meryem
Sun 3 April 2011, 02:33 pm GMT +0200
DEVLET
Modern siyaset bilimi ve anayasa hukukunda tanımlanan anlamda devlet kavramını karşılayacak bir sözcük, Kur'an'da yer almaz.
Kur'an'da d-v-1 kökünden türeyen iki sözcük bulunmaktadır: Dület ve dâvele.
Dûlet sözcüğü ile devlet sözcüğünün aynı anlamda olduğu belirtilir. Ancak aralarında ayrım yaparak, devlet'in mal konusunda, dûlet'in ise savaş ve makam (câh) konusunda sözkonusu olduğu da ileri sürülür. Ayrıca, aynı (kendisi) elden ele dolaşan (tedavül eden) şeye devlet adı verildiği, dûlet'in masdar olduğu da ileri sürülür.[10]
Dûlet sözcüğü, Kur'an'da bir tek yerde geçer. Savaş hükümlerinden ve sonuçlarından sözeden Haşr Suresi'nin ilk bölümünde, ganimetin dağıtım düzeni ve olası iktisadi tekelleşme sonucu şöylece belirtilir:
"Allah'ın, fethedilen memleketler halkının mallarından peygamberine verdikleri: Allah, peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir; tâ ki içinizdeki zenginler arasında elden ele dolaşan bir devlet (servet) olmasın. Peygamber (ganimetten) size ne verirse onu alın, sizi neden alıkoyarsa geri durun. Allah'tan sakının. Doğrusu Allah'ın cezalandırması (sonucu) çetindir."[11]
Bundan sonraki âyetler, yoksul muhacirlerin ganimet payını ve ensarın muhacirlere karşı özgeci ve destekleyici tutumlarını düzenler.
Görüldüğü gibi, âyetin dület sözcüğüyle belirtmek istediği husus, servetin yaygınlaştırılmasıdır.
D-v-1 kökünden türeyen ve Kur'an'da yer alan ikinci sözcük dâvele fiilidir. Müttekîlerin özellikleri ve karşılaşacakları dünyevi ve uhrevî güzel sonuçlar, daha önce yalancıların uğradıkları akıbet, Kur'an'ın insanlara bildiri ve hidayet rehberi, müttekîler içinse bir öğüt oluşu belirtildikten sonra Uhud savaşındaki acı sonuçlar bağlamında şu anlatılır:
"Gevşemeyin ve üzülmeyin, inanmışsanız, siz en üstünsünüz. Eğer siz bir yara aldıysanız, o topluluk da benzeri bir yara almıştır. Allah'ın gerçekten inananları belirlemesi ve içinizden şahitler edinmesi, inananları arıtması ve inkâr edenleri yoketmesi için, insanlar arasında bu günleri döndürür dururuz (sırayla paylaştırırız). Allah, zulmedenleri sevmez. Yoksa Allah, içinizden cihad edenleri ve direnip sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz?"[12]
Bu âyette, üzüntülü ve sevinçli günlerin insanlar/toplumlar arasında sırayla paylaştırıldığı ortaya konur.
İslam tarihinde terim anlamıyla "devlet" ilk kez Abbasîler için kullanılmıştır. Hz. Peygamber'in, hulefâ-i râşidîn'in ve Emevîlerin yönetimin başında oldukları dönemlere "devlet" adı verilmemiştir. İktidarı Emevîlerden kanlı bir başkaldırı sonucunda alan Abbasîlere sevinçli günlerin sırası geldiğini belirtmek üzere, belki sözcüğün anlamından, belki de yukarıdaki âyetten esinlenerek "devlet" adı verilmiştir. Zâten "devlet" sözcüğünde saadet, mutluluk ve kutluluk anlamı da vardır.[13]
[10] Râgıb el-Isfahânî, el-Müfredât fî Garîbi'l-Kur'an, 252.
[11] Haşr, 59/7.
[12] Âli İmranı3/139.
[13] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 18-20.