Hadice
Wed 29 September 2010, 03:03 pm GMT +0200
Değişim Önce İçte Başlar:
"Bir toplum içindekini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez."[655]
Bu durumda, hayatta görevini yerine getirmesi için aileyi kim yönetecek? Toplum nasıl gelişip değişecek? Devlet sarayını kim yükseltecek ya da yeniden inşa edecek? insanın Allah indinde üstün bir mertebeye ulaşması ancak çokça ibadet etmesi, bedenine ağır gelen şeyleri yapması ve bütünüyle kendini bu yola kaptırması gerektiği düşüncesiyle cinsel arzuları öldürmek suretiyle tutulan yol selbilik, toplumdan uzak durma, ferdî ve içtimaî sorumluluktan kaçma ise bütün bunları kim yerine getirecek?
ilk nesil müslümanlanndan bir grup fiilen ruhbanlık yolunu tuttu; kadınlarla ilişkilerini kesip yıl boyu oruç tutmaya ve gece boyunca ibadetle meşgul olmaya azmettiler. Ama Rasûlullah (s.a.v.) onların bu durumunu duyar duymaz takip ettikleri bu yolu reddetti. Allah'ın bu ümmete ruhbanlığı yazmadığını onlara açıkladı. Böyle bir yola gitmelerine rıza göstermeyeceğini söyledi. Kendilerinin, toplumlarının, bu bedenlerinin onlar üzerinde hakları bulunduğunu onlara anlattı. Allah'tan en çok korkanın; en müttakilerinin kendisi olduğunu, bununla birlikte bazen oruç tuttuğunu, bazen tutmadığını, hem namaz kıldığım, hem de uyuduğunu, kadınlarla da evlendiğini belirterek şöyle buyurdu: "Her kim, sünnetimden (takip ettiğim yoldan) yüz çevirirse, benden değildir." [656]
Peygamberin (s.a.v.) salık verdiği, evlenme imkânı bulunmayanlar içindir, o gurubun arzuladığı şekilde değildir.
Oruç, şehevî arzunun harareti etkisiyle olacak sapma için koruyucudur. Cinsî arzuların baskısı sürekli değildir. Ancak arttığı ve kişinin kendinden emin olamama yani bir sapmaya düşme ihtimali karşısında oruç tutma salık verilmektedir. Tıpkı ağrı kesici ilâcın kullanılışı gibi. Ruh ile madde arasındaki dengeyi korumak için oruç tutulur.
Bu açıdan oruç cinsî arzuların insana tahakküm etmelerine engel olur. Diğer taraftan kişinin dünya hayatıyla ilgilenmesine, çalışıp kazanmasına engel değildir.
Nitekim Peygamber (s.a.v.): "Ben bazen oruç tutarım, bazen de tutmam" buyurmaktadır. Yüce Allah da, iffetli olmayı emrettikten sonra "Allah onları lütfü ile zengin kılıncaya kadar" buyurmaktadır. Zengin olmak ise, az önce belirttiğimiz gibi çalışma ve gayret ile olur.
Ayrıca duyguların başka tarafa yönlendirilmesi ve maddî şeyler yerine manevî şeylere yönelinmesi, kişinin insan olmaktan çıkması, insan olma karakterini terketmesi, aile ve toplumdan uzak durması anlamına gelmez.
Ayrıca kişi, cinsel arzularını bastırmak için sürekli oruç tutup geceyi ibâdetle geçirmez. Toplumunun problemlerinden uzak düşmez. Başkalarından geçinen asalak hayatı yaşamaz. Aksine o problemleri bizzat kendisi de yaşar, onların çözümü için uğraşır. Üstün değerlerin topluma yerleşmesi için var gücüyle çalışır. Toplumun değişip gelişmesi için kendisine düşen görevi yerine getirir.
Böyle bir kişinin oruç tutması, evliliğin değerini ve hayattaki etkilerini inkâr etmesinden kaynaklanmıyor.
Aksine o, inandığı görevi, çizdiği programı ve belirlediği, onun için yaşadığı hedefidir. Uzun ya da kısa bir müddet için bunu ertelemek istemektedir. Belki istediği eşi bulabilse, hiç beklemeden onunla evlenecektir. [657]
"Bir toplum içindekini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez."[655]
Bu durumda, hayatta görevini yerine getirmesi için aileyi kim yönetecek? Toplum nasıl gelişip değişecek? Devlet sarayını kim yükseltecek ya da yeniden inşa edecek? insanın Allah indinde üstün bir mertebeye ulaşması ancak çokça ibadet etmesi, bedenine ağır gelen şeyleri yapması ve bütünüyle kendini bu yola kaptırması gerektiği düşüncesiyle cinsel arzuları öldürmek suretiyle tutulan yol selbilik, toplumdan uzak durma, ferdî ve içtimaî sorumluluktan kaçma ise bütün bunları kim yerine getirecek?
ilk nesil müslümanlanndan bir grup fiilen ruhbanlık yolunu tuttu; kadınlarla ilişkilerini kesip yıl boyu oruç tutmaya ve gece boyunca ibadetle meşgul olmaya azmettiler. Ama Rasûlullah (s.a.v.) onların bu durumunu duyar duymaz takip ettikleri bu yolu reddetti. Allah'ın bu ümmete ruhbanlığı yazmadığını onlara açıkladı. Böyle bir yola gitmelerine rıza göstermeyeceğini söyledi. Kendilerinin, toplumlarının, bu bedenlerinin onlar üzerinde hakları bulunduğunu onlara anlattı. Allah'tan en çok korkanın; en müttakilerinin kendisi olduğunu, bununla birlikte bazen oruç tuttuğunu, bazen tutmadığını, hem namaz kıldığım, hem de uyuduğunu, kadınlarla da evlendiğini belirterek şöyle buyurdu: "Her kim, sünnetimden (takip ettiğim yoldan) yüz çevirirse, benden değildir." [656]
Peygamberin (s.a.v.) salık verdiği, evlenme imkânı bulunmayanlar içindir, o gurubun arzuladığı şekilde değildir.
Oruç, şehevî arzunun harareti etkisiyle olacak sapma için koruyucudur. Cinsî arzuların baskısı sürekli değildir. Ancak arttığı ve kişinin kendinden emin olamama yani bir sapmaya düşme ihtimali karşısında oruç tutma salık verilmektedir. Tıpkı ağrı kesici ilâcın kullanılışı gibi. Ruh ile madde arasındaki dengeyi korumak için oruç tutulur.
Bu açıdan oruç cinsî arzuların insana tahakküm etmelerine engel olur. Diğer taraftan kişinin dünya hayatıyla ilgilenmesine, çalışıp kazanmasına engel değildir.
Nitekim Peygamber (s.a.v.): "Ben bazen oruç tutarım, bazen de tutmam" buyurmaktadır. Yüce Allah da, iffetli olmayı emrettikten sonra "Allah onları lütfü ile zengin kılıncaya kadar" buyurmaktadır. Zengin olmak ise, az önce belirttiğimiz gibi çalışma ve gayret ile olur.
Ayrıca duyguların başka tarafa yönlendirilmesi ve maddî şeyler yerine manevî şeylere yönelinmesi, kişinin insan olmaktan çıkması, insan olma karakterini terketmesi, aile ve toplumdan uzak durması anlamına gelmez.
Ayrıca kişi, cinsel arzularını bastırmak için sürekli oruç tutup geceyi ibâdetle geçirmez. Toplumunun problemlerinden uzak düşmez. Başkalarından geçinen asalak hayatı yaşamaz. Aksine o problemleri bizzat kendisi de yaşar, onların çözümü için uğraşır. Üstün değerlerin topluma yerleşmesi için var gücüyle çalışır. Toplumun değişip gelişmesi için kendisine düşen görevi yerine getirir.
Böyle bir kişinin oruç tutması, evliliğin değerini ve hayattaki etkilerini inkâr etmesinden kaynaklanmıyor.
Aksine o, inandığı görevi, çizdiği programı ve belirlediği, onun için yaşadığı hedefidir. Uzun ya da kısa bir müddet için bunu ertelemek istemektedir. Belki istediği eşi bulabilse, hiç beklemeden onunla evlenecektir. [657]