sumeyye
Mon 17 May 2010, 12:57 pm GMT +0200
Derdim bana derman imis
Yüce veli Beyazid-i Bestami Hazretleri (ks) söyle diyordu bir keresinde:
"Bir dertli kul idim derman arayan... Kalbime bir süvari gibi indim. Bütün ellerimle Hakk'in kapisini çaldim.
Bela eliyle çalmadikça kapi açilmadi.
Bütün dillerle izin istedim, hüzün diliyle istemedikçe izin verilmedi.
Bütün ayaklarla O'na giden yolda yürüdüm, yokluk ayagiyla yürümedikçe dergahina varamadim.
Denildi ki, Ey Beyazid! Nefsinde bos ol!.. Hiç ol da gel!.. Yillarca gayret ettim...
Bir gün sükut edince baktim ve gördüm ki derdim, dermanim imis.
Simdi sen baslangiç istiyorsan; kalp süvarisi, beden piyadesi ol da yola çik...”
Uzun söze ne hacet, hâl ve söz ehli sözünü söylemis...
Bahsedilen, manevi yolculukta ve kutsal için çekilen zahirî ve bâtinî çile ve bu çilenin insani olgunlastirmasi ve Hakk'a ulastirmasi hadisesini iyi idrak etmek lazim. Yüce Islam'i dava edinen Allah dostlari, mütefekkirlerimiz ve bu yüce davayi kendine dert edinen ve çilesine talip olan eli kalem tutan büyüklerimize sonsuz mütesekkiriz.
Bu nokta da büyük dava adami Bediüzzaman Hazretleri (ks) ve daha nicelerinin yasadigi çileli hayati ve günümüz yasayan Allah adamlarinin, Ümmet'in imani için çektikleri mesakkatler, yazdiklari kiymetli eserler akla geliyor.
"Ulu çinarlar, firtinali havalarda yetisir," diye güzel bir söz vardir hani...
Degerli yazar Hekimoglu Ismail "Minyeli Abdullah" romanini yazdigi siralarda, kendisine; daha önemli Islâmî mevzûlar varken, neden romanla vakit kaybediyorsunuz dediklerinde; "Ben roman yazmiyorum, derdimi yaziyorum" demis. Ne mutlu!.. Dava suuruyla dertli olmak, dertlenmek, dert edinmek...
Bu davanin fikir çilesini çeken, Merhum Üstad Necip Fazil:
Akrep, nokta nokta ruhumu sokmus,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateste, cimbizda yokmus,
Fikir çilesinden büyük iskence.
Derken; bu baglamda çile ile yogrulan eserlerin de nasil kalici ve mücadelede kalemin, eli kalem tutan insanlarin ne kadar etkili ve önemli oldugu mevzusu da ortaya çikiyor. Bununla ilgili bir anekdot da söyle:
Kafkas mücahidi, Seyh Imam Samil'in (r.aleyh) bir katibi vardir; Muhammed Tahir el-Karâhî. Seyh Samil, onu hiç bir zaman tehlikeli yerlere sokmaz. Ama Muhammed Tahir bu durumdan hiç hosnut degildir. Bir gün söyle der:
"Ya imam! Yoksa bana güvenmiyor musun? Beni de cenk alanina göndersen olmaz mi?
Imam Samil ona su muhtesem cevabi verir:
"Hayir Tahir!.. Herkes ölse bile sen sag kalmalisin. Elde kiliç çarpisan savasçilarimizdan, yitenlerin yerlerine yenilerini buluruz, ama senden baska eli kalem tutanimiz yok. Sen savaslarimizin kitabini yazmayi sürdürmelisin."
Sözüyle ve kalemiyle bu davaya destek verenlere selam olsun…
ZEKERIYA MARAL