sakınmaktan bahsederken: «Üstteki el alttaki elden hayırlıdır. Üstteki el yardım eden, alttaki el dilenendir» buyurdu.[8]
9. Yesar'ın oğlu Atâ'dan:
Resûlullah (s.a.v.), Ömer b. Hattab'a bir hediye gönderdi. Ömer (r.a.) onu iade edince Resûlullah (s.a.v.), Ömer'e:
«— Niçin hediyeyi iade ettin?» buyurdu. Ömer (r.a.):
«— Ya Resûlallahî Bizden biri için en hayırlı olanın, hiç bir kimseden birşey almaması olduğunu sen bize haber vermedin mi?» dedi. Resûlullah (s.a.v):
«— Bu dilenmek suretiyledir. Ama dilenmeksizin olursa, o Allah'ın sana verdiği bir rızıktır.» buyurdu. Bunun üzerine Ömer (r.a )
«— Kudret ve iradesiyle yaşadığım Allah'a yemin ederim ki, hiçbir kimseden bir şey istemiyeceğim. istemeksizin bana gelen bir şeyi de alırım.» dedi.[9]
10. Ebû Hüreyre (r.a.)'den:
Resûlullah (s.a.v.) «Kuvvet ve iradesiyle yaşadığım Allah'a yemin ederim ki, sizden birinin ipini alıp sırtıyla odun taşıması, Allah'ın zengin kıldığı bir adama gelip dilenmesinden —ki bu adam ona versin veya vermesin— daha hayırlıdır» buyurdu.[10]
11. Esed oğullarından bir adam şunları anlattı: Ben ve ailem «Bakîil-Garkad» (ismindeki Medine Mezarlığm)'a indik. Ailem bana:
«— Resûlullah (s.a.v.)'a git, bizim için yiyecek bir şey iste.» dediler ve ihtiyaçlarını söylemeye başladılar. Resûlullah (s.a.v.)'a gittiğimde, yanında kendisinden yardım isteyen bir adam buldum. Resûlullah (s.a.v.) ona:
«— Sana verecek bir şey bulamıyorum» diyordu. Adam kızgın bir halde:
«—Yemin ederim ki sen istediğine veriyorsun,» diyerek Resûlullah (s.a.v.)1 den ayrılıp gitti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.):
«— Bu adam, kendisine verecek bir şey bulamıyorum diye bana kızıyor. Sizden kim bir ukiyye veya dengi balı olduğu halde dilenirse, ısrarla dilenmiş olur» buyurdu. Esedî: «Bize göre bir deve bir ukiyyeden daha iyidir» dedi.
îmam Malik der ki: Bir ukiyye kırk dirhemdir.
Esedî der ki; Ben de Resûlullah (s.a.v.)'den birşey istemedim gen döndüm. Daha sonra Resûlullah (s.a.v.)'e arpa ve kuru üzüm getirilince, Allah bizi zengin kıhncaya kadar onlardan bize taksim etti.[11]
12. îmam Malik'den: Abdurrahman'm oğlu Alâ'nm şöyle dediğini işittiği rivayet edildi: «Sadaka maldan bir şey eksiltmez. Affeden kulun şeref ve izzetini, Allah Teâlâ elbette yükseltir. Alçak gönüllü olan kulu da Allah yüceltir.»[12]
[7] Buharı, Zekât, 24/5; Müslim, Zekât, 12/42, no: 124 Şeybanî, 898.
[8] Buharî, Zekât, 24/18; Müslim, 12/32, no: 94.
[9] Kavilerin ittifakıyla mürseldir. Sahîhayn'da Hz. Ömer'den nakledilir: Buharî, Ahkâm, 93/17; Müslim, Zekât, 12/37, no:110-112.
[10] Buharî, Zekât, 24/50; Müslim, Zekât, 12/35, no: 106.
[11] Nesaî, Zekât, 23/90.
[12] Böylesi, ictihaden olamaz. Bir grup ona isnad etmiştir. Mahfuz ve müsned-dir. Bunu İbn Abdilber söylemektedir. Bkz. Müslim, Bir, 45/19, no: 69,