- Dervişlik pejmürdelik değildir

Adsense kodları


Dervişlik pejmürdelik değildir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 13 August 2011, 11:29 am GMT +0200
DERVİŞLİK PEJMÜRDELİK DEĞİLDİR


Şubat 2011 65.SAYI

Rasulullah Efendimiz’in (s.a.v) ashabından bir grup toplanmış, kendisini ziyarete gelmişlerdi. Hane-i Saadet’in kapısına gelince içeri giriş izni istediler. Efendimiz (s.a.v) derhal giyindiler ve misafirlerini karşılamak üzere kapıya doğru yürüdüler. Kapının hemen yanında, içi su dolu bir küp vardı  Efendimiz (s.a.v), kapıyı açmadan önce, küpteki suya doğru eğildiler ve suya akseden görüntüsüne bakarak saçlarını güzelce düzelttiler, başlarındaki sarığa da muntazam bir şekil verdiler  Bu durumu garip karşılayan Aişe (r.a) annemiz “Ya Rasulallah sen de mi süsleniyorsun?” diye sormuştu. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v) “Evet ya Aişe, kardeşlerinin karşısına çıkarken, kendisine çekidüzen verip, onlara karşı temiz ve düzgün bir kıyafetle çıkılmasını ALLAH sever” buyurdu.

EVET, “BİR LOKMA,bBİR HIRKA” AMA…

Bazı insanlar garip bir biçimde dünyadan el etek çekmiş olmanın alameti olarak düşünürler özensiz ve bakımsız giyinmeyi. Ya da manevi terbiyenin gereklerinden görürler fiziki görünüme önem vermemeyi. Hırpani, eski ve bakımsız kıyafetlere bürünmek takva, fazilet ve tevazu göstergesidir onların zihinlerinde. Dünyadan bir heveslerinin kalmadığını simgeler bu tutumları. Oysa bir insan dünyada nefes almaya devam ettiği müddetçe kendini toplumdan soyutlayamaz. Toplumun da kendi içinde yerleşmiş bazı kuralları vardır ve bu kurallara ayak uyduramayanların toplum tarafından küçümsenip önemsenmemeleri kaçınılmaz olur. Bunun yanı sıra, kişinin özensizliği ve pejmürdeliği sadece şahsına değil, inancına yahut bağlı olduğu yola da mal edilebilir. Bu sebeple bir müminin, özellikle de temsil durumunda olanların daima temiz ve bakımlı bir görünüm sergileyerek örnek olması gerekir.

Kılık kıyafetinde aşırı özensiz davrananlar, tevazuunun salaş ve kötü bir dış görünüşle değil kalple olacağını bilmelidir. Burada moda dergisinden çıkmış gibi giyinmeyi savunmuyoruz. Bahsettiğimiz şey “bir lokma bir hırka” düsturunu eleştirmek de değil. Aksine bir hırka da olsa üzerimizdeki temiz ve gözü yormayan bir sadeliği tercih etmektir; içimizden gelmiyor olsa bile.

AL ÜSTÜNE MOR GİYENLER

Birebir ele alındığında gayet estetik ve şık diyebileceğimiz öyle kıyafetler vardır ki, birbirleriyle alakasız renk ve desenlerle kombine edildiğinde uyum açısından bir faciaya dönüşebilir. Nitekim, kaliteli ve marka giyinmiş görünebilmek pahasına dehşet zevksizlik manzaraları sergileyen insanlara rastlayabiliyoruz çevremizde. Örneğin; bir pardösü, şıklığı ve kumaş-aksesuar kalitesi ile kendisi için ödenen yüklü ücreti hak etmiş olabilir; yalnız başarılı bir kombinasyon yapılmış olması şartıyla. Başka bir örnek olarak, klasik kesim bir kıyafetin, bir çift spor ayakkabı ve spor model çantayla eşleştirilmesinin, çevreye, hedeflenen şıklığın aksine rüküş bir görünüm sunacağı muhakkak.

Bunun yanı sıra, “al üstüne mor giymek” deyimini onaylatırcasına alakasız renkli, farklı türden desenli kıyafetleri (çiçekli-puantiyeli vb.) kombine etmek ya da boydan çizgili bir eteğin üzerine, enine çizgili bir bluz giymek ve benzeri uyumsuzluklar, bir kıyafetin başlı başına sahip olabileceği ihtişamı bir anda yerle bir edecektir.
Oysa şöyle bir düşünelim; gayet sade, ama temiz, düzenli, ütülü bir kıyafet kombinasyonu, renk ve desen uyumu da yerli yerindeyse oldukça şık olarak nitelendirilebilir. Üzerinde herhangi bir markanın izlerini taşıması şart değil. Yeter ki, bütün halinde bakıldığında tezat ve göz zevkini bozacak bir görüntü oluşturmasın.

BEYLER DE KENDİLERİNİ İHMAL ETMEMELİ

Tabi ki bu incelikler sadece hanımlar değil, toplumun her alanında yer alabilen beyler için de geçerli, unutmayalım. Beyler kendilerine uygun olan bedenden daha büyük kıyafet almamalı. Takım elbise giyildiyse, ceketi omuzlardan düşmemeli. Ayakkabılar çamurlu, yırtık değil, temiz ve bakımlı görünmeli. Özellikle koyu renk pantolonun altından göz kamaştıran beyaz ya da açık renk çoraplardan kaçınılmalı. Düzenli olarak saç-sakal bakımı da ihmal edilmemesi gereken noktalardan. Efendimiz (s.a.v), saç ve sakalı birbirine karışmış halde karşılaştığı bir sahabiye, “ALLAH bunları, böyle başıboş olarak salıvermen için vermedi” diyerek sakalını, saçını düzeltmesini, toplum içerisinde pejmürde bir kıyafetle dolaşmamasını emretmişti. Nitekim insanların ütüsüz, yakası-bağrı açık, düğmeleri kopuk, üstüne üstlük bir de yoğun ter kokusuyla bezeli bir gömlekle dolaştıklarında, çevrenin tiksinen bakışlarına hedef olmaları kaçınılmaz olacaktır.  

“Gözler senin üzerinde beklemediği bir elbiseyi görünce şaşırır. Sakın ha, seni dile düşürecek bir elbise giyme!”
Hasan-ı Basri (rh.a)

Ceyda ARIN