sidretül münteha
Fri 18 March 2011, 05:48 pm GMT +0200
c- Değişik Görüş Olarak Hanefî İçtihadı
ca- Genel Kanaat
ca- Genel Kanaat
Daha önce de işaret ettiğimiz gibi Hanefîler, genellikle, sultan ya da vekilinin bulunmasını, cumanın sıhhatinin şartlarından sayarlar ve buna delil olarak, adı geçen İbn Mâce hadisini getjrirler. İllet olarak da; Cuma namazına büyük bir çoğunluğun katılacağından, namazı kıldıranın sulta (iktidar) sahibi birisi olmaması halinde, tartışma ve olay çıkma ihtimali bulunmasını zikrederleri. [271] Mekke'de farz kılınan cumanın, Medine'de eda edilmesini de bunun hikmetlerinden sayarlar. Bunlar üzerindeki değerlendirmeyi, bu konudaki Hanefî görüşünü naklettikten sonra yapacağız:
Ebû Ca'fer et-Tahâvî delil zikretmeksizin:
"Cumayı sulta sahibi olmayan kıldıramaz" der. [272]
es-Serahsî, Cumanın sıhhatinin şartlarını sayarken:
"...Biri de sultandır. Bu yüzden öne geçenin sulta sahibi olmaması halinde, cumaları geçerli olmaz" [273] diyor ve delil olarak cemaat arasında vukuu muhtemel münazaa ile cumanın fevt olmaması gereğini gösteriyor. [274]
[271] Elmalılı, VI/4978.
[272] Hidâye Sahibi, sultan şartına, fitne korkusunu illet olarak göstermiş ve mezkur hadîsi zikretmem iştir, (bkz., el-Hidâye, 1/83) Allâme İbn Hümâm da takdim ve takaddüm konusunda fitne ve münazaa ihmalini zikrettikten sonra, müteğaliibenin de vülatın hükmü ile hükmetmesi halinde, sulta gücünün tahakkuk etmesiyle, şartın tamam olacağını ve cuma kılmanın caiz olacağını söyler. Hz. Ali'nin, Hz, Osman'ın mahsur kaldığında halka namaz kıldırmasının ise, tarafsız bir izahla, sultanı şart koşanlara da, koşmayanlara da delil olamayacağını, zira izin olunmuş olabileceğinin de, olamayacağının da muhtemel bulunduğunu söyler, (bkz., Fethu'l-Kadîr, 1/612)
[273] Muhtasaru't-Tahavî, s 35
[274] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 116-117.