- Denizli kahramanlarını ebede kadar unutmayız

Adsense kodları


Denizli kahramanlarını ebede kadar unutmayız

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Sun 20 November 2011, 01:43 am GMT +0200
Denizli kahramanlarını ebede kadar unutmayız    
   
Denizli kahramanları, yirmi sene kadar Risâle-i Nur’a hizmet ettiklerinden, biz Risâle-i Nur şakirtleri ebede kadar onların bu
iyiliklerini unutmayız. Ve Denizli, nazarımızda ikinci bir Isparta hükmüne geçtiği gibi, hapishanesini dahi bir medrese-i Nuriye manasında biliyoruz.
 
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Denizli’nin bir Hüsrev’i Hasan Feyzi’nin uzunca, tafsilatlı bir mektubunu vasıtanızla aldım. Ve bildim ki, nasıl bir dane toprak altına konulur, tâ çok daneleri sümbül versin; aynen öyle de, şehid merhum Hafız Ali o tarlada, toprak altına girdi, otuz kırk Hafız Ali’leri sümbül verdi ve verecek, kanaatım geldi. Siz, benim tarafımdan ona ve Risâle-i Nur’un hizmetine çalışanlara yazınız ki:
Bir iki sene zarfında Denizli kahramanları, yirmi sene kadar Risâle-i Nur’a hizmet ettiklerinden, biz Risâle-i Nur şakirtleri ebede kadar onların bu iyiliklerini unutmayız. Ve Denizli, nazarımızda ikinci bir Isparta hükmüne geçtiği gibi, hapishanesini dahi bir medrese-i Nuriye manasında biliyoruz.
Feyzi’nin mektubunda isimleri bulunan ve bilhassa hakim-i adil ile beraber hakikî adalete çalışanlar (Ç.H.M.) ve Avukat Ziya gibi bütün o zatlar, değil yalnız bizi, belki Anadolu’yu ve âlem-i İslâmı manen minnettar eylemişler. Onlar, bizim gibi Risâle-i Nur’a sahiptirler. Eğer lüzum olsa, elime teslim edilen bir kısım mecmuaları da onlara emaneten okutmak için göndereceğim. Orada kalan kitaplar, lüzumu varsa, muattal kalmamak şartıyla kalabilirler. Büyük mecmua elinde bulunan, muattal bırakmamak ve okutmak ve mümkünse hapishaneyi teşrik etmek şartıyla onun elinde kalsın. Daha isterse, daha başkaları da ona ve oraya göndereyim.
Ben Denizli gibi, az bir zamanda, bize ve Risâle-i Nur’a metin kahraman sahipleri ve kardeşleri verdiği için, elimden gelse, kemal-i sürur ve sevinçle onların mübarek hapishanesinde bakiye-i ömrümü geçirmek istiyorum. Bizimle çok alâkadar ve hapishanede görüştüğümüz veya bana hizmet eden Beylerbeyli Süleyman ve Tavaslı Mehmed Çavuş gibi ne kadar dostlar varsa, hepsine çok selâm ediyorum ve her vakit manevî kazançlarımıza ve duâlarımıza dahildirler. Ve Feyzi’nin mektubunda isimleri bulunan zatlara bilhassa birer birer selâm ve umumunun Ramazanlarını ve leyle-i Kadirlerini ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Milaslı Halil İbrahim, hakikaten Risâle-i Nur’un demir gibi metin ve sarsılmaz bir şakirdidir. O kasaba onunla iftihar etmeli. Hem o zatın, hem Hasan Feyzi’nin haddimden yüz derece ziyade hüsn-ü zanları neticesinde yazdıkları parlak manzum iki parçayı, Risâle-i Nur’a hitap ediyorlar ve benim ehemmiyetsiz şahsımı perde ve arizî bir ünvan olarak yapmışlar diye kabul ediyorum. Yoksa benim ne haddim var ki o meziyetlere sahip olayım. Hem ona, hem Risâle-i Nur’un avukatı Ahmed Feyzi’ye ve arkadaşlarına ve eski kahraman kardeşlerimizden Şefik’e çok selâm ve duâ ediyoruz.
Emirdağ Lâhikası, s. 53