- Defin caiz olmadığı yerler

Adsense kodları


Defin caiz olmadığı yerler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Tue 1 March 2011, 04:23 pm GMT +0200
Defin caiz olmadığı yerler


›-91- Aşağıdaki hallerde zaruret olmaksızın defin caiz değildir:
 

A. (Namaz kılmanın nehy olunduğu) üç vakitte defin: Ukbe b. Amir'in daha önce kaydedilen şu lafızla naklettiği hadis:

 

"Üç vakit vardır ki Rasûlullah (s.a) bize o vakitlerde namaz kılmamızı ya da ölülerimizi gömmemizi yasaklıyordu. Güneş doğduğu vakitten itibaren yükselinceye kadar, öğle vakti tam tepede olduğu zamandan (batıya doğru) meyledinceye kadar ve güneş batmaya yüz tuttuğu vakitten, batıncaya kadar."

 

Hadisin sözünü ettiğimiz hususa delaleti açıktır. İbn Hazm, el-Muhalla (V, 114-115) adlı eserinde ve onun dışında başka ilim adamları bu kanaattedir. Uzak hatta batıl tevillerden birisi de şu açıklamadır: "Sahabenin: "Gömmemiz" namaz kılmamız anlamındadır şeklindeki açıklamadır. Ebu'l-Hasen es-Sindi dedi ki: Bunun uzak bir mana olduğu gayet açıktır. Bu mana hadisin lafzından hatıra gelen bir mana değildir. Birileri şöyle demektedir: "Gömmek defnetmek için kullanılır fakat birisinin üzerine namaz kılındığı zaman gömmek ifadesi kullanılmaz." Daha yakın ihtimal hadis Ahmed'in ve başkalarının belirttiği gibi ölü defnetmek bu vakitlerde mekruhtur şeklindeki görüştür."

 

Derim ki bu tevili İmam Nevevi de reddetmiştir fakat o bunu reddedeyim derken buna benzer bir başka tevile başvurmuş ve sabit olmayan bir iddiada bulunmuştur. Müslim'in şerhinde şunları söylemektedir:…"Kimisi şöyle demiştir: Burada gömmekten kasıt cenaze namazıdır. Ancak bu zayıf bir açıklamadır. Çünkü cenaze namazı icma ile bu vakitte mekruh değildir. Dolayısıyla hadisin icmaa muhalif bir şekilde tefsiri caiz değildir. Aksine doğrusu şudur. Hadisin manası ölüyü defnetme işini bu vakitlere kadar kasten geciktirmektir. Nitekim ikindi namazını özürsüz olarak güneş ışıklarının sarardığı vakte kadar kasten geciktirilmesi de mekruhtur... Eğer kasti olmayarak bu vakitlerde defin sözkonusu olursa mekruh olmaz."

 

Derim ki: Bu delili olmayan bir tevildir. Hadis mutlaktır, kasti olanı da olmayanı da kapsar. Doğrusu kasti olmasa dahi defnin caiz olmadığıdır. O halde kim bu vakitlerde defnetmek durumunda olursa, kerahet vakti çıkıncaya kadar beklemelidir. Cenaze namazının icma ile bu vakitlerde mekruh olmadığı iddiasına gelince, bu da -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- onun bir yanılmasıdır. Mesele ihtilaflıdır. Doğru olan ise varolduğu iddia edilen icmaa hilafen mekruh olduğudur, buna dair açıklama daha önce 89. meselede ilgili notta geçmiş bulunmaktadır.

 

B. Geceleyin defnetmek. Çünkü Cabir (r.a)'ın rivayet ettiği şu hadis vardır: "Peygamber (s.a) ashabından vefat eden ve pek uzun olmayan bir kefen ile kefenlenip, geceleyin defnedilen bir kimseden sözetti. Bunun üzerine Peygamber (s.a) bir kimsenin geceleyin üzerine namaz kılınmadan defnedilmesini yasakladı. İnsanın bunu yapmaya mecbur kalması hali müstesna."[7]

 

 

Derim ki birincisi hadisteki "yasakladı" ifadesinin zahirine daha yakındır. Çünkü

bu lafız (zecera) nehyetmek lafzından daha beliğdir. Çünkü bu lafzı onda aslolan haramlık olmakla birlikte mekruhluğa yorumlamak mümkündür. Burada ise bu lafzı mekruhluğa yorumlamayı gerektiren bir sebeb yoktur. Fakat sözünü ettiğimiz husus açısından hadisteki: "Üzerine namaz kılınmadıkça" ifadesinin açıklanması zordur. Çünkü bu ifade yine zahiri itibariyle namazı kılındıktan sonra geceleyin defnetmenin caiz oluşuna delalet etmektedir. Çünkü yasaklamaktan gaye budur. Eğer bu husule gelirse (yani namaz kılınırsa) yasak da kalkar. Fakat bunu da hadisteki: "Bir insanın buna mecbur kalma hali müstesna" sözü reddetmektedir. Buradaki işaret ismi (buna) yasak kılınan şeye aittir ki o da geceleyin defnetmektir. Bunun da ileride İbn Hazm'dan geleceği üzere pekçok sebebleri vardır.

 

Fakat bizler kişi üzerine namaz kılınmadan onu defnetmeye mecbur kılacak herhangi bir şekil düşünemiyoruz. Bu ihtimalin uzaklığını daha da arttıran husus şudur. Böyle bir şey "gece" kaydını faydasız hale getirmektedir. Çünkü namazdan önce defin geceleyin caiz olmadığı gibi gündüzün de caiz değildir. Şâyet mecburiyet (zaruret) dolayısıyla geceleyin caiz olursa yine aynı sebebten ötürü gündüzün de caiz olur ve bu hususta bir fark yoktur. O halde "gece" kaydının faydası nedir? Şüphesiz bu fayda geceleyin defnetmenin caiz olmadığı şeklinde başta güçlü kabul ettiğimiz hususu tercih etmedikçe güçlü bir şekilde ortaya çıkmaz.

 

Bunu şöylece açıklayabiliriz: Geceleyin defnetmek cenaze namazına katılacakların sayısının azalma ihtimalini doğurabilir. İşte gündüzün namazı kılınmadıkça geceleyin defnetmeyi de yasaklamaktadır. Çünkü gündüzün insanlar cenaze namazı kılmaya daha çok imkan ve vakit bulabilirler. Böylelikle üzerinde namaz kılacakların sayısı da çoğalmuş olur. Bu çokluk da şeriatin bu husustaki maksatlarındandır ve onların ölen hakkındaki şefaatlerinin kabul edilme ihtimalini daha da yükseltir. Daha önce 63. meselede açıklandığı gibi. Nevevi, Müslim şerhinde şunları söylemektedir:

 

"Cenaze namazı kılınıncaya kadar geceleyin gömmenin yasaklanması ile ilgili olarak sebebinin şu olduğu söylenmiştir: Gündüzün gömme işinde çok kimse hazır bulunabilir ve namazını kılarlar. Geceleyin ise ancak sayılı kişiler bulunabilir. Bir diğer görüşe göre onların bu şekilde hareket etmelerinin sebebi kefenin adiliği idi. Geceleyin bu görünmezdi. Bunu hadisin başı ve sonu desteklemektedir. Kadı (Iyad) her iki illet de sahihtir demiştir. Fakat göründüğü kadarıyla Peygamber (s.a) her ikisini de kastetmiş olmalıdır. (Kadı devamla) dedi ki: Bunun dışında başka açıklamalar da yapılmıştır."

 

 

Derim ki namaz kılanların azlığı ve kefenin adiliğinden utanmanın illeti teşkil ettiğini öğrendiğimize göre bundan şu sonuç çıkar. Eğer cenaze namazı gündüzün kılınır, sonra da bir mazeret dolayısıyla defni geceye kadar gecikecek olursa, gece vakti onu defnetmeye bir mani yoktur. Çünkü illet ortadan kalkmış ve namaz kılanların çokluğu olan gaye de tahakkuk etmiş olur. Buna göre sözü geçen amacı elde etmek için gündüzün ölüyü defnetmeyi geciktirmek caiz olur mu? San'ani, Subulu's-Selam (II, 166)'de bunu hasen (güzel bir iş) olarak görmüştür. Fakat ben bu görüşte değilim. Çünkü sözü geçen illet gece ile kayıtlıdır. Bunu gündüze kadar taşımak caiz değildir. Zira her iki zaman arasında büyük

bir fark vardır. Geceleyin namaz kılanların az olması tabii bir durumdur. Gündüz ise böyle değildir. Orada tabii olan çokluktur. Diğer taraftan bu çokluğun sınırı yoktur.

 

Dolayısıyla ölü geciktirildikçe çokluk da artar. Bundan dolayı riyakarlığı ve başkalarının işitmesini seven müreffeh bazı kimselerin -ölünün aleyhine dahi olsa- onu defnetmeyi bir ya da iki gün geciktirdiklerini ve bunu da cenazeyi uğurlayacakların mümkün olan azami fazla sayıyı bulmak için yaptıklarını görüyoruz. Eğer bunun caiz olduğunu söyleyecek olursak, bu şariin daha önce 17. meselede açıklandığı üzere cenazenin çabuklaştırılması emrine karşı belli bir ölçüsü bulunmayan çokluk illeti ile çıkılmış olur. İşte bu açıklamadan sonra hadis-i şerifteki: "Namazı kılınıncaya kadar" ifadesi ile ilgili olarak açıklanması zor olarak gördüğümüz hususa verilecek cevab da açıklık kazanmış olmaktadır. Çünkü maksadın cemaatin çokluğu için namazının gündüzün kılınması olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü "insanın buna mecbur kalması hali müstesna" ifadesindeki işaret ismi geceleyin defne aittir. İsterse o vakit namaz kılacaklar az olsun.

 

Mutlak olarak namazın terkedilmesiyle birlikte defne işaret değildir. Bu husus iyice düşünülmelidir çünkü düşünülmeye değerdir. Diğer taraftan Nevevi Müslim şerhinde şunları söylemektedir: "İlim adamları geceleyin defn etmekte farklı görüşlere sahibtirler. Hasan-ı Basri zaruret hali dışında mekruh görmüştür. Bu hadis bu hususta lehine gösterilen delillerdendir. Selef ve halefin alimlerinin cumhuru ise mekruh değildir demişler ve Ebu Bekir es-Sıddiyk (r.a) ile seleften bir topluluğun geceleyin defnolunmasını ve buna tepki gösterilmemesini ve ayrıca siyah kadının defni ile ilgili hadisi mescidi süpüren ve geceleyin vefat edip, geceleyin gömülen adamın hadisini delil göstermişlerdir.

 

Bu hadise göre Peygamber (s.a) ashabına adam hakkında soru sormuş, onlar: Geceleyin vefat etti, biz de onu geceleyin defnettik demişlerdi. Peygamber: Niye bana haber vermediniz diye sorunca, onlar: Karanlık idi demişler, Peygamber onlara karşı bir şey söylememişti. Bu hadis ile ilgili olarak da sözü geçen yasak namazın terkedilmesinden ötürü idi diye cevap vermişlerdir. Yoksa mücerred olarak geceleyin defnetmeyi yasaklamamıştır. O ancak ya namazın büsbütün terkedilmesi ya namaz kılanların azlığı, ya kefenin kötülüğü yahutta önceden de geçtiği üzere- hepsi dolayısıyla bunu yasaklamıştı."

 

Derim ki: Birinci cevap -o da bu yasağın namazın terki dolayısıyla olduğu şeklinde idi- doğru olamaz. Çünkü durum böyle olsaydı, daha önce açıklandığı üzere geceleyin defnetmek ile gündüzün defnetmek arasında bir fark olmazdı. Aksine doğru olan bu yasağın daha önce kadının da açıklamasında geçen iki sebebten ötürü olduğudur. Bundan dolayı İbn Hazm zaruret dışında geceleyin herhangi bir kimsenin defnedilmesinin caiz olmadığı görüşünü tercih etmiş ve buna bu hadisi delil göstermiştir. Sonra da geceleyin defnetmeye dair varid olmuş olan hadisler ile bu anlamdaki ashab-ı kirama dair rivayetleri el-Muhalla (V, 114-115)'de şöylece cevablandırmaktadır:

 

 "İster kendisi, ister bazı hanımları, isterse de ashabından geceleyin defnedilen herkes ancak bunu gerektiren bir zaruret dolayısıyla defnedilmiştir. Ya cenazeye gelecek olanların adına sıcaktan korkmak -ki bu Medine'de ileri derecededir-, ya cenazenin bozulması korkusu yahutta bunun dışında geceleyin defnetmeyi mübah kılan sebeblerden ötürüdür. Herhangi bir kimsenin onlar hakkında bunun dışında bir zan beslemesi helal değildir." Daha sonra geceleyin defnetmenin mekruh olduğunu Said b. el-Müseyyeb'den rivayet etmektedir.

 

Derim ki: Geceleyin defnedilenlerin bazıları üzerinde gündüzün cenaze namazı kılınmış olması mümkündür. O vakit az önce geçen açıklamalar ile çatışan bir taraf kalmaz. O da Peygamber (s.a) için tahakkuk eden durumdur. Peygamber (s.a)'ın namazını salı günü kıldılar, daha sonra çarşamba gecesi onu defnettiler. İbn Hişam'ın, Siyret'inde (IV, 314)'de İbn İshak'dan naklen zikrettiği gibi. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

[7] Hadisi Müslim rivayet etmiş olup, daha önce 35. meselede geçmiş bulunmaktadır. Hadis sözünü ettiğimiz hususa açıkça delalet etmektedir. Bu kendisinden nakledilen bir rivayete göre İmam Ahmed'in görüşüdür. Bu rivayeti el-İnsaf (II, 547)'de zikretmekte ve şöyle demektedir: "Bir zaruret olmadan bu işi yapmaz. Ondan gelen bir rivayete göre ise bu mekruhtur."