sumeyye
Thu 20 January 2011, 05:33 pm GMT +0200
Devlet Memurları Güven Vermelidir:
Sonra devlet memurlarının kolaylaştırıcı olmalarının emro-lunması, zimmete mal geçirmesinin, rüşvet almasının yasaklanması; halkın da onlara itaat etmelerinin emredilmesi gerekir ki, maksat hasıl olsun. Bu manada olmak üzere Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Bazı insanlar, Allah'ın malına haksız yere dalıyorlar[154]onlar için kıyamet gününde cehennem ateşi vardır. [155]
"Biz kimi bir işte görevlendirir ve kendisine bir maaş tayin edersek, onun dışında aldığı şey zimmettir.[156]
Rasûlullah (s.a.), rüşveti alana, verene (ve aracı olana) lanet etmiştir. [157]
Lanetin sebebi, bu tür davranışların gerçekleşmesi amaçlanan maslahatla bağdaşmaması ve pek çok mefsedet kapısının aralanmasına sebep olmasıdır. [158]
Kamu Velayetleri, Onları İsteyenlere Verilmez:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"İşe talip olanı, istihdam etmeyiz. [159]
Çünkü onun o mevkiye olan talebi, çoğu kez nefsânî bir garaz sonucu olur. Bu itibarla bu hususun dikkate alınması gerekir.
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Zekât/vergi memuru size geldiğinde, sizdan hoşhut bir şekilde ayrılsın. [160]
Memurların Ücreti:
Sonra kamu hizmetlerinde çalışan kimselerin yaptıkları işe karşılık olarak kendilerine verilecek ücretin takdir edilmesi gerekmiştir ki, devlet başkanı keyfî hareket edip, haklarından daha çok ya da daha az vermesin; memur da kendi başına hareket edip haddi aşmasın. Bu manada Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Kim bizim adımıza çalışmakta ise, (bekarsa) evlensin, hizmetçisi yoksa, bir hizmetçi edinsin, evi yoksa bir ev edinsin. [161]
Devlet başkanı sadakaları (zekât vb.) toplamak üzere tahsildar gönderdiği zaman, onun masraflarını karşılayacak bir miktarla birlikte bu sayılan ihtiyaçlarını karşılayabilecek fazla bir miktar vermesi de gerekir. Çoğun bir sınırı yoktur. Sadece masrafların karşılanması halinde ise göreve talip olan çıkmaz ve onun zahmetine kimse katlanmaz. [162]
[154] Yani beytülmal ya da ganimet mallarında gayrimeşru tasarruflarda bulunuyorlar; kendileri için caiz olan miktardan fazlasını alıyorlar vs.
[155] Buharı, Humus, 7.
[156] bkz. Ebû Dâvûd, İmâre, 2943, 2945.
[157] bkz. Tirmizî, Ahkâm, 9; Ebû Dâvûd, Akdiye, 4; tbn Mâce, Ahkâm, 2;Ahmed, 2/164, 190, 194.
[158] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/478-479.
[159] bkz. Ebû Dâvûd, Akdiye, 3.
[160] Müslim, Zekât, 177.
Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/479.
[161] Ebû Dâvûd, İmâre, 10.
[162] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/479.