sidretül münteha
Fri 18 March 2011, 05:47 pm GMT +0200
cb- Değişik Düşünenler
Hanefi mezhebinde genel geçer görüş bu olmakla beraber, son asırlarda şartların değişmesiyle, hep cumanın kılınması istikametinde olmak üzere fetvalar de değişmiştir.
Meselâ: Mecmu'a-yı Cedîde'de:
"Bil-cümle vülât ve hükkâmı gayr-ı müslim olan beldelerde sakin müslimîne, cuma ve bayram namazlarını kılmak caiz olur mu? El-cevap, olur" [275] denmektedir.
"Ahdi, yani menşuru olmayan müteğallibe, eğer raiyye arasında ümeranın takip ettiği yolu takip ediyorsa ve vülatın hükmü gibi hükmediyorsa, cumayı kılmak câizdir" [276] denmiştir. Ancak Tahtâvinin ibaresinde geçen "ahd", "menşur", "vülâtın hükmü" kavramları açıklanmaya muhtaçtır.
Miftâhu's-Sa'âde, Mecmau'l-Fetâvâ'dan naklen:
"Müslümanlara kâfir idareciler hakim olsa, Müslümanların cuma ve bayram namazlarını kılmaları caizdir ve kadı, Müslümanların rızasıyla kadı olur. Müslümanların da Müslüman bir vali aramaları vacip olur." [277] Gerçi bu ifadede de, müslümanların rızasıyla kadı sayılacak statüsü ve başlangıçta kim tarafından tayin edildiği açık değildir, ayrıca genel bir ifadedir.
Aynı ibareyi Fetâvây-ı Kâdıhan da zikreder. [278]
[275] Serahsî, el-Mebsût, 11/122, delil için bkz., ll/120. İbnü'l Münzir Sünnet, cumayı kıldıranın sultan olduğu konusunda devam edegelmiştir, ya da onun emriyle kılınmıştır. Bu olmazsa öğleyi kılarlardı, diyor. Hasan el-Basrî: "Dört şey sultana aittir" der ve bunlar cümlesinden cumayı da sayar. Habip b. Ebî Sabit: "Cuma emir ve hutbe olmadan olmaz" demiştir, Evzaî, Muhammed b, Mesleme, Yahya b. Ömer el-Mekkinin görüşleri de budur, (bkz,, Aynî, V/191; Tahtâvî, s. 414).
[276] İlaveli Mecmûa-yı cedide Matbaa-yı Hayriyye, İst. 1329, s. 3
[277] Tahtâvî, s. 414
[278] Aynı kaynak el-Fetâvâ'l-Hindiyye,l/l15. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 117-188.