- Değişen dünyada muhafazakârların değişmesi

Adsense kodları


Değişen dünyada muhafazakârların değişmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 5 July 2012, 03:45 pm GMT +0200
Değişen dünyada muhafazakârların değişmesi olağan
Yasin AKTAY • 60. Sayı / DOSYA YAZILARI


Muhafazakârlığın tam olarak ne olduğu Türkiye’de hâlâ bir tartışma konusu. Çoğu kez bazı kesimlere atfettiğiniz bir takım özellikler ve bu özelliklere yakıştırdığınız sert tutumlar insanların farklı olaylara ilişkin tavırlarına yönelik bizde bir takım beklentilerin oluşmasına neden oluyor. Muhafazakârlardan ya da kendilerine bazı anlamlar yüklediğimiz insanlardan beklentilerimiz hâsıl olmayınca da “bu insanlar değişti” diyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse değişen olaylar karşısında tavır değişikliğine herkes gider. Ve bu değişimle beraber hiç kimse de kendilerine yüklediğimiz anlamlar doğrultusunda ortaya çıkan beklentilerimize cevap vermek durumunda değil. Mesela “solcular bu olay karşısında şöyle bir tavır sergilerler” diyoruz. Ama bakıyoruz beklentilerimiz hiç de gerçekleşmiyor. Muhafazakârlar da olayları kendi açılarından değerlendiriyorlar sonuçta. Bir sürü sosyolojik olay bu sürecin içerisine aktör olarak giriyor. Ayrıca insanların özgür tercih imkânları da var. Bu tercihler insanların farklı şekilde davranmalarına yol açabiliyor. Bugün Türkiye’de muhafazakâr denen insanlar dinî bakımdan bir takım değerlere bağlı olsalar da sosyal, hatta siyasal anlamda hiç de muhafazakâr değiller. Muhafazakâr olan kitle aslında Türkiye’de devrimci olduklarını iddia eden kitleler.

Muhafazakârların liberalleştiği iddiası var. “Geçmişte faize haram diyenler bugün onu dünyanın gerçeği olarak kabul ediyor” gibi görüşler var. Ama Türkiye’de dinî hassasiyetleri göz önünde bulundurarak faize bulaşmamaya çalışan çok önemli bir kitle bulunuyor. Bu konuda çok ciddi bir değişim olduğunu zannetmiyorum. Yalnızca belirli iş çevrelerine dâhil olan insanların sayısının arttığını söyleyebilirim. Çok sayıda dindar insan çok daha büyük işlere imza atıyor. Yapılan işlerin çapı büyüdükçe de insanların farklı sosyal ve ekonomik ilişkilere girmesi daha muhtemel oluyor. Türkiye’de muhafazakârlar ekonomik olarak özellikle 2002’den sonra büyük bir sıçrama yaptılar. Bu nedenle içinde bulundukları duruma ayak uydurmak için yeni düzene ayak uydurmak durumunda kaldılar. Zaman ilerledikçe dünya değişiyor, toplumlar da değişiyor. Muhafazakârlar da değişime entegre oldular bir bakıma. Yani bu olağan bir süreç.

“Değişim süreci sağlıklı mı değil mi?” sorusu da tartışılıyor. Adı üstende, değişim. Asıl sağlıklı olup olmadığını tartışmak ne kadar sağlıklı? Bunu sorgulamak lazım belki de. İnsanoğlu imtihan edilen, farklı gelişmeler karşısında kendine özgü kreatif genleriyle tutumunu geliştirebilen bir varlık. Bu sorunun cevabı insanların beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığıyla doğru orantılı olarak değişiyor. Bunlar da genellikle hayatı ıskalayan beklentiler. Hayat karşımıza her zaman yeni bir şeyler çıkarabilir. Bunun karşısında insanın yorum yeteneği, değişen dünya düzeniyle kendi değerleri arasında iyi bir denge kurabilme imtihanı devreye giriyor. Bu imtihanı herkes biraz da kendi inancıyla vicdanıyla algılayabiliyor.